Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

05 Ağustos '19

 
Kategori
Kültürler
 

Kültürler Karıştı

YEMEK KÜLTÜRÜMÜZ TEHDİT ALTINDA
Herkes her yerli oldu. Çoğu kimse doğup büyüdüğü topraklarda değil artık. Toprağını bırakıp başka yerlere gidenler, gittiklere yere kendi kültürlerini de götürüyorlar. Toprağın ekilip dikilmesinden bihaber köy kökenli şehirliler var şehirlerimizde. Bilhassa yeni nesil köylüler, giyimde - kuşamda çoktan şehirliyi geçmişler. Çarşıda pazarda dolaşırken kim köylü, kim şehirli bilinmez oldu. Pek çok şehirlerimizin sakinleri çoğunlukla köy kökenli. Bağını bahçesini satmış, yıllar öncesi köyünü terk etmiş, şehirlere yerleşmiş niceleri. Etrafımızdaki konu komşulardan pek çokları doğma büyüme şehirli gibi, ama değiller kökleri köylü... 
 
Şehirli olmaya çalışmış, lakin olamamışlar da var. Özünü yitirmemiş, kendi kültürünü şehre benimsetmiş, köyünde yaşadığı gibi şehirde yaşamaya çalışan köylü şehirliler var. Bu kesimin kendileri olamasa da çocukları şehirlilerle samimice kaynaşmış. Şehrin kültürünü öğrenme gayretindeyken kendi özünü, kültürünü unutur olmuş.
 
Şehrin yerlisi olarak benim şehir yaşantımda çevrem köylü vatandaşlarımızla dolu. Bunun güzel yanı var mıdır, bugün için vardır belki, lakin geleceğimiz için büyük tehlikedir. Yıllar sonrasında ekim, dikim olmayacak, et süt üretilmeyecek demektir. Şehirde yetişen köy kökenli gençler bir daha köyüne gitmeyecek, köy havasını koklamayacak demektir. 
 
Sakıncalı durumlar velhasıl; kökünden kopmak, başka yerli olmak, şehirli olmaya çalışmak çok zordur. Farkında değil gibi herkes, ama  bunun sıkıntılı sonucunu zaman gösterecektir. 
 
Bir de şehre gelip yerleşmiş, ama aklı köyünde kalmış olanlar var çevremde, her selam verdiğinizde yakınmaya duruyorlar.  "Vay benim köyüm şöyle güzel böyle harika, vay şehir şöyle kötü, böyle berbat deyip pişmanlık içersinde ağlamaklı oluyorlar. Öylelerini hangi sözümle teselli edeceğimi şaşırıyorum. İmrensem mi, "geçmişte yaşanmaz" deyip öğüt mü versem, bilemiyorum. Aslında böylelerine şöyle demeli: 
-"Madem o kadar harika köyün var. Git orada otur kardeşim. Zorla mı getirdiler seni şehre? Sebzeler meyveler doğalmış falan. Niye köyünde sebze meyve yetiştirmiyorsun da gelip şehirde asgari ücretle çalışıyorsun? Ondan sonra da hayat pahalılığından şikayet ediyorsun. Para hiçbir şeye yetmiyor diye ağlıyorsun. Köyünde kalsan daha çok kazanırdın, masrafın da az olurdu, kira vermezdin. Bunları sen de biliyorsun. Ama köydeki işler sana zor geldi. Kusura bakma ama biraz da tembelsin. Sıkıntıya gelemiyorsun. Ha gezmeyi tozmayı da seviyorsun..." Diyemiyorsunuz işte, "Şehir senin malın mı?" deyip çıkıyorlar. Haklılar. Her yer Allah'ın toprağı, nerde isterlerse yaşasınlar. Benim derdim, kültürlerin karışması, varların yok olmaya başlaması...
 
