Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

05 Aralık '16

 
Kategori
Güncel
 

Külhanbeyi kimdir?

Külhanbeyi kimdir?
 

Büyük Önder Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı tarafından külhanbeyi diye tanımlanması içimizi acıttı.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu "Bu ülkenin en büyük külhanbeyi, cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Dünyaya en büyük külhanbeyliğini o yapmıştır”  ifadelerini kullandı.

Bu talihsiz ve aşağılayıcı örnek sağduyulu insanlarımızın içini acıtmıştır. Üzmüştür.

Bu millet iyi biliyor ki; Mustafa Kemal Atatürk Laik Türkiye Cumhuriyetinin kurucusudur. Aynı zamanda hem kahraman bir asker hem de yüzyılın en dahi siyaset adamıdır.

Böyle bir insana, yüz yıla damgasını vurmuş bir devlet adamına külhanbeyi” demek bu milletin en hassas damarına basmak demektir.

Neden mi?

Çünkü bu millet Atasını çok sever, saygı duyar, onun fikren ölümsüzlüğüne inanır. Onun ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar.

Külhanbeyi kimdir, kimlere denir buna da yakından bakalım.

Türk Dil Kurumu ve Vikipedia kaynaklarına baktığımız da külhanbeyi “Kendilerine özgü giyinişleri ve konuşma biçimleri olan, başıboş ve haylaz takımından kimse, kabadayı, serseri, hayta” diye tanımlanmaktadır.

Tarihçesi; Osmanlı döneminde sokakta yaşayan kimsesiz insanların hamamın sıcak olmasından dolayı hayırsever hamam sahipleri tarafından hamamda barınmasına izin verilmiştir.

Onların toplandığı yer ise hamamların külhanları idi.

Daha sonraki zamanlarda külhanlarda gruplaşmalar ve kavgalar olmaya başladı.

Bu gruplar kendilerini yönetip idare edebilecek bir külhanbeyi tayin etmeye başladılar. Bu grupların başlarındaki kişilere verilen isim ise külhanbeyidir.

İlerleyen zaman dilimlerinde her hamamın bir külhanbeyi olmaya başladı.

Bu külhanbeylerine kimse sataşmaya bile cesaret edemezdi.

Soygun ve haraç külhanbeylerinin başlıca kazanç yollarıydı.

Her külhanbeyi, kopuk takımı denen serserilerle dolaşır, bunların kaba gücünden yararlanırdı.

Bunlara it alayları da denirdi.

Külhanbeyi önderliğindeki it alayları ile kabadayıları başkanlığındaki tulumbacıların sokak kavgaları İstanbul'un günlük olaylarındandı.

Külhanbeyleri aralarında kendilerine özgü bir argoyla konuşurlardı.

Beyoğlu fesi, siyah ceket, parçası geniş üstü dar pantolon ve yelek giyer, gömlek yakasını göğüs ayrımına kadar açık bırakır, yüksek topuklu iskarpinlerinin ökçesine basarlardı.

Silah ve bıçak taşırlardı.

Her külhanbeyi bir lakapla tanınırdı.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra külhanbeylerinin azgınlıkları son derece artmış, güvenlik güçleri bunlarla baş edemez olmuştu. Cumhuriyet dönemiyle birlikte toplumsal düzenlemeler de gündeme gelmiş, külhanbeyleri de 1930'lu ve 1940'lı yıllarda ortadan kalkmışlardır.

En çok attıkları nara ise;

"Anamı kesen ben…

Babamı doğrayan ben…

Kız kardeşimi lime lime eden yine ben…

yieyyyyt varrrrrrrrrrrrrrrrrrr mı?

Bana yan bakan" diye bağırmalarıdır.

Külhanbeyi tanımlaması her koşulda aşağılayıcı bir anlam taşır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “külhanbeyi” demenin ne vicdanla, ne kültürle, ne makamla, nede insanlıkla bağdaşmayacağı bilinmelidir.

Büyük Önder Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanı tarafından külhanbeyi diye tanımlanması içimizi acıttı.

Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..