- Kategori
- Sosyoloji
- Okunma Sayısı
- 14909
Kültür ve Entel olmak üzerine

ENTEL
Üniversite 3. Sınıftayım, Mehtap hoca sınıfa girdi. Konu kültür kavramıydı. Tartışma başladı. Bir kaç dakika sonra herkes şaşkındı.
Kültür kavramının bu kadar tartışılacağını kimse ummamıştı. Öyle ya! Kültür kültürdü işte! Tartışma iki ders sürdü, Mehtap hoca toparladı konuyu. "kültür yaşamdır” dedi. konu kapandı.
Bugün üzerinden 32 yıl geçti. Dünya ve insanlar her şey gelişti değişti. Ama ne yazık ki bu kavram aynı. Yani o günkü bilinmezliğini (anlam kaymasını) sürdürüyor.
Sözlükler kültürü ; "yaşamak, yaşatmak, yaşama ait, hayata ait, hayatın kendisi, yaşamı türetmek" şeklinde ifade ediyor.
Bugün kültürlü olmak için kitap okuyanlar mı ararsınız, bol sinema seyredenler mi, konserlere para yetiştirmeye çabalayanlarda var.
Kültürlü olmak için şık ve pahalı giyinenler ise güldürüyor.
Yabancı dil öğrenmek en güçlü gösterge. Hele yurt dışı seyahatler şart!
Sonra, rakı içmek ve ara sıra şarap kültüründen de söz etmek gerekli.
Biraz da aktivist olmak…!
Pahalı lokallere uğramalı. Mesela Nişantaşı'na mutlaka yolunuz düşmeli ara sıra.
Bütün bunlardan amaç, bir an önce kültürlü olmak. Daha doğrusu öyle görünmek…
En kısa sürede, kendisinden "kültürlü" diye söz edilmesi arzusu bu.
Aslında kültürlü değil "entel" olmak istiyorlar. (“entel” kelimesini “entelektüel” ile karıştırmayın)
Bu yollarla "entel" olunur, ama “entelektüel” olmak imkansız.
Bakın başa döneceğim. Kültürlü olmak kolaydır. Yaşayın yeter.
Siz siz olun en iyisi. Boş verin bunları;
Her insan doğuştan kültürlüdür. Yani "yaşamlı" yeter ki hangi şekliyle yaşamış olursa olsun, kendi yaşamını sevsin benimsesin ve bundan onur duysun.
Kadere gönderme yapmaktan kendini alıkoysun. Yaşamış olmayı ve yaşadıklarını sevsin.
Gelelim çareye;
Anlat ya da elinden geliyorsa yaz yaşadıklarını, acılarını tatlılarını, ter döktüğün aç kaldığın günleri, o günlerde kurduğun hayalleri, umutsuzluklarını, sonra ne olduğunu neler yaşadığını, başından neler geçtiğini.
Yazmak işin lüksü, anlatmakta yeter. Biri sever, ikisi dinler, üçüncüsü kendinden bir şeyler bulur, öbürü ağlar, bir tanesi gülmekten çatlar.
Böyle giderse. Birincisi kültürlü oldun. İkincisi ise entelektüel olmak yolundasın…!
Entellektüelik; Airsto'yu, Eflatun'u okumakla, Kant'ı bilmekle başlamaz. Sanatçı isimlerini ezbere bilmek, sinema, tiyatroya, sergiye, bienale gitmekle de olmaz. Ahkam kesmekle hiç olmaz.
Aksi halde yaşamını sevmez hatta ondan utanır, komplekse girersin. Başka kültürdenmiş gibi taklit yaparsın.
Bu ise yaşamadığın hayatı yaşamış gibi gösterme çabasıdır. Kimse inanmaz.
Bu; anneden babadan dedelerden, ninelerden, ülkesinden, soyundan, o güne kadar yaşadıklarından utanmaktır.
Çok yazık, hazır anlatacağın zengin bir yaşamın var, gurur duy, sev ve kullan bunu, sabret…
Halbuki, herkes bilmelidir ki, en kültürlü olanlar basit yaşayanlardır.
Kültürlü olmanın en kolay yolu basit yaşamak ve yaşadıkların sevmektir. En değerli koleksiyon anılardır.
Bu anlamda bence en şanslı insanlar çobanlardır.
Yaşama basit başlar, yaşamayı sever, hayvanı sever, doğayı da.
Çoğu hiç ders almadan bir enstrüman "kaval" virtüözü olur. Yani sanatçıdır çoban.
Şiir söyler, saz çalar, türkü çığırır. Halk ozanları çoğunlukla çobanlık yolundan geçmişlerdir. İşin içine edebiyatta girdi işte!
Çok ünlü değerli ünlü yazarlar var.
Hatta başbakan ve cumhurbaşkanı olanlar bile var. Mesela Çoban Sülü…!
Yaşadıklarınız kültürünüzdür.
Bülent Selen
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Sevgili Bülent Selen.. nasıl güzel, duru ve net bir yazı.. Ama önemli olan insanların bunu okuduklarını kendileriyle yüzleşecek yüzü olması :) elinize yüreğinize sağlık..
Betül Yylmaz 27.09.2013 13:56- Cevap :
- Betül Hanım Teşekkür Ederim. Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. "anlamayan anlamaz, anlayanlar bizimdir" ne dersiniz? Ben böyle düşünerek yazıyorum. Sevgiler selamlar, Bülent Selen 28.09.2013 0:33