Konuyla bağlantılı bir başka sorun, son yıllarda başka il ve bölge yemek kültürünün tehdidi altında bulunuyoruz. Büyük şehirlerimiz dünya mutfağı adı altında ecnebilerin ağız tadı yemeklerini bize lezzet diye sunarlarken, kendi nefis tatlarımızı unutturma gayretindeler. Ülkemizde ne kadar çok yabancı şef bulunuyor biliyor musunuz? Sadece otel mutfaklarında değiller, alenen restoran açarak içimize girmişler. Kendi sofralarını, yemek kültürlerini bize benimsetiyorlar. Başka ülkelerden gelenlerle mi dolu buraları? Hayır, daha çok bizim insanlarımız masalarını dolduruyor, sunulan yeniliğe sayıyor paraları... Turistlere kendi kültürümüzü ve yenmek lezzetlerimizi tanıtmamız gerekirken, bizim onların yemeklerini benimsiyor olmamız çok üzücü bana göre..Bugün belki durumun vahameti görülmüyor, ama geleceğimiz yabancı mutfağın istilası altında, önlem alınması gerektiğini düşünüyorum.
 
Bu durum yerelde de böyle. Misal bizim ilin kendine özgü yemnekleri yapılmaz oldu. Çalışanların çoğunluğu öğle yemeklerini dışarıda yiyorlar. Evlerinde gördükleri yemeklerden farklı olanlarına kucak dolusu paralar ödüyorlar. Halkın tercihiyle gün geçtikçe çoğalan, gül şehrime dışarıdan gelen mutfaklar ve yemekler genellikle şunlar: Karadeniz mutfağı ve yemekleri, Adana mutfağı ve yemekleri, Harput (Elazığ) mutfağı ve yemekleri, Gaziantep mutfağı, yemekleri ve Urfa, Elazığ, Hatay yemekleri ve daha pek çok uzak ilin, bize uzak tatları benim şehrimde tanındı.
 
Benim şehrimin kendine özgü yemekleri de şehrin yerli halkı gibi, şehri terk etmek üzere. Böylece gül şehrimin yemek kültürü başka illerin yemek kültürünün tehdidi altında, hatta yok edilmek üzere. Geçmişe gömülmeye çalışılan ne enfes lezzette yemekleri vardı. (Yeri geldikçe anlatırım, hatta tariflerini veririm.)Etli sebze yemekleri, zerdesi, peltesi, böreği, çöreği neleri yok ki? Gün geçtikçe yok edilmeye çalışılan sadece kebap üzerine yoğunlaştırılan yemek kültürümüz bugün bitap halde. Bu nokta da bir an için düşünmemiz gerekiyor. Şehrime gelenler geldikleri yörenin yemek kültürlerini de beraberinde getiriyorlar. Ama bizim ilden başka illere gidip yerleşenler, gittikleri yöreye bizim yemek kültürümüzü taşımıyorlar. 
 
Hasılı kendi yöremden örneklemeyle; geride bırakılmış ve Ispartalılarca da sahip olunamayan Isparta’ya özgü yemekler, damak tadımızdan hızla uzaklaşmak üzereler. Ispartalılar bugün yemek kültürlerini kaybediyorlarsa, yarın nice ananelerini de unutacaktır. Isparta doğal Isparta olmaktan çıkacaktır. 
 
Bu karalığı henüz fark edilmeyen bulutların Isparta'nın üzerine yayılmadan önce tedbirin alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çeşitliliğe karşı değiliz. Kültür zenginliğimize katkıları olsun, düşüncesiyle başka yörelerin yemeklerine de açığız. Ama onları benimseyip Isparta yemeklerini unutursak, Ispartalılığımızı da unutur oluruz. Demedi demeyin...
 
Bir Fıkra ile Gönlünüzü Eğleyin
Temel ile Dursun banka soymuşlar. Çaldıkları paraları gece oturup saymaya başlamışlar, bir süre sonra uykuları gelmiş.
Dursun Temel'e dönmüş:
-Ula Temel, demiş, poş ver, artuk saymayalum, nasul olsa yarun gazetelerden kaç lira çaldiğimizu öğreniruk."
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..