Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Kültürümüz dibe vurdu

Kültürümüz dibe vurdu
 

Türkiye 1923 yılından 2007 yılına kadar bir askