Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '07

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Küçük süprizler, yeni idealler.

Küçük süprizler, yeni idealler.
 

Haziran sıcağının etkisiyle, uykusuz geçen gecenin ardından sabah rüzgarı ve deniz kokusu eşliğinde biraz da ağırdan alarak sahilden işe gittim.

Havalanması için açık bırakılan oda kapısı kapalıydı. Görevli arkadaşın gelmediğini düşünüryordum ki, birden karşımda belirerek; "İçeri girin ama kapıyı açık bırakmayın" dedi. Nedenini sorduğumda, minicik bir misafirimiz olduğunu ve ısrarla odama girmeye çalıştığını söyledi.

Merdinvenleri çıkarken oldukça yorulup, nefes nefese kalmış küçücük, sevimli bir köpekti misafirimiz.

Odaya kabul edilmeyince çay ocağının yanındaki balkona götürülmüş, orada da gölge bir yer bularak yorgunluğunu atıyordu.

Arkadaşların bir kısmı ilgilenmeden, bir kısmı da sevgi gösterilerinden sonra odalarına döndü. Tabii bende.

Ama işe konsantre olamıyordum. Aç mıydı, hasta mıydı, burdan nereye gidecekti?

Kaçamak aralarda süt vermeyi denedik, içmiyordu. Çay ocağı sahibi de bir yol düşünmediyseniz kutuya koyup, aşağıya bırakacağız deyince canım iyice sıkıldı.

Eve getirimezdim. Daha önce de köpek ve kedi beslediğim için bunun büyük bir sorumluluk olacağını, paldır küldür alınacak bir karar olmadığını biliyordum. Rastgele bırakılmasına da göz yumamazdım, hayatta kalmayı başaramayabilirdi.

Hayvan barınağına telefon açtım, veterinere küçük misafirimizi anlatınca, bir ekip yollayıp aldıracağını, ekip gelene kadar bulaşıcı hastalıklara karşı çok yakın temas halinde bulunmamamız gerektiğini söyledi. Bunu düşünmeden kaçamak aralarda Zeytin'le (gözleri zeytini anımsattığı için benim için adı oydu) yeteri kadar öpüşüp, koklaşmıştık.

Arkadaşlarımın yarı şaka, yarı ciddi takılmaları sonucunda oluşan endişemle, veterinere tekrarladığım tek soru vardı.

"Onu öldürmeyeceksiniz değil mi?"

Gerekli aşı ve bakımın yapıldıktan sonra barınağın misafiri olarak kalacağını öğrendiğimde rahatlamıştım.

Ekip kısa süre sonra gelip Zeytin'i götürdü. Hem buruk, hem de mutluydum.

Bu minik süpriz günümü bir ölçüde karar gününe çevirmişti. Emekliliğimde kağıt, kalem, pc ile uğraşmayı istemiyordum. Bıkmış, sıkılmıştım onlardan.

Bazılarına uçuk-kaçık gelse de, hem terapi hem de severek uğraşabileceğim bir iş alanı bulmuştum kendime.

Evet ! Hayvan barınağı ya da pet shopta çalışabilirdim.

Ayrıca; soru sormadan, yargılamadan, ihanet etmeden, sevgimize sevgiyle karşılık veren kaç canlı türü vardı ki ?

Hayvanlarla dost yaşamlara...

 
Toplam blog
: 44
: 906
Kayıt tarihi
: 27.07.07
 
 

1965 yılında İstanbul'da doğdum, 18 yıldır Yalova'da yaşıyorum. Lise mezunuyum, kamu kuruluşunda mem..