Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '16

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Küçük misafir, büyük telaş!

Küçük misafir, büyük telaş!
 

Çocuk Hastalıkları ve Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç’ın 25 yıllık kariyerinde yaşadığı tecrübelerden rehber niteliğinde bir kitap çıktı. Yıllar boyunca anne babalardan gelen soruları derleyen Kılıç, bunları ‘Bebeğiniz ve Siz 100 Soruda Bilmek İstedikleriniz’ adlı kitabında topladı.

Aslında anne ve bebeğe dair anlatacak çok şey var… İşte bunların bir kısmını konuşmak üzere geçen haftalarda İstanbul’da ‘Bebek Konferansı’ düzenlendi. Hayaller Fabrikası tarafından hayata geçirilen bu sosyal sorumluluk projesi kapsamında anne adaylarından akademisyenlere, uzmanlardan sivil toplum kuruluşlarına herkes bir araya toplandı.

Hamileliğin ilk gününden, iki yaşına kadar ‘Bebeğin ilk 1000 Günü’nün konuşulduğu konferansta konuşma yapan Prof. Kılıç’la keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

  • Çocuk yaşamında ilk 1000 günün önemi nedir?

Hamileliğin ilk gününden, bebeğin iki yaşına kadar olan döneme ‘ilk 1000 gün’ diyoruz. Bebekler bu süreçte hiçbir dönemde olmadığı kadar hızlı büyür ve zihinsel kapasitelerinin önemli bir kısmına ulaşır. Hayatın ilk 1000 gününde, uzun dönemde çocuğun sağlığını etkileyen bazı durumları engellemek veya azaltmak mümkün. Bu konuda özellikle ebeveynlerin son derece bilinçli ve duyarlı olması gerekiyor.

  • Çoğu zaman planlı olsa da eve gelen küçük misafir anne ve babanın hayatını değiştiriyor. Bu süreçte aile neler yaşıyor?

Bebek eve geldikten sonra anne babanın alışkın olduğu yaşam şekli tamamen değişiyor. Artık bebek odaklı bir hayat var.  Anneye ve babaya karışan çok kişi oluyor. Okuduklarına mı, internete mi, yoksa büyüklerine mi inansınlar, şaşırıp kalıyorlar. Bebeğin arka arkaya hapşırması bile ailede paniğe yol açabiliyor.

  • Anne ve babanın bebeğe alışma süreci de farklı. Ebeveynler nasıl hissediyorlar?

Anneler,  gebelik sürecinde bebeği hissettikleri için bağlanma gebelikte başlıyor. Babanın bağlanması için doğumdan sonra bebeği görmesi, kucağına alması gerekiyor. Anne, bebek bakımını babayla paylaştığında bağlanma kolaylaşıyor. Aksi takdirde kendini dışlanmış hissediyor. Bebek sahibi olmak ciddi bir sorumluluk. Sorumluluk duyguları yüksek, idealist anne babalarda bazen bu durum çok strese neden olabiliyor. Gerginlikten o dönemin keyfini yaşayamıyorlar. Bu dönemde onlara her şeyin yolunda olduğunu, bebeklerine iyi baktıklarını söyleyen birine gereksinim duyulabiliyorlar.

  • Genelde aile büyükleri anneye baskı yapar, en çok da ‘sütün yetmiyor’ denir. Bir anne bu eleştiriye nasıl yanıt vermeli?

Bebekler ilk beş günde doğum ağırlıklarının yüzde 5-10’unu kaybedebilirler ama sonrasında kilo alırlar. Bebeklerin beklenen kilo alımı bu dönemde günde 25-30g’dır. Ağladığı aç olduğu anlamına gelmez. Ağlamasının birçok nedeni vardır; bezinin kirlenmesi, ortamın sıcak veya soğuk olması, çok giydirilmesi, gaz ağrısı, kucak istemesi gibi…

Çok nadir durumlar dışında annelerin sütü bebeklerinin beslenmesine yeter. Annenin desteklenmesi, sütünün yeteceğine inandırılması ve stresten uzaklaştırılması çok önemli.

