Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '08

 
Kategori
Futbol
 

Küfürde Unisex

Küfürde Unisex
 

Orta Çağ’da kadın, Hıristiyan toplumunda sarayda bir cinsel öğretmendi. Kadın, genç erkekleri cinsel bakımdan uyarmakla görevliydi. Bu kadınlar, genellikle orta yaşta olurlardı ve tecrübesiz erkeklere, daha doğrusu Prenslere kendi üzerlerinden cinsellik öğretirlerdi. Kadın zaten, kendi kocasıyla değil, İsa peygamberle sevişmeyi hayal ederdi. Çünkü makbul ve sevap olan buydu. Kadın “İsa’nın erki içine girmeliydi…Yüzü hep yukarı bakacak asla erkeğin üzerine çıkan bir cinsel pozisyonda olmayacaktı. Bu sırtını Tanrı’ya dönmek anlamına gelmekte ve üreme için cinselliği Tanrı’ya karşı kullanan zevk şeytanlığını göstermekteydi. Nüfusun çoğalması için, Kilise poligamiye izin veriyordu (çok anne, çok çocuk..) ve 12. yüzyılda Kilise, büyük Katedraller inşa ettirerek bu büyük nüfusu Hıristiyan etmeye uğraşıyordu. Katolik Kilise boşanmayı men etmişti. Bu nedenle de toplum Katolik’leştirilmeye çalışılmaktaydı. Saray entrikalarına da Kilise’nin karşı çıkmayarak zemin hazırladığı görülmekteydi” (Akay, Ali., Kapitalizm ve Pop Kültür, Bağlam Yayınları, sayfa: 90, İstanbul, 2002).

Cinselliğin ön plana çıktığı bu pratiklerde eylem, yani seks; sıkıcı olmasın diye, söze de önem veriliyordu. Saray; aşk ve çeşitli seks pratikleriyle, adeta kadınlara nasıl kur yapılacağını öğreten kadın öğretmenlerle doluydu. Genç erkeklerin eline ilk değen yine ilki yaşayan bakire kızlardı. Bazen av avcı, bazen de avcı av’dı. Çocuk doğurma üzerine kurulu bu düzenin kuruluşu Kiliseler “nazik ince bir aşk ilişkisi perçinlerlerdi” (Akay, Ali., a.g.e. sayfa: 91).

Orta Çağ’da “erkeklik ve onun egemenliği üzerine kurulu ilişkilerde kadının iki rolü vardır: birincisi genç erkekler arasında bir ‘kıyas nesnesi’ olmak; yani tavlanmak üzere erkekleri birbirleriyle yarıştırmak; ikincisi: genç erkekleri cinsel yönden eğitme işlemini tamamlamak. Olayların ve sözlerin cinselliği, kadının etrafındaki eşit mesafede duran genç erkeklerle belirlenir. Cinselliği yeni tanımaya başlayan genç Prens, Orta Çağ yaşamında ilk aşk derslerini saray içindeki geçkin kadınlardan alır. Kadın bu oyunda yapay bir yemden ibarettir” (Akay, Ali., a.g.e. sayfa: 91 içinde, Duby, Georges., Male Moyen Age, Champ Flammarion, sayfa: 47, 1988).

Yani kısaca kadın, bir cinsel öğretmendir.

Orta Çağ’dan bu yana çok uzun yıllar geçmiştir. Çok farklı toplumlarda, çok farklı şeyler değişmiştir. Her geçerli kuralın ve işleyişin, her devirde savunucuları olmuştur. Bu savunmalar, dayanaksız değildir. Mutlaka geçerli bir sebebi vardır ve o toplumda kabul görmüşlerdir. Aynı toplum içinde kabul gören bir işleyiş ve gelenek, bir zaman sonra kabul görmez olmuştur. Çünkü zaman ileriye sarmıştır. Kabul görülen geçerli akçeye, “nasıl olmuştu” diyerek hayretle bakanlar, kendi toplumlarının ve kurallarının değiştiğini de kabul etmişlerdir. Bozulmayan Eskimo kültüründe de eve gelen konuklara evin kadınını sunmak, bir gelenekti ve ikramdı. Bu ikramı kabul etmemek olmazdı, çünkü çok büyük bir terbiyesizlikti, ev sahibine hakaretti. Şimdilerde Eskimo kültürü de değişti, Orta Çağ’daki Saray kültürü de.

Orta Çağ’ın bu Kilise’lerindeki uygulama şimdilerde yoktur. Ancak tarihte “Karanlık Çağ” diye anılmaktan da geri kalmamıştır. Kilisenin etkisi, dünyayı sadece Tanrı gözüyle görmeyi kabul etmiş, her eylem ve davranış Tanrı’ya ibadetle özdeşleştirilmiş, ibadetin dışındaki her türlü sosyal aktivite günah sayılmış ve yasaklanmıştır. Orta Çağ’daki Papa XXII. Jean, 1364 yılında Ely’de toplanan dini kurulda İngiliz rahiplerin top oynamasını yasaklamıştır (Stemmler, Theo., Futbolun Kısa Tarihi, Dost Kitabevi Yayınları, sayfa: 28, Ankara, 1998). Rahiplere yasak olan futbol, vatandaşlara da tabi ki çoktan yasaktır.

Tam beş senedir futbol maçlarına gitmeyen ben, bir arkadaşımın davetiyle bu sezon İstanbul’un büyüklerinden bir takımın maçına gittim. Yaklaşık bir-bir buçuk ay kadar önceydi. Şimdiye kadar İstanbul’da hiçbir İstanbul takımının maçına ne gitmiştim ne de stadlarını görmüştüm. Davetiye, hani o “şeref tribünü” denilen yere yakındı. İnsanlar nezihti ama “şeref tribününde” oturan insanlara göre hiç de “şerefsiz” değillerdi. Niye bu tribün yerine şimdiye kadar “şeref tribünü” dediklerini de anlayamadım. Anlayamadığım başka bir şey de, o nezih insanların oturduğu bölgede bir bayanın “sinkaflı küfürü”ydü.

“Vay be” dedim. Ağzından bir an kaçıvermişti ama kim olduğunu görmedim. Nasıl biriydi, merak da etmedim değil hani. “Devir değişti” dedim kendi kendime.

Orta Çağ’daki Kilise’lerde sırtını Tanrı’ya dönmemek için yüzü hep yukarı bakan ve asla erkeğin üzerine çıkmayan bir cinsel pozisyonda olan kadın, erkeğin cinsel aktifliğini ele alan küfürü basıvermişti ulu orta. “Bunu nasıl yapacak” diye sormadım artık. Orta Çağ’daki “cinsel öğretmen” rolü değişmişti besbelli. Kadın erkeğin üzerine çıkıvermişti işte.

Şaşkınlıkla tribünden çıkarken, arkadaşım: “Artık bayanlar da erkeklerin ettiği küfürün aynısını ediyor oğlum, bunu nasıl yapacak diye sorma artık, orasını bilmem, ama küfür aynı küfür” deyince, “bu sefer cinsel öğretmen kim” diye sormaya başladım kendi kendime. Kadın mı, erkek mi, yoksa tüm toplum mu, basın mı, kulüp yöneticileri mi, kim? Yetişme tarzı mı, ortam mı, okul mu, taraftarlık mı, nedir, kimdir?

Artık giysilerin bile unisex’i satılıyor. Bayanlar ve erkekler aynı giysileri giyebiliyorlar. Demek ki aynı küfürü de edebiliyorlar.

Devir unisex devri. Küfürde bile.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..