Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '10

 
Kategori
Anılar
 

Küçüktüm ufacıktım-1 yazlık sinemalar

Küçüktüm ufacıktım-1 yazlık sinemalar
 

Yazlık Sinema


Tv olmadan önce ne yapardık acaba? Şimdi o günleri hatırlıyorum çocuk gözümle. En başta yazlık sinemalar vardı. Her hafta Çarşamba olsun diye sabırsızlanırdık. Gün bilmezdik tabi. Sadece kaç gün yatıp kalkacağımızı hesap ederdik. Çocuk olmak böyle bir şeydi heralde.En uzun zamanının yatıp kalkma zamanları. Kaç defa daha yatıp kalkınca sorusuna cevaplar gelirdi hemen''yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz, yatıcak kalkıcaz o zaman''.

Uzun sürerdi beklemekler. Hayat uzundu çünkü önümüzde. Yatıp kalkmalardan sonra o büyük gün gelirdi. Öğlen olduğunda annem uyumamızı tembihlerdi. Her sinema zamanı film başlar başlamaz gözlerime yoğun bir ağırlık çökerdi nedense. Uyumadan duramazdık asla. Sonra ennemizin ya da babamızın sırtında eve kadar çok güzel bir yolculuk yapardık.Tabi bizim için güzel. Hiç bir emir bize bu kadar güzel gelmezdi.Hemen uyurdum. Akşam olduğunda uyanır, yemeğimizi yer ve en cicili kıyafetlerimizi giyerdik. Bütün mahalle orada olurdu çünkü. Şimdi düşünüyorumda sinemalarda ne kadar da az rastlıyoruz sevdiklerimize, yakınlarımıza.

O hafta boş beşik filmi vardı.Türk filmi olurdu her zaman nedense. Bu filmi hiç hafızamdan çıkaramadım nedense. O günlerden aklımda kalan güzel bir anı. Belki çocuğu kartalın kapmasından etkilenmiştim bilemiyorum. Uzun ve birbirine alttan bağlı tahta iskemleler olurdu yazlık sinemalarda. Birbirinden ayrılmasın, sıralar bozulmasın diye. O zamanlar belki de fazla da çeşit omadığından bize çok konforlu gelirdi bu iskemleler.Kazulet gibi otursakta. Altımıza muhakkak birer minder ayarlardı annem tabi. Film başlamadan önce sanki komşuları uzun süredir görmüyormuşuk gibi uzun uzun sohbetler olurdu. Filim oynatan amcayı hep merak etmişimdir.Hiç görememişimdir ama. Sadece kulübesinden çıkan o uzun ve güçlü beyaz ışığı gelirdi.Film başlar arada ''alaska frigo''sesleri gelirdi.Uzun zamandır göremediğim ve duyamadığım çok güzel bir ses. Alaska frigoyu çok severdik.İçinde hiç vazgeçemediğim keçi boynuzunun tadı vardı sanki. Üzeri kakao kaplı soğuk, içi daha katı, keçiboynuzu tadında bir dondurma. Dışı sarı yaldızlı bir aleminyum kaplıydı. Ankara gazozu ile beraber ne güzelde giderdi, ya da Çankaya gazozu. Başka bir şey ararasanız ne gezer. O zamanlar ithal malları yasaktı. Her şey türk ürünü.

Film her zamanki gibi sıkardı beni. Göz kapaklarım ağırlaşırdı. Boş beşik filmi dahil her filmde uyuduğum için bir başını bir sonunu hatırlıyorum. Sonunda beşikte yatan çocuğunu kundakla beraber alıp uçtuğunu hatırlıyorum. Bir an anneme baktım uyku sersemliğinin verdiği huzursuzlukla. Sonra da babama. Hiç düşünemediğim bir şeydi bu güne kadar. Annesiz ve babasız uzaklara gitmek. Belki bu etkiledi bilemiyorum. Sonra annemin bütün film boyunca ''uyuma, uyuma'' dediğini hatırlıyorum her film gibi. Yazlık sinemaların bende bıraktığı izler o günü hatırlayanlarda da muhakkak hemen hemen aynıdır. Sinema deyince aklıma hayallerimiz gelir, mutluluk gelir. Masal gibi günler gelir. Bir de Alaska frigonun olduğu tahta tepsi ile geçen satıcının, gazoz açacağı ile tahta tepsiye vurduğu andaki o güzel ses.Alaska frigo diye bağırışı.

 
Toplam blog
: 3
: 675
Kayıt tarihi
: 15.09.10
 
 

20.02.1969 İstanbul doğumluyum. Evliyim. Özel bir şirkette muhasebeci olarak çalışmaktayım. Fotoğraf..