Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '11

 
Kategori
Dünya
 

Kulağa küpe: Bir partinin yaşattıkları

Kulağa küpe: Bir partinin yaşattıkları
 

Anton Drexler, Gottfried Feder ve Dietrich Eckart 1919 yılının Ocak ayında Münih’te Alman İşçi Partisini ( DAP) kurmuşlardı. Partinin kuruluşundan kısa bir süre sonra, ordu bünyesindeki İstihbarat Birliği’nde çalışmak üzere casuslar atandı. Bu casusların amacı, diğer askerleri benzer fikirlerle etkilemek ve sosyalist düşüncedeki Alman İşçi Partisi’ne sızmayı mümkün kılmaktı. Bu casuslardan biri olarak parti toplantılarına gitmeye başlayan Hitler, zaman geçtikçe partinin yapısının kendi fikirleriyle örtüştüğünü fark etti. Özellikle Anton Drexler’in güçlü, aktif bir hükümeti onaylayan ve Yahudi karşıtı, milliyetçi, anti-kapitalist ve de Marksizm karşıtı fikirlerine hayran kaldı. 

Bunun sonucu olarak bir süre sonra casusluğu bırakıp partinin bir takipçisi haline geldi. Geceleri hazırladığı yazıları partideki dinleyenlerine aktarıyor ve iyi bir konuşmacı olması sayesinde insanları etkiliyordu. Partinin kurucularından Drexler de bunun farkına vardı ve partiye yararlı olacağı düşüncesiyle Hitler’i partiye kaydetti. Hitler’in partinin yapısının, ordunun çoğunluğunu oluşturan sağ görüşlü kişilerin fikirlerine uygun olduğunu ordu yetkililerine kabullendirmesi sonrasında da Yüzbaşı Ernst Röhm partiye üye kaydedildi. Bu durum parti yöneticilerinin çok hoşuna gitmişti. Çünkü Röhm bir yandan ordunun kendisine verdiği para kontrolünden dolayı mali bir güce, diğer yandan da oldukça geniş bir çevreye sahipti. Sahip olduğu bağlantılar aracılığıyla partinin sorunlarını çözebilirdi. 

Bu arada Hitler kendini geliştirerek mükemmel bir konuşmacı ve siyasetçi olmuştu. İnsanlar neredeyse yalnızca onu dinlemek için toplantılara katılmaya başlamışlardı. Hitler partinin en önemli ismi haline gelmişti. İşte bu aşamada Hitler partinin ismini “Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi” (NSDAP) olarak değiştirdi. Böylece hem sağ hem sol görüşlü kitleleri etkileyebilmeyi hedefliyordu. Oysa kendisi için önemli olan partinin “Nasyonel” ve “Alman” olmasıydı. 

Daha sonraları Almanya’nın, Avrupa’nın ve dünyanın başına bela olacak olan parti, oluşturduğu programdaki birçok madde ile bunun sinyalini o yıllarda vermişti.Programın bazı maddeleri şöyleydi: 

• Yalnızca ırk kardeşleri yurttaş olabilir. İman farklılıkları gözetilmeksizin, yalnızca Alman kanı taşıyanlar ırk kardeşleri olabilir. Dolayısıyla hiçbir Yahudi, ırk kardeşi olamaz. 

• Tüm Almanların, halkların kendi kaderlerini tayin hakkına uygun olarak bir Büyük Almanya’da birleşmelerini talep ediyoruz. 

• Devlet yönetiminde yasa yapma hakkı sadece yurttaşlara aittir. Bu nedenle her türlü resmi görevin sadece yurttaşlara ait olmasını talep ediyoruz. 

• Yurttaş olmayan kişiler Almanya’da sadece konuk statüsünde yaşayabilir ve yabancılarla ilişkin düzenlemelere tabi olurlar. 

• Devlet’in öncelikli olarak yurttaşların kazanç olasılıkları ve yaşamlarıyla ilgilenmesini istiyoruz. Devlet’in tüm nüfusunu beslemek mümkün değilse, diğer ulusların mensupları (yurttaş olmayanlar) Almanya’dan kovulmalıdır. 

• Halkımızı besleyebilmek ve nüfus artığını yerleştirebilmek için toprak talep ediyoruz. 

• Alman olmayanların Almanya’ya girişi yasaklanmalıdır. 2 Ağustos 1914 tarihinden sonra Almanya’ya giriş yapmış tüm Alman olmayanların derhal ülkeden sınır dışı edilmesini istiyoruz. 

• Her yurttaşın ilk ödevi, entelektüel ya da fiziksel olarak üretmek olmalıdır. Bireylerin faaliyetleri bütünlüğün çıkarlarına zarar getirmemeli, onun çevresi içinde ve herkesin iyiliği adına yürütülmelidir. 

