Külleri hiçbir zaman soğumayacak!

Yakılarak öldürülme davalarında zaman aşımı demek hangi vicdana sığar? Bırakın insanların bilinçli olarak yakılmalarını, bir kediyi veya başka bir hayvanı yakarak öldürmek bile vahşetlerin en büyüğüdür. HSYK Başkanvekili SN. Okur, Sivas katliamı davasında sona yaklaşıldığını işaret ederek,  zamanaşımının modern cezada kullanılan bir uygulama olduğunu vurgulamış.  Davada zamanaşımının uzamış olduğunu, bu saatten sonra yapacak bir şeyin olmadığını ve mahkemenin takdir hakkını kullanabileceğini de söylemiş.  Avukatlar bu acı olayın“insanlığa karşı işlenmiş suçlar” kapsamına alınmasını talep ediyorlar. Bu çok doğrudur.

İktidar yanlısı bayan bir yazar “zaman aşımının hesabı, iktidardan sorulmak isteniyor” diyor. CHP de, yangına körükle gidiyor. Sözüm ona zaman aşımını durdurmak için bir kanun teklifi verdiler. Bu teklif AK Parti'nin oylarıyla reddedilince, "Sivas sanıklarını kayırıyorsunuz" diye kıyameti koparıyorlar. Tabii bazı gazeteciler de, buna eşlik ediyor. Diyebiliyor.

Hanım! Hanım, geçmişte olan büyük bir hatanın üzerine hata ile gidilmemesi gerek. O günkü iktidar yanlış davranmışsa, bugünkü iktidardan hesap sormak anlamına gelmez bu. Adil davransınlar, elebaşların cezalarını çekmelerini sağlasınlar. Buda bir insanlık görevidir.

Sonra sana oluyor? Sen iktidarın avukatımısın?

Ya insan biraz Allahtan korkar ya! Katillerin bulunmasını istemek kıyamet kopartmak oluyor ha?

Teklifin AKP oyları ile ret edilmesi sanırım hoşuna gitmiş hanımefendinin. Bu ne bencilliktir, bu ne duyarsızlıktır. Hayret!

Bazılarının dinleri imanları para olmuş. Toprak doyursun böylelerinin gözlerini.

Bu yazar hanıma başbakanın terimi ile şöyle demek isterim.

Bekâra karı boşamak kolay.

Acaba kendisinin bir yakınını da yakarak katletseydiler aynı şekilde konuşur muydu?

Yazısında,“CHP'nin kanun teklifinde bu suçla ilgili zaman aşımı kaldırılsın talebi mevcut değil.” Diyerek yasalardaki maddeleri döktürüyor. Bu bayanın hukukçu olduğunu bilmiyordum. Hukukçu olmasa da çalıştığı gazeteden para kazanıyor tabi. Kalkıp muhalefete hak verecek hali yok elbette.

Yalnız, insan olan herkes unutmamalıdır ki, 400 yıl önce Sivas’ta doğan ve Osmanlı’nın baskılarına boyun eğmediği için idam edilen, şiirleri yasaklanan halk ozanı Pir Sultan Abdal’ı anma şenlikleri için bir araya gelen o aydınlar bizim insanlarımızdır.

Bu toplu bir cinayettir, katliamdır. 33 aydın -2 otel çalışanı yanarak ve boğularak can verdiler. O, insan bile diyemeyeceğim saldırganların firar eden elebaşları yakalanmadan bu dava kapanmamalıdır.

Binaenaleyh CHP’nin bu tür davalarda zaman aşımının durdurulması teklifine karşı hükümet duyarlı davranmalıdır. Davranmak zorundadır.

Zaman aşımı da tüm modern ceza hukukunda olan bir uygulama” diye düşünülemez bu olayda. Nasılsa her şey başbakanın iki dudağı arasında değil mi?

Kanun Hükmünde bir kararname daha çıkartır zaman aşımı durdurulur.

Nihayet !

375 gün sonra özgürlük. Dile kolay. Bir de içeride yatana soralım bakalım.

İstanbul 16'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Sait Çakır ve Coşkun Musluk'un tahliyelerine karar verdi. Şükürler olsun.

Darısı hüküm giymeden hükümlü gibi  özgürlüğünden yoksun tutulan, tüm suçsuz tutukluların başına diyelim.

Sevgiyle kalın…

Tünay Süer