Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Küçülüyorum...

Küçülüyorum...
 

Sen kimsin?... Sen misin? Yine bir rüya gördüm… Yine donuk olasılıklar çevreledi kafasız başlarımı… Donukluğunca parıldayan bir siluet… Belki bir çok yüzün bileşkesi; belki de sadece benim kuruntumdur…Oysa her şey uygun görünüyor yeni bir mecraya… Bak yeniden sarardı sokaklar.. İnce bir yağmur coşkusu insanların gözlerinde… Her köşe başında bir sarılma isteği en yakın kuşkuya… Nereye baksan bir hatırlama isteği -geçmiş bırak yakamı, geçmişliğini bil, geç!...- Akşam üstü rakılarına batma isteği… Dökülen hiç bir yaprağı kaçırmamak için açılan gözler…

(Sanıldığı gibi bir ölüm müdür sonbahar… Oysa tohumlar atılır sonbaharda yeniden doğumlar için… Sevişmektir sonbahar biraz.. Yazlar yaratır kendi içindeki devinimden…Güzellerin güzeli…)

Dedim ya belki kuruntudur yalnızca… Ama olsun değil miydi bütün kuruntular sonuna kadar yaşanması gerekliydi… Değil miydi?.. Öyleydi… Bak yine geçmiş….Kurtulmalı yüklerden…Yük mü dedim… Özür dilerim…

Tekrar başlamalıyım…

***

Evet sensin…

Görmüştüm seni daha önce.. Elimde nereye uyduracağımı bilemediğim, yaşamda neye karşılık geldiğini bilmediğim birkaç tane şiir, kapı önlerinde beklerdim… İlk hayaller ve kırıkları… Sonra nesnesini arayan serseri, doludizgin bir kaçıklık şeklinde görülen çocukluk hastalığı… Sanki ‘hayatındışındaymışdatümbağlantınıkeserekhayattanyaşanmasıgerekiyormuşgibi’ yaşanan meşum bir hastalık… Ölümün bir başka biçimi belki..

Sonra sana benzeyen bir şeyler… Ama bu sefer de dokununca kopacak bir çiçeksin sanki… Dokunma, kaç, bozulur, harcama diyerek yalnızlığa meze yapılan bir duygu durumu sanıldın…Ortalıkta gereğinden fazla şiir var ve çocuğum işte… Deney yapıyorum…

Sonra sanırım ‘yeter artık’ dedin de ‘bak ben böyle bir şeyim’ diye karşıma çıktın… Ama ne güzel çıktın… Yok hayır daha büyümemiştim… Uzaklara inanıyordum hala… Ama yanımdan çıktın… Sararıyordu ortalık yine bir yaz sonu… Mektuplar mektuplar boyunca ne güzel uzayan sarı ‘denizli şehir’ sonbaharı sarılmaları… Ve sanırım en saf halin… Sen de çocuktun belki… (bu yüzden terk ettin zaten… yine sonbahardı… "bir avuç kan dökülmüştü" yürüdüğümüz kıyıdan denize… biz büyümeye başlamıştık… bizimle daha fazla kalamazdın)

Sonra yıllar geçti… Sonra işte büyünüyor… Büyütüyorlarlar…. Adam olacağız ya biz de kapıldık, herkes nasıl yaşıyor seni acaba diye baktık etrafa… Yaşadık hatta onlar gibi bir müddet… Sevdik hatta senin bu biçimini ilk sıralar… Korunaklı bir yaşamdı… Sürpriz yok… Git gel her şey aynı… Yalan… Tahakküm.. Her şey var..

Ama eksik.. Ya ben eksiktim.. Ya da bu biçimde bir tuhaflık vardı…

(Faşizm, insanın başka bir insana temas etmesiyle başlıyor… Yani ya hayranlıkla, büyütmeyle başlıyoruz bir insanla iletişmeye ya da küçümseme, önyargı, gizli iktidar alanları arayışıyla… Ve her ikisi de faşizmin en saf haline götürüyor bizi… Ve insanın doğası bu…Ama bu yürek?... Ne yazık…)

Bir tuhaflık vardı…Uymuyordum hiçbir denenmiş yaşantıya… Artık kendi deneyimlerime bile yabancı… İyi niyet, saldırganlık, yalnız an’ın keyfini çıkarmak, hedonizm (efendim?), başka bir bedenin deneysel özgürlüğü, bir omuza yaslanmanın kaygısız huzuru, bir başın omzuna yaslanmasının sevgili anlamı ve daha bir sürü yaşantı…

(bu arada harcanan güzellik… anlayamadığım masumiyet… ne güzel sevişmeler…derinden gelen bir aah!... "herkes aklında kaldığınca yaşatacak" beni ... biliyorum...)

Dağınık günlerde, dağınık şarkılarda, dağınık yazılarda bir kenarından tutmaya çalıştığım sen…Hepsi de bir kenarından dokunan sana ama sen olamayan bir sürü yaşantı…

***

Şimdi geçiyorum hepsinden… Daha doğrusu dönüştürüyorum bütün bunları ve daha bir çoklarını içimde… Küçülüyorum huzurunda… Uçarı bilgeliğiyle bir çocuk haline küçülüyorum… Seni geleceğe taşıyorum hepsinden öte... Yalnız geleceğime… Sonrasızlığın özgürlüğüne…

Tesadüf işte hep sonbahar…

Adını koymuyorum… Adını biliyorum….

Aşk diyorlar… Desinler… Bunun bir önemi yok!…

 
Toplam blog
: 12
: 992
Kayıt tarihi
: 11.09.06
 
 

"Aşkın ve iyiliğin ne demek olduğunu bugünün insanlarından öğrenemezsin... Bu yüzden yarın gerçekdış..