  • Anneler bazen kendilerini yetersiz hissedebilir, bu durumda onlara nasıl destek olunmalı?

Annelerin bu dönemdeki en büyük endişesi, “Bebeğime iyi bakabiliyor muyum?” Özellikle kolik ağrıları olan bebeklerin anneleri kendini çok mutsuz hissedebilir. Bebeğin sürekli ağlaması yetersizlik ve çaresizlik duygusu oluşturabilir. Bu ağlamadan annenin sorumlu olmadığı, bebek 3-4 aylık olunca sorunun azalacağı, bebeğin sağlığının normal olduğu anlatılmalı ve arkadaşlarıyla birlikte olması için şans verilmeli. Annenin gerginliğinin azalmasıyla bebeğin huzursuzluğu da azalır.

  • Özellikle ilk üç ayda bebek hızla büyüyor, değişiyor. Bu süreçte yaşanan değişiklikler neler?

Bebek bir aylıkken yüzümüze bakmaya başlar, iki aylıkken karşısındaki konuşunca yüzünü fark eder ve güler, yatarken gözleri veya başıyla nesneleri izler. 2-3 aylıkken başını sağa ve sola eşit olarak çevirir, ‘agu’ sesleri çıkarır, seslere tepki verir, kol ve bacaklarını hareket ettirir, yüzüstü yatarken başını yerden kaldırır.

Bu süreçte anne babalara önerilerim; bebeğinizle konuşun, mimikler yapın, dışarıda gezdirirken yüzü dışarıya dönük olsun, uzun süre ağlatmayın, güven ve sevgi ortamını hissettirin.

  • Çalışan anneler kendini suçlu hissediyor. Onlara neler tavsiye edersiniz?

İyi bir bakıcının bulunması aileyi rahatlatır. Bebeğin mutlu olması, gülmesi bize işlerin yolunda gittiğine dair ipucu verir. Bebeğin bakımını sağlayan kimse, onu televizyon karşısına koyup ilgilenmezse bir süre sonra iletişim sorunu gelişebilir. Çalışan annelerin eve döndüklerinde bebekleriyle ‘kaliteli zaman’ geçirmeleri önemli ama mutluysa bu durum bebeğe de yansır.

  • Anne, bakıcı ya da bir aile büyüğüyle büyüyen bebekler arasında fark var mı?

Bu tamamen bakan kişiye bağlı… Aile büyüklerinin bebeğe bakması, büyük şans. Ancak sevgi sınırı aşıp her şeye izin vermeye dönüşebiliyor. Büyüklerle anne babanın sınırları farklı olursa, çocukların davranışlarında karmaşa yaşanıyor. İyi bir bakıcının da avantajları var; anne bakıcıya isteklerini, bebek için yapması gerekenleri daha rahat söyleyebiliyor.

  • Bebekle kaliteli zaman nasıl geçirilir?

‘Kaliteli zaman’ kavramı anne ve çocuğun arasındaki ilişkiyi besleyen, birlikte olmaktan keyif aldıkları süreçtir. Anne isterse sabahtan akşama kadar bebekle aynı ortamda bulunsun, eğer duygusal bir paylaşım yapmıyorsa sağlıklı bir ilişkiden bahsetmek mümkün değil. Önemli olan, annenin rehberliği ve koşulsuz sevgisi. Bebekle kaliteli zaman geçirmek özgüvenini artırır, hayattan keyif almasını sağlar. Çocuk sevildiğini gördükçe, kendini değerli hisseder.

  • Hazır gıdaya geçiş sürecinde nelere dikkat edilmeli?

Gıdaların günlük hazırlanması, bebeğe bekletilmeden verilmesi çok önemli. Bebek zorlanmamalı, istediği kadar yedirilmeli. Ek gıda verilirken aç olmalı, ek gıdayı denemeye heveslenmeli. Bebeklerin bazen bir gıdaya alışmaları için 20-25 kez denenmesi gerekebilir. Ek gıdalara geçmek bebek için keyifli bir süreç olmalı. Ağzına zorla yiyecek verilmeye çalışılmamalı.