Kul Hakkı Yiyorsunuz

Bir önceki yazımda yabancı dolar tuccarlarının Türkiye ayağının bir bölümünde 80 öncesi sağ ve sol ideolojilerini yönlendiren yönetim kadrolarındaki kişilerden oluştuğunu yazmıştım.

Bu durum yeni değil, ta Özal döneminde başlamış, Demirel Çiller Yılmaz Ecevit hükümetleri dönemlerinde devam etmiş ve günümüze kadar uzandığını görüyoruz.

Özellikle Özal ve Çiller hükümetleri döneminde daha çok görülürdü dolar kurunun astronomik rakamlara ulaştığı ancak teknoloji bugünkü gibi gelişmemiş olduğundan vatandaş daha çok yazılı basından takip edebildiği kadarıyla öğrenebiliyordu dolar üzerinde oynanan oyunlarını. Hatırlayalım neredeyse her hafta dolar tırmanışa geçer develüasyon yaşanırdı.

Bugün hızlı teknoloji sayesinde vatandaş anında haberdar olabiliyor her şeyden ve her şey ayan beyan ortalıkta gelişiyor.

Bugün ABD-Türkiye arasında yaşanmakta olan gerilim tamamen stratejiler üzerinde kurulmuş olan yapay polemiklerden başka bir şey olmadığını düşünüyorum.

Daha doğrusu karşılıklı yapay blöf'dan ibaret!..

Uluslararası dolar milyarderlerin Türkiye ayağıındaki işbirlikçi dolar tuccarlarının ortak geliştirmiş oldukları strateji oyunlarından doğmuş olan yükseliş olduğunu düşünüyorum dolar kurunun.

Bugün sabah itibariyle yastık altı birikimcilerin dolarlarını bozdurma eyilimine geçişiyle akşam saatlerine doğru 5.85 düzeyine kadar dolar kurunun gerilediğini görüyoruz.

Erdoğan ne derse vatandaşın çoğu yerine getiriyor.

"Dolarlarınızı Türk Lirasına çevirin" dedi dün, bugün çoğu küçük yatırımcı döviz burolarına koştu. Ama ne hikmetse büyük dolar yatırımcılarından ses çıkmadığını görüyoruz.

Tamam anlıyoruz döviz alış ve satışlardan edinim edilinebilir. Sonuçta gömlek alıp satmak gibi bir şeydir döviz almak ve satmak ama insan olarak şunu kabüllenemiyorum üzülüyorum; uluslararası dolar tuccarları ve Türkiye'deki işbirlikçiler vatandaşı yok sayarak ve vatandaşın duygularını sömürerek piyasaya algı yaratarak ve stratejiler uygulayarak kazanç elde etmelerine kabüllenemiyorum.

Yapılan iş yasal da olsa haksız kazanç doğurmaktadır.

Zannetmekteyim ki Türkiye ayağında bulunan işbirlikçilerin bazıları da (gerçek dindarları tenzih ederim) dinci kesimden oldukları muhakkaktır.

Soruyorum şimdi dinci kesime; böyle bir yapay strateji ile vatandaşın duygularını sömürülerek kazanım elde edildiğinde kul hakkı günahı işlenmiş olmuyor mu?

Bakınız doğrudan döviz alış satıştan söz etmiyorum. Strateji ve yapay blöf yapılarak algı sonrasında doların yükselişinden kazanılan kazançtan söz etmekteyim.

Hoca değilim imam değilim ama bu durum direkt kul hakkı günahına girdiğini düşünüyorum, çünkü vatandaşın duygularını sömürerek kazanç elde ediyorsun.

Bir kul hakkı yemek, yedi defa kabe'yi yıkmak kadar günah olduğuna göre, bu durumda milyon insanın hakkı yendiğine göre kimbilir kaç milyon defa kabe'yi yıkma günahı işlenmiş oldu.

Kul hakkı yemenin tövbesi de yok.

Yandınız valla..