Bu maddelerin sonucu olarak şunları talep ediyoruz; 

• Çalışmadan zahmetsizce kazanılmış tüm gelirlere el konulmasını ve kapitalist köleliğin kaldırılmasını. 

• Savaş zamanında elde edilen servetlere el konulmasını talep ediyoruz. 

• Gruplaşmış şirketlerin millileştirilmesini talep ediyoruz. 

• Büyük şirketlerin kar ortaklığı tesisini talep ediyoruz. 

• Geniş bir emeklilik sisteminin olmasını talep ediyoruz. 

• Sağlıklı bir orta sınıfın oluşturulmasını ve desteklenmesini, büyük mağazaların kamulaştırılmasını ve uygun fiyatlarda küçük esnafa kiralanmasını, gereksinimlerin küçük esnaftan karşılanmasını talep ediyoruz. 

• Ulusal gereksinimlerimize uygun bir tarım reformu, kamu yararına uygun tüm toprakların tazminatsız kamulaştırılması, gayrimenkul rantının ve arsa spekülasyonunun yasaklanmasını talep ediyoruz. 

• Faaliyetleriyle kamu çıkarlarına zarar verenlere karşı acımasız bir mücadele talep ediyoruz. Tefeciler, stokçular, halka karşı suç işleyen herkesin ırk ve inançlarına bakılmaksızın idamla cezasını talep ediyoruz. 

• Maddi bir düzenin sürdürülmesine hizmet eden Roma hukukunun yerine özgül olarak Alman hukukunun uygulanmasını talep ediyoruz. 

• Devlet, yönetim mevkilerine geçmek için gerekli eğitimi almaya yetkili ve gayretli her Alman’ın bunu elde edebilmesi için eğitim sistemimizin köklü biçimde yeniden düzenlenmelidir. Eğitim kuruluşlarının programları pratik yaşamın gereklerine uyarlanacaktır. Yurttaşlık eğitimi, eğitimin ilk aşamasında başlatılmalıdır. Yoksul ebeveynlerin liyakatli çocuklarının, ebeveyn durumları ve meslekleri gözetilmeksizin masrafları Devlet tarafından karşılanarak eğitimini talep ediyoruz. 

• Devlet, anne ve çocukları koruyarak, çocukların çalışmasını yasaklayarak, sporu zorunlu kılmak ve gençliğin bedensel gelişimiyle ilgili tüm örgütleri destekleyerek, kamu sağlığı görevlerini üstlenmelidir. 

• Kasıtlı siyasal yalanlara ve bunların basın aracılığıyla yayılmasına karşı yasal bir mücadele talep ediyoruz. Bir Alman basınının oluşmasına olanak sağlayabilmek için aşağıdaki talepleri savunuyoruz: 

• Alman dilinde yayınlanan gazetelerin tüm yazarları ve tüm katkıda bulunanlar yurttaş olmalıdır. 

• Alman olmayan gazeteler ancak Devlet’in açık izniyle çıkmalıdır. Almanca olarak yayın yapmalıdırlar. 

• Alman olmayanların bir Alman gazetenin yayınlanmasına mali destek vermesi ve böylelikle onu etkilemesi, yasayla yasaklanacaktır. Bu yasanın ihlalinin, gazetenin yasaklanması ve Alman olmayanların derhal sınır dışı edilmesiyle cezalandırılmasını talep ediyoruz. 

• Kamu çıkarlarına aykırı yayın yapan gazeteler yasaklanacaktır. Halkımızın yaşamı üzerinde moral bozukluğu yaratacak sanatsal ve yazınsal eğilimlere karşı yasal mücadele ve bu düzenlemeyi ihlal eden kurumların kapatılmasını talep ediyoruz. 

• Devleti tehdit etmemeleri ve Cermen ırkının ahlak duygularıyla çelişmemeleri koşuluyla tüm dinsel inançlar için özgürlük talep ediyoruz. Parti, bu bakımdan belirli bir imana bağlanmaksızın pozitif bir Hıristiyanlık çerçevesine yerleşir. İçimizdeki ve dışımızdaki Yahudi maddeci ruha karşı mücadele eder . 

• Tüm bu taleplerin gerçekleşebilmesi için güçlü bir merkezi iktidarın kurulmasını talep ediyoruz.

Oluşturulan bu programın açıklanması Hitler aracılığıyla yapılmıştı. Gördüğü ilgi sonrasında Hitler artık partinin başına geçme zamanının geldiğini düşünüyordu. Bunu da çok ustaca bir planla gerçekleştirmeyi başardı. Büyük bir toplantının hemen öncesinde başkan Drexler’e kendisinin parti başkanı olmaması durumunda partiyi bırakacağını söyledi. Popülaritesi nedeniyle Hitler’i kaybetmeyi göze alamayan Drexler kendisinin parti başkanlığını bıraktığını ve yeni parti başkanının Adolf Hitler olduğunu bütün salona duyurdu.Hitler partinin başına geçer geçmez hemen kendi koruma takımı olan SA’yı oluşturdu ve başına Ernst Röhm’ü getirdi. Röhm’ün büyük çabaları sayesinde kısa zamanda SA korkutucu bir güç haline geldi.

