Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '12

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Küçük konuş şişman! Başım ağrıyor

Küçük konuş şişman! Başım ağrıyor
 

alıntıdır


Çocuklar…

Tanımını yaparken kelime bulmakta zorlandığım varlıklar. Mucizeler adeta. Akılları, zekaları ve şirinlikleriyle girdikleri her hayatı derinlemesine etkiliyorlar.

Doğduklarında, emeklemeye başladıklarında, ilk kelimelerini söylediklerinde, iki kelimeden ilk cümlelerini kurduklarında etraflarına topladıkları aile bireylerinin gözdesi onlar.

Çocuk ruhundan anlamaksa hemen geçilebilecek bir konu değil. Her yetişkin çocuk gözüyle bakmalı ve hatta karşısındaki minik zeka küpüyle konuşurken aynı göz hizasında olmalı.

Çocuklar başlarını kaldırıp bakarak konuştukları birey karşısında kendilerini güçsüz ve aciz hissederlermiş.

Bu nedenledir ki, küçük hanımlarla veya adamlarla konuşurken lütfen boy seviyelerine inerek göz hizasını birebir tutmaya özen gösteriniz.

Birde “başlarım psikolojisine” tarzı vardır tabii. Onlar kendi çocuklukları akıllarına geldiğinde, yeni yetişen çocukları oldukça şanslı bulurlar ve bu nedenle de “psikoloji” saçmalık olarak adlandırılır, düm düz konuşmak esas alınır.

Bundan birkaç sene önce oldukça sıcak bir yaz günü. Bir grup çocuk sokakta top oynuyor. Her gol ayrı bir sevinç çığlığı tabii. Aralarında oldukça sevimli, topluca bir çocuk var.

Balkonda oturuyorum. Çapraz balkondan yaşlıca bir amca dayanamıyor belli ki sese, gürültüye. En gür sesiyle uzanıyor balkondan aşağı ve topu ayağında sektiren 12-13 yaşlarındaki bu çocuğa ihtar gönderiyor; “küçük konuş ŞİŞMAN, başım ağrıyor”.

Çocuk şaşkın. Bir süre sesin geldiği yönü bulmaya çalışıyor.

Amcam sinirli; “ben söyledim, ben” diye yüzleşmeye hazır tekrar bağırıyor.

Çocuk topu elinden bırakıp gülen arkadaşlarına bakıyor ve: “Doğan amca Doğan! Şişman değil benim adım” diyiveriyor sadece.

Rencide olduğuna mı yansın, küçücük yaşta başına dert olmuş kilo problemine mi yansın, yoksa kendisine malzeme çıkan arkadaşlarının günlerce sürecek takılmalarına mı yansın?

Amca mahcup olmadı değil ama otoriteyi elden bırakmamakta kararlı; “her neyse DOĞANCIĞIM, biraz sessiz oyna bakalım” diyor yaptığının farkında.

Doğan topu bıraktı ve gitti o gün. Arkasından bakakaldı arkadaşları.

Hassas yerden yara almıştı belli ki. Kilosuna takılı bilinç altında beliren sorular tam da üstü geçici süre örtülüyken çıkıvermişti tek cümleyle ortaya.

Tahmin edemeyiz cümlelerimizin çocuklar üzerindeki etkisini, ama az da olsa temkinli göndermeliyiz nereye gideceğini bilmediğimiz kelimelerimizi.

Bir çocuk kalbi kırıldığında henüz kin, nefret, küslük bilmeyen yüreği hemen affeder.

Ancak gizliden dert ettiği bir yaraya basıldıysa bu o yaranın kabuğunu ikinci kez kapanmadan kopartmak gibidir.

Kabuk zamanla kendini yeniler, düşer, ama izi kalır.

 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..