Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Küçük şehrin büyük insanları

Taşrada yaşamak kadar yazmak da zor oluyor, hayal ettiğiniz dünyayı kelimelerle kurgulamaya çalışırken, yine o dünyanın yörüngesinden ayrılmadan anlatmaya çalışıyorsunuz. Sizi bekleyen okur kitlesinin hazmedebileceği hafiflikte kelimeler kullanmak ve birden fazla fiili olmayan cümleler seçmek zorunda oluşumuz bizleri daha fazla yoruyor.

Kısaca önce kendi sansürümüzden geçiriyoruz.

Ortaya "okunacak bir yazı" çıkarabilmek için verdiğimiz mücadele bilindiği gibi değil. En az onlar kadar okuyup, onlar kadar yazdığımız nice köşe yazarından pek de aşağı kalır yanımızın olmadığını bilmemiz, ancak kelimeleri seçerken daha iyi anlaşılabilmek adına elemekten başka şansımızın olmaması da zorlandığımız bir başka an.

Sizin okur kitlenizin yüzde kaçının dünya devi bir rock gurubunun vereceği konsere ilgisi olabilir ki, ya da Nobel Edebiyat ödülü almış bir yazarın İstanbul'da yapacağı bir gezide ne oranda gözü olabilir ki?

Kelebekler, böcekler, içtiğimiz suyun tadı tuzu, zabıtadan kaçan seyyar satıcılar, bir köyü içme suyuna kavuşturanlar bizim yazılarımızın kahramanları. Ne E5 otoyolumuz, ne Etiler'imiz, ne de sosyetemiz var.

Kendi yağında kavurduğumuz köyden bozma şehrimizin daracık sokaklarındaki bir trafik keşmekeşi, bir alışveriş merkezinde kasiyer olarak çalışan alımlı bir bayanın düğünü asla haber niteliği taşımıyor bizim için.

Yazıyı çıkarabilmek için harcadığımız enerji, onlar kadar olduğumuza inandığımız meslektaşlarımızdan çok daha fazla. Posta kutularımız dolup taşmıyor okuyucu mektupları ile veya bir bakan arayıp da bir konu hakkında aydınlatma gereği duymuyor. Bizim büyüklerimiz, bir şeyler alabilir miyiz diye gözlerinin içine baktığımız koca koca adamlar da aynı ölçekte küçülüyorlar bizim için.

Her yazıda yeniden yaşıyoruz bu aykırılığı, kahrolup yeniden dönüyoruz dünyamızın yörüngesine. Bir dahaki yazıda patlatmayı düşündüğümüz balon da sönüyor umutlarımız gibi. Bu blogda o balonu yeniden şişirmeye başladım; ama kararlıyım bu kez, hiç bir güç, bir webmaster kararımdan vazgeçirmeyecek bu kez.

En az bir Can Dündar kadar kelimeleri konuşturacağım, bir Çetin Altan kadar sivri bileyeceğim ama kesmeyecek, Hıncal Abi kadar trafiğini karıştıracağım İstanbul'un, Bir Hasan Pulur kadar kenetleyeceğim yazdıklarımı altı-üstlü. Bir Ahmet Hakan kadar yumuşak harfler kullanabileceğim, ne demek istediğimi anlatmaktan vazgeçmeyerek.

Milliyet'in yorum köşelerine yazarken kızardım 500 harfle ne yazılır diye? Şimdi dolduracak kadar boş yerim var.

Teşekkürler Milliyet.

 
Toplam blog
: 26
: 1713
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Yerel bir gazetede yaklaşık 6 yıldır köşe yazarlığı yapıyorum. Gündelik yaşamın gölgesinde kalan kon..