Hitler 1923 yılında Berlin’e gidip hükümeti devirmek istedi, ancak başarısız oldu. Yakalanarak mahkemeye çıkartıldı ve hapishaneye gönderildi. Burada kaldığı süre içerisinde Rudolf Hess’in yardımlarıyla Mein Kampf (Kavgam)’ı yazdı. Bu kitapta bütün politik ve ideolojik görüşlerini kitleler ile paylaştı.

29 Aralık 1924 yılında hapishaneden çıktığında Alman ekonomisini düzelmiş, işsizlik azalmıştı. Bu durum Hitler’in ve partisinin aleyhine oldu. 1924 seçimlerinde sadece 14 sandalye kazanmıştı. Buna karşılık Alman Sosyal Demokrat Partisi 131, Alman Komünist Partisi ise 45 sandalyeye sahip olmuştu. 1928 seçimlerinde durum pek farklı değildi. Nazi partisi 12 sandalye alabilmişti. Oysaki 1925’de 27.000 olan üye sayısı hızla artıyordu ve 1928’de 108.000 olmuştu.

NSDAP’nin kaderi Ekim 1929’daki Wall Street Krizi ile değişti. Amerika tüm Avrupa’ya verdiği borçları geri istiyordu ve en fazla etkilenen ülke de Almanya olmuştu. Krizden önce 1.25 Milyon olan işsiz sayısı, krizden sonra 4 milyona ulaşmıştı. Bu durumdan yararlanan NSDAP da 1930 seçimlerinde 107 milletvekili çıkararak Reichstag (Meclis)’deki ikinci büyük parti olmuştu. Bunun devamında da bütün Almanya’yı dolaşarak insanlara vaatlerde bulunmaya başlamışlardı. Vergilerin düşmesi gerektiğini, iktidara gelmeleri halinde işsizliğin azalacağını insanlara anlatıyorlardu. Diğer taraftan da sanayicilerle sıkı bağlar kuruyorlardı.

Parti 1931 yılında kendi haber alma teşkilatını kurdu.Bu sırada SA giderek büyüyen bir güç haline gelmişti. Versay Antlaşmasına göre Alman Ordusunun asker sayısı 100.000 kişiyi geçemezken SA’nın üye sayısı 400.000 kişiydi. .

1933 yılının Haziran ayı her şeyin değiştiği ay olarak tarihe geçti. Franz von Papen yeni bir seçim isteğini dile getirdi ve sonrasında yapılan seçimlerde NSDAP 230 sandalye sahibi olarak Adolf Hitler’i şansölye yaptı. Buna karşılık Alman Sosyal Demokrat Partisi 133, Alman Komünist Partisi ise 89 sandalye kazanabildi.

Seçim sonrasında NSDAP ve SA rakiplerine karşı çok sert tavır almaya başlamışlardı. Meclis girişlerinde SA üyeleri bekliyor ve kendi isteklerine göre vekilleri içeri alıyorlardı. Meclisteki demokrasi ortamı tamamen kaybolmuş yerine kaba kuvvetle birlikte NSDAP gelmişti.

Hitler’in beklediği gelişme şubat ayında yaşandı. Meclis binası görünüşte Marinus von der Lubbe tarafından yakılmıştı. Fakat olay tamamen Gestapo’nun kusursuz hazırlanmış bir planıydı. Kurulduğu ilk günden itibaren Bavyera Hükümet polis kadrosuna kendi elemanlarını yerleştiren Gestapo, bu olay karşısında sahte sorgular ve ifadeler ile hükümet ve bütün Almanya’ya yangını Alman Komünist Partisi’ne bağlı kişilerin çıkarttığını ispatladı. Gerekli izinleri çıkarttıktan sonra Alman Komünist Partisi başkanları ve ileri gelenlerini tutuklatıp toplama kamplarına gönderdi. 

Bu gelişmelerden sonra diğer tüm partiler adeta sinerek kabuklarına çekildiler. Akabinde Hitler Almanya’nın tek lideri olduğunu ilan etti ve hâkimiyeti ele geçirdi. NSDAP ise küçük bir uç parti iken, savaşın sonuna kadar büyüyerek gelişen, tüm Almanya’yı peşinden sürükleyen ve geri dönülemez bir maceraya atan organizasyon olarak tarihteki yerini aldı. Geride bıraktıkları da ülkenin yıllardır utançla yaşamasına neden olan acı anılar oldu. 

 
Toplam blog
: 56
: 651
Kayıt tarihi
: 06.12.10
 
 

Bornova Anadolu Lisesi ve Sbf mezunuyum. Üniversite yıllarımda başlayan çalışma yaşamım kısa bir sür..