Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Küçük bir yangın, büyük bir kayıp: Artık sadece seyirciyiz!

Küçük bir yangın, büyük bir kayıp: Artık sadece seyirciyiz!
 

Söndürme çalışmalarından bir an!


Önceki gün tatil sitemizin hemen yanındaki sitenin seyrek makilerle kaplı yamaçlarında bir yangın çıktı. 50-60 hektar civarında bir alanı etkileyen küçük bir yangın sayılırdı. Komşu sitedeki evlere sıçramasına ramak kaldığı anlarda iki yangın söndürme helikopteri ve bir uçakla bir buçuk saatlik bir faaliyet sonucu söndürüldü.  

Tüm bunlar olurken biz site sakinleri ne yazık ki kendimizi pür telaş yangının içinde değil, gelişkin cep telefonlarımız ve fotoğraf makinelerimizle kayıt halinde bulduk.

Oysa aynı yerin hemen yanı, 70-80 hektar kadar bir alan, 14 Eylül 2003 tarihinde de benzer şekilde yanmış, yine helikopter gelmesine rağmen, tüm erişkin ve sağlıklı site halkı kendimizi kazma, kürek ve kovalarla kan-ter içinde yangının içinde bulmuştuk.

İki tarih arasındaki dokuz yıl(a yakın bir süreç) bırakın toplum yaşamını insan yaşamında bile öyle çok uzun bir süre değil. Mekâ n aynı mekâ n, mülk sahibi ve elit sayılabilecek sınıfdan insanlar yüzde 80-85 oranında aynı insanlar fakat tıpatıp benzer bir olay karşısında refleksler 180 derece farklılaşmıştı. Acı bir şekilde bunu hissettim

Ve düşündüm...

Gelinen noktada teknoloji ve uzmanlığa (havadan söndürme etkinliği) yönelik aşırı bir güven mi oluşmuştu?

Ya da yangına müdahalede olası bir talihsizlik (yaşam kaybı, ağır yaralanma vb.) halinde, geride bırakılacak şeylerin piyasa maliyetlerinin aşırı yükselmiş oluşu, çoluk-çocukların piyasa ilişkilerine devredilmiş eğitim-sağlık vb. giderlerinin de bu süreçte aşırı yüksekliği gibi iktisadi faktörler mi insanları artık tutuk kılmaktaydı? Eğer temel etken bu ise, durum, sosyal haklar ve 'ulus devletin koruyuculuğu' temelinde kısa sürede yaşanan büyük kayıpları da ele vermekte! 

Yoksa dünyayla ancak 'dünyaya kapısını kapadıktan' sonra ekranlar üzerinden karşılaşan başka bir tür ‘gerçeklik’ (ki ‘sanal türden bir gerçeklik’ gibi) boyutuna mı geçmiştik?  Yeni bir "ikame dünyaya"… Hem de bu kadar kısa bir sürede!

Yılın büyük bir bölümünü kapsayan çalışma döneminde, günlük sekiz-on saatlik ağır ve biteviye çalışma sonucu tüm enerjisi emilmiş olarak evine dönen ve kendisine kalan kısacık zamanda, seyrederek eğlenmek ve dinlenmekten başka bir şey düşünemeyen çalışanlar olarak bu refleksimizi tatilde de aynen devam ettirmekte miydik?  Dünyayla ancak dünyaya kapımızı kapadıktan sonra televizyon (ve diğer türden) ekranlar(ı) üzerinden karşılaşmaya alıştı(rıldı)ğımız  bu "ikame dünyada" gerçek dünyanın hayaletinin tüketicisi olmakta ve penceresiz bir tutsağa mı dönüşmekteyiz? Ki tatil mekânlarında, açık alanlarda bile süren bir tutsaklık…

Trilyonlarca kilowat saatleri aşkın elektrik enerjisi, onca ışık, onca elektronik alet-edevat yanı başımızda, emrimizde… Ama insanların çoğunluğu sanki karanlıkta, yarı-cahil, az yetenekli, seyirci ve kayıtçı birer acezeye mi dönüşmekteler?

İşlerimiz dışında diğer yetenekler açısından kabiliyetsizleştirici bir uzmanlıklar çağında mıyız?

Yoksa yine bu kısa sürede, insanın hayatı diğer canlılar gibi sadece fiziksel ihtiyaçlar odaklı yaşamadığı gerçeğini unutarak sebepsiz, nedensiz eğlenceli bir hayatın, hareket doluluk ve enerjinin, teknoloji ile içli-dışlı olmanın her şey demek olmadığını bilemez hale mi geldik?

Sanki ekran ekran yaşama dair yaprakların anatomisine daldık da gerçek ormanı mı unuttuk?

Bu gidişle belki de bir gün başlarımızı kaldırıp etrafa baktığımızda, ortalıkta orman morman kalmadığını, HES'ler, mes'ler, yangınlar derken elimizde kalanın sadece onların eskimiş çekimleri, filmleri olduğunu mu göreceğiz?

Neyse ki bu yangın tabanındaki flora ve mikro canlıları yakıp kül etme dışında fazlaca bir zarara yol açmadan söndü ve bitti.

Ya diğer yangınlar?

Ormanlara, insanlara, onların yaşamlarına, hayata ve temsil ettikleri değerlere ait diğer yangınlar?

Ve artık sadece seyirciyiz!

Şu ya da bu nedenlerle, işimiz, ailemiz, yakınlarımız, mal-mülk ve gündelik çıkarlarımız dışındaki her şeye seyirciyiz galiba?

İ.Ersin Kabaoğlu,

20 Temmuz 2012, Mercankoy-Gerence  

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..