Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '12

 
Kategori
Blog
 

Küçük köpek balıkları (!)

Küçük köpek balıkları (!)
 

 Köpek balıklarının küçükleri çok sevimlidir. Yutamazlar ama hep yutacakmış gibi tavır takınırlar. İçgüdüleri, 'hareket eden her şeye saldır,' der durur.

Nereden çıktı bu köpek balığı meselesi açıklayayım:

“Stresle başa çıkma ve öfke kontrolü” konulu bir seminere katıldım. Stres konusuna az buçuk hakim oldum ama seminerden erken ayrılmak zorunda kalınca, öfke kontrolünü öğrenemedim. Hâlâ öfkesini kontrol edemeyen, potansiyel olarak masa-sandalye devirebilir, kaş-göz yarabilir, hatta topluma zararlı bir manyak olarak serbestçe gezinmekteyim(!) Bir ara onun seminerine de gideceğim, söz(!)

Gelelim küçük köpek balıkları meselesine:

“Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanmasıyla ortaya çıkan bir gerginlik durumudur,” tanımlamasıyla başlayan seminerimiz, stresin aslında pek çok olumlu yanlarını da ortaya koyan örneklerle devam etti. ‘Küçük köpek balıkları’ hikayesi de seminer anlatımlarından biri.

Japon balıkçılar, açık denizlerde günlerce balık avlar, yakaladıkları balıkları bozulmadan götürebilmek için de gemideki buzhanelere yerleştirirlermiş. Günler sonra kıyıya vardıklarında balıklar bozulmazmış ama bayatlarmış. Sonra çokbilmiş bir Japon uşağı bir fikir atmış ortaya: “Haçan biz bu gemilerin içine havuz yaptırsak, tuttuklarımızı da canlı canlı götürsek olmayi mi?” demiş. Japon girişimci akıllı tabi. “Uşağın sözüne mi bakılır, hadi len!” filan dememiş, hemen uygulamışlar bu tekniği. Süper olmuş. Yakaladıkları balıkları doğruca gemideki havuza atmışlar, o uzun seferlerden hep canlı balıklarla dönmüşler. Fakat zamanla, yığınlar halindeki balıkların, kıyıya canlı ulaşsalar bile ölüden pek bir farklarının kalmadığını anlamışlar.

Havuzlardaki balıklar, hiç kıpraşmıyor, doğal ortamlarından alınmışlığın şaşkınlığı ile ıhışıp duruyorlarmış. Ve Japon uşaklarının en bi akıllısı, “He he he! Şimdi buldum çaresini,” deyip, havuzlara birkaç tane küçük köpek balığı atıvermiş. Bizim ölüden beter uyuşuk balıklarda bir hareket, bir canlılık, bir yaşam mücadelesi sormayın! İşte stres de hayatımızdaki o küçük köpek balıkları imiş.

Uzman Psikolog Besim Ogelman’a göre, stresin faydalarından biri de bizi hayata karşı dirençli tutuyor olması. Yaşasın sevimli küçük köpek balıkları, durumu(!)

Hikayeyi dinlerken, hayatımızdaki küçük köpek balıklarını, özellikle Milliyet Blog kapsamında düşündüm. Henüz yayına vermeden, yazımızın alacağı tepkiler hakkında duyduğumuz tedirginliklerin, daha iyi yazabilmek için hissettiğimiz içsel dürtülerin hepsi edebiyat adına var olan küçük köpek balıklarımızmış gibi geldi. Boncuk dizer gibi satırlara sıraladığımız sözcüklerin etkisini hayal etmek, güzel bir broş gibi sayfalarda ışıldaması için emek sarf etmek ve bu süreçte duyduğumuz gerilim. Hepsi pozitif stres kaynakları ve muhteşem katkıları var.

Ardından muzip iç sesim lafa karıştı: “Ama bir de harbi köpek balıkları var, onlara ne demeli?”

“Emin ol, tüm küçük köpek balıkları ancak beslenirlerse, büyük köpek balıkları olurlar.” dedim.

“Yani?”

“Yanisi şu: Beslemeyeceksin. Küçük kalacaklar. Baktın büyüyorlar, at okyanusa gitsin. Bize küçükleri lazım… Yolculuk, mükemmele. Erişemesek bile, yolunda ölmek kutsaldır.”

“Sevsinler senin kutsalını.” deyip sırıttı. İki tane aşk edecektim ama kayboluverdi.

E, haksız mıyım allasen? Yazı kalitesi ve içerik hakkında gelen hangi eleştiri kıymetli değildir ki? Yeter ki büyüyüp kişilik haklarına yönelik köpek balığı olmasınlar…

Küçük köpek balıklarımız olsun ama büyümelerine müsaade etmeyelim. Yoksa “Seni yerler yerler, seni ham yapar…” durumları. :)

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..