Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '09

 
Kategori
Blog
 

Kulağa küpe!

Kulağa küpe!
 

Sözcükler Edebiyat Dergisinin Mayıs- Haziran sayısında Emin Özdemir’in kaleme aldığı “Yazınsallık” başlıklı yazıdan çok etkilendiğimi ve düşündürücü bulduğumu itiraf etmeliyim...

Bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim...

“Genç dostum,

Günlerdir bir okuma edimi içindeyim. Bir yarışmaya, Yunus Nadi Öykü Ödülü yarışmasına katılan aday yapıtları okuyorum. Kitaplar, dosyalar

dosyalar...

Katılım oldukça yüksek! Bir yapıttan ötekine geçerken, okumayan ama yazmaya özenen bir yapımız olduğunu düşünüyorum.

Oysa yazma, okuma ediminden sonra gelen bir eylemdir.

Okurluk serüveni yaşanmadan, yazı dilinin incelikleri, güzellikleri solunmadan yazılacak bir yazı, “ sözsel yığışım” olmaktan öteye geçemez!

Bilinen sık sık yinelenen bir gerçektir; metinsel üretimin toprağını başka metinler oluşturur.

O toprakta neler yetişiyor, nasıl yetişiyor?

Bu soruların ardına düşmek, çilesini çekmek gerek...

Yarışmaya katılan yapıtların çoğu, yığışımsal bir nitelik taşıyor; dokuları çerden çöpten.

Sözcük seçimi yönünden de, tümcesel örüntü yönünden de böyle bu.

Neyi, nasıl söyleyeceğini bilmeyenlerce oluşturulmuş çakıl çukul bir sürü metin...

Doğrusu bunları okurken sıkıldığımı, bunaldığımı gizleyecek değilim. Ama asıl canımı sıkan nokta, bunları yazanların ilk, orta ve yüksek öğretim düzeyinde Türkçe- edebiyat eğitiminden geçmiş olmaları.

Böyleyken, ne yazık ki en temel yazılı anlatım becerilerini kazanamamışlar!

Öykü yazmayı salt olay anlatma sayıyorlar. Ne olmuş, nasıl olmuş, nerede olmuş; bu soruları “ raporlama” kalıpları içinde yanıtlamayla öykülemeyi birbirinden ayıramıyorlar...

Söz dağarcıkları sığ mı sığ; gerekli sözcüğü yerinde kullanamıyorlar.

Bu bir yana sözcüklerin anlamlarını karıştırıyor ya da anlamca birbirleriyle çelişen sözcükleri birlikte kullanıyorlar...

Sözcükleri seçip kullanmadaki bu başıbozukluk, ister istemez tümce düzenine de yansıyor. Doğru düzgün tümce kuramadıkları gibi, tümceleri birbirine eklemeyi de bilmiyorlar...

Neden böyleler?

Nedeni mi?

Yazıyı kuran, yönlendiren temel öğenin dil olduğu gerçeğini kavrayamamışlar, bunun bilincinde değiller de ondan.

Kestirmeden söyleyeyim dil duyarlılıkları gelişmemiş.

Öyleyse hangi türde olursa olsun, yazının temel özdeği dildir. Bunu öğrencilere kavratma, okullarımızdaki dil ve yazın öğretimine yönelik amaçların başında gelir. Çünkü yazıda duygu ve düşünce oluşumunun da, anlatımsal becerinin de özdeği dildir...

Okuduklarıma baktıkça içim kararıyor. Nasıl kararmasın; bir düşün bunların bir bölümü üniversitelerin dil ve edebiyat bölümünü bitirmiş, yarışmaya katılma cesaretini kendinde bulan yazar adayları...

Sıradan bir tümce kurma becerisinden bile yoksunlar...”

Nasıl?

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..