Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '08

 
Kategori
Anılar
 

Küçük kartal

Küçük kartal
 

adı unutulmaması gereken Marvel girl yapmış bu resmi, ama niyeyse ben unuttum adını.


Kelimelerin kaybolduğu bir yerdeyim bazen, anlaşabilmekse daha ötesinde bir yerlerde duruyor. Ellerine dokunabilmek belki o zaman kendimi tek anlatabilmelerim. Gerçek bu değil elbet, asıl gerçek şimdilerde küçük bir insan olandadır. Oda büyüyecek ve gerçekten uzak olacak sonra ve oyun başlayacak onun içinde ve yalanlar roller dünyasına kaptıracak kendini.

Onu ilk gördüğümde, onunsa dünyayı ilk gördüğünde ne güzeldi… Şimdi belki dünyanın çirkinliği arasında hala kaybolmuyor, ama bir gün kendi içinde başlarsa bazı insan duyguları işte o zaman çirkinleşecek. Tıpkı benim gibi ve herkes gibi. Küçük ayağıyla ayağıma bastığında hareket edemezdim, sanki farkındaydı bunun sadece oyun için olduğunun. Onun oyunuydu bu, sonra benimde oyunum oluverdi. Asıl oyunsa hep var koca insanların hayatında, her zaman olan ve kaybolduğum oyun. İçindeyimdir bazen bende oyunların tümünün, bazense garip gelir ve izlerim sanki dışarıdan kendimi. Biraz olsun bende inansam bu oyunların gerçekliğine mutlu olurum. İnandığım zamanlar bazendir hep.

Şu koca ses çıkaran makinelerin seslerini duymuyorum bazen küçük bir serçenin ötüşleri arasında. Makinelerin sesleri daha güzeldir fonda birde müzik olunca bilirim, ya da tüm ses müzik olunca makineleri izlemek. İnsanda bir makineyse eğer, nerededir onun ana gücü? Kalp ya da beyin, doğru onlar sanırım. Kimi kalp ve beyinler daha fazla şeyi isteyip başarabiliyorlar bazen, belki ben başaramadığımdan oyun diyorum tüm şu olanlara ve sonra kaçıyorumdur.

Küçük kartal top oynamak için beni kaldırır, ama bense yorgunumdur. Sonra koşturur durur, bense topu sadece biraz daha uzağa doğru atarım yine koştursun ve yorulsun diye. Yorulduktan sonraysa ben ısrar ederim hadi top oynayalım diye ve artık topu saklar, bense kurtulurum sanırım. Bazen istenenler karşısında vazgeçmek sıkıntılarsa eğer onlar kurtuluş gibi. Yok, vazgeçmek yok yemin olsun, sadece küçük kartal vazgeçirebiliyor beni, oda şimdilik mi?

Bütün sıkıntılar bastırınca gerip olmuştum bir an ve vazgeçmek istedim belki bir an. Sonra kader dedim boş ver işte, ne olacaksa olur. Yürümelerimde bazen böyle, ne olacaksa olur ne önemi var? Gerçi en kötüsü çok basit ölmek, sanki o şekilde ölecekmişim gibi gelir. Sanki ölünce ne fark ediyorsa işte, onu ben görecek miyimdir bilmiyorum o an. Şu filmlerde ki gibi ruhum bedenime bakar belki süzülerek yukarıya doğru, şimdilerde tepemde duran şu tavandan süzülerek geçerim hiç durmadan. Garip hayal kuruyorum, oysa hep kuramam artık diye üzülende bendim. Hep öyle zaten, yapabildiklerimi yapmadığım için, yapamıyorum diye yakınanda benim.

Tanrı kendi ruhundan bir şeylerde üflemiştir insana yaratırken gibi bir ayet vardı sanırım. Kendinden ne vermiştir insana Tanrı? Yaratamıyoruz yoktan, ama üretebiliyoruz bazı bazı. Yaratıcılık bizde daha zahmetli. Marvel girl adını niye unuttuysam, ona da epeyce vermiş Tanrı kendinden bir şeyler.

 
Toplam blog
: 17
: 361
Kayıt tarihi
: 17.05.08
 
 

1979 yılında teneke bir leğenin içine doğum yapmış annem evde... Yardımcısı olan şu meşhur ebe de..