Küllerinden Doğuşta Türkiye

   ‘’Son Yüzyılın Değerlendirilmesi’’ adlı bölümde  bahsedilen bu süreç zarfında Türkiye’de kendi sahasını belirlemiş ve her alanda kendini yenilemeye ve tekrar dünyaya hakim olma amacında adımlar atmaya başlamıştır. Her ne kadar bu amaç eskisi gibi biz Türk’lerin fiziki ortamda taktiksel ve cengâver savaşları ile artık tam anlamı ile olmasa da, teknolojik, siyasi, askeri ve ekonomik yönden bu amaca yönelik adımlar eskiye nazaran hızlı bir şekilde atılmaya başlamıştır. Nasıl ki bir aile kurulmaya yönelik adımlar atılırken önümüze bir çok engel çıkıyorsa aynı şekilde bir devlet kurma yolunda da o tür engeller ortaya çıkmaktadır. Bir aile kurulurken ilk başta iki kişi arasında yapılan bu inşa bir devlet kurulurken elbette birlerce, milyonlarca kişi tarafından el ve gönül birliği ile yapılmaktadır. Lakin unutulmaması gereken bir nokta var ki, kurulan yeni devlet küllerinden tekrar inşa ediliyorsa eski düşmanlarınız bu kurulan yeni devlete daha fazla siper alacak ve sizleri yeniden dünya sahnesine çıkarmamaya çalışacaktır.

   Ne var ki biz Türk’lerin şanlı tarihide buna müsaade etmiş ve bir çok devlet yeniden küllerinden doğan bizlere siper alarak kirli emellerine alet etmeye çalışmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aklı selim davranarak ne komünist ekonomik ideolojiyi ne de kapitalist ekonomik düşünceyi esas almayarak yoluna başta milli olma yolunda çıkması şanlı tarihimize not düşülecek bir diğer önemli hadisedir. Çünkü bu yolda diğer devletlerin sizlere bu ekonomik düşünceler amacında müdahale etmesini ve etkisi altına almasını kimse istemeyecektir.

     Türkiye’nin yeni kurulduğu dönemlerde atılan önemli adımlardan bir tanesi elbette ki çok büyük yere sahip İzmir İktisat Kongresi’dir. Bu yalnızca bir kongre değil, ülkenin ekonomik ve siyasi görüşünün tüm dünyaya duyurulması ve buna göre artık bir yol haritasının çizilmesidir. Türkiye ilk yıllarında dünyaya adapte olabilmek adına millileştirme adımları atmış ve kendi ürünlerini üretmeye başlamıştı. 1945’li yıllara kadar bu süreçte önemli gelişmeler yaşanmış olsa da İkinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkması her ne kadar savaşa katılmasak ta bizleri önemli derecede etkilemiştir. Dünya devletleri gibi bu savaşlardan sonra toparlanmaya daha da devam eden Türkiye, kendi emelleri adına ekonomik ideolojiler üretmeye başlamıştır. Gazi Mustafa Kemal’in vefatının ardından 1970li yıllara kadar olan süreçte ithal ikamecilik başta olmak üzere bu toparlanma süreci devam ettirilmeye çalışılmıştır. Bu süreç de iç siyasette ki anlaşmazlıklar da bir yandan devam ederken 1980’lere gelindiğinde ideolojik çalkantılar kendini göstermeye başlamış ve bu çalkantılara daha çok dış siyasi güçlerde dâhil olmuştur.