Küçük mutluluklar cebinizde saklı dursun

Her an bir şekilde mutlu olmamızı sağlayan küçük bir olayla karşılaşabiliyoruz.

Bu bir müzik şeklinde kulağımıza fısıldanabiliyor. Hani en sevdiğiniz müzik dilinizde dolanırken bir anda radyodan işitmek gibi. Yahut çok çabalayıp da bir türlü ulaşamadığınız birsinin size sürpriz yapıp telefonla değil de direkt ofisinize gelerek görüşmeye olanak sağlaması gibi. Hatta otobüse binerken akbilinizin bitmesi üzerine hiç tanımadığınız birinin sizin yerinize hemen akbilini uzatması gibi küçük mutluluklardan bahsediyorum. Böyle günlük yaşamın içinde aslında şükredeceğimiz ve bize sunulan imkânlarla nasıl da keyifleneceğimiz hoş estanteneler yaşıyoruz. Peki, bunların farkında mıyız ya da kıymetini biliyor muyuz? Önemli olan nokta budur bence.

En son okuduğum Nil Gün'ün “çekim yasası” isimli kitapta mutluluklarınızı kaydedin ibaresiyle karşılaştım. Küçük postitlere gün içindeki minik mutluluklarınızı kaydedin ve görebileceğiniz yerlere yapıştırın diyor. Ve teşekkür etmeyi ihmal etmeyin. Hakikaten bakış açımızın değişeceğine ve zorlukların üstesinden gelmek adına destek kuvvet olacağına dair bir örnek yaklaşım. Böylece minik mucizeleri görerek bilerek daha da olumlu durumları üzerimize çekebiliriz.

Kaçımız bu tarz davranışlar sergiliyor acaba? Mutluluk ve huzurlu yaşam için uyarılar her geçen gün artıyor oysa. Bu ve buna benzer ifadeler artık reklâm panolarında dahi geçerek yer etmekte. Maksat ekstra mutluluk sağlamak olsun, gelin bugün çaycı hanıma gülümseyerek bize sıcak içecekler -temiz bardaklarla en tazesinden- getirdiği için minnettarlığımız iletelim. İş arkadaşlarımıza gün boyu her türlü ruh halimizle bize tahammül ettikleri için teşekkür edelim, yardımlarından ötürü mutluluğumuzu dile getirelim. Sekreter arkadaşa daha bir iyi davranalım telefon trafiğimizde bize yol gösterici olduğu için. Her gün geçtiğimiz yolda yürürken gülümseyerek dükkânların önünden geçelim. Tabi sınırları çok da aşmadan, sonra art niyetli olabilecek kişiler peşimize de takılabilir. Polyanna gibi düşünürken başımızın belaya girmesini istemeyiz pek tabi. Çevremize bir parça da biz mutluluk katalım ki bu birbirine bağlı yaşam zincirinin halkası olarak tarafımıza geri dönenecek keyifleri garanti altına alalım. Aman dikkat hesapçı davranın demiyorum! Ne ekersek onu biçeriz mantığıyla güzellikler sunalım, güzelliklere kavuşalım. Ve farkında olalım her uyandığımız gün, esen rüzgâr, ışıldayan güneş, arı gibi çalışan insanlar, vızır vızır akan trafik bazen rahatsız edici pozisyonda olsa bile, üzerimizin çamur olmasını sağlayan yağan yağmurda dahi bize sunulan güzellikler ve mutlulukların var olduğunu görelim. Ben bugün çok keyifliyim. Yine pozitif bir yazı yazdım ve sizinle paylaşıyorum.

Keyfiniz bol, mutluluklarınız çok olsun…