Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '11

 
Kategori
Güncel
 

Kültür duyarlılığımız

Kültür duyarlılığımız
 

Son günlerde gazetelerde dikkatimi çeken bir konu var. Gerçi ülkemizde gündem sürekli değiştiği için her gün yeni bir dikkat çekici konu ile karşılaşmak mümkün. Bir sürü köşe yazarı da yazdı bu konuda. Kültür Bakanımız bir tiyatrocuyu makamına çağırıp bir güzel fırçalamış. Sebep; Başbakanın kızı en önde oturup ağzında sakızı ile oyunu izlerken oyuncu kendisine hakaret etmişmiş. 

Oyun Genç Osman adında bir oyun, oyunu izlemedim, yazılar ve eleştirilerden anladığım kadarıyla bir hayli hareketli ve önde oturan kişilerle göz teması olan ve onları oyunun içine çekmeye çalışan bir tarzı var. Bu tip oyunlarda oyuncular, seyirciyi oyunun içine çekmek için türlü şakalar ve şaklabanlıklar yapıyorlar, takılıyorlar. Tesadüfen seçtikleri bir seyirciyle konuşuyorlar, onunla uğraşıyorlar. Seyirci de eğer tiyatro kültürünü biliyor ve gerekli olgunluğa da sahipse ne yapıldığını anlıyor, ya aldırmıyor ya da birlikte eğleniyorlar. 

Oyuncu da önde oturan bir genç hanımı ağzındaki sakızı dikkatini çektiği için demek ki, takılmış ve biraz uğraşmış onunla. Genç hanım da başbakanımızın kızı değil miymiş? Bir alınganlık, bir tedirginlik sormayın. Hemen terk etmiş orayı. Bu durumu başörtüsüne yorması bir yandan, kendisine yapılmış hakaret sayması biryandan, kendisi de bir önemli şahıs ya. Tabii olayı gerekli mercilere hemen iletmek zorunda. Konuyu da evirip çevirip kendi başındaki başörtüsüne getirip olayı büyüterek bir de babasına şikâyet etmiş. 

Ne yapsın Kültür Bakanımız da kendi tarihindeki sosyal demokrat geçmişine aldırmayıp ve de makam aşkıyla hareket edip partisinin gözüne girmek uğruna, bir sanatçıyı makamına çağırıp bir güzel paylamış. 

Kendi sosyal demokrat geleneği ile davranıp partisinin modern ve aydınlık yüzü olması beklenen bu bakanımız ne yazık ki içinde bulunduğu düşünce tarzı ile yoğrulmuş, ilkelerine tamamen karşı gelmiş bir durumda. Bir sanatçıyı makamına çağırıp yoktan bir sebep ile azarlaması hangi modern ülkede olabilir ki. 

Bu olayın bir başka yönü de şu. Bir insan bir tiyatroya gidip bir oyun izlerken neden sakız çiğner ki. Zaten toplum içinde bu sakız çiğneme olayını gerek kadınlarda gerekse erkeklerde çok yakışıksız bulmuşumdur hep. 

Şahsen hep rahatsızlık duyarım yanımda sakız çiğneyenlerden, bir de sesli olursa dayanamam bile. Taa ki sokakta, toplum içinde, kalabalıkta en kötüsü de tiyatroda oyun izlerken. Bu nasıl bir davranış şekli, bu nasıl bir terbiye, nasıl bir kültür duyarlılığı. 

Başka bir duyarsızlık da, konserde olsun, tiyatroda olsun, konferanslarda seminerlerde dinleyiciler arasında çalan o cep telefonlarının sesi. Üstelik hatırlatmalar da yapılmışken bir biri ardına çalıp duruyorlar. 

Konuşmacı bir iki bir şeyler söylüyor, bakıyor kimse üzerine alınmıyor, o da ne yapsın karşısındakiler duyarsız olunca, devam ediyor konusuna. Bunu katıldığım konferanslarda çok yaşadım. Önce salon yöneticisi anons eder cep telefonlarınızı kapatın diye, arkasından konuşmacı sözüne başlamadan nazikçe hatırlatır, hatta sessiz konuma getirilmesini söyler. Ama hayır; her on dakikada bir birisinin cebi çalar. Hadi unuttun, hatırlatmaları duymadın, bir telefon çaldığında hatırla da kendi telefonuna bir bakıver, olur mu ama. 

Bu tür ortamlarda nasıl davranılması gerektiğini toplum olarak ya bilmiyoruz, ya da büyük bir aymazlıkla oluruna bırakıp aldırmıyoruz. Bilmediğimiz şeyi istersek öğreniriz ama aldırmıyorsak bunun adı büyük bir ayıptır. 

Şükran Demirtaş 

 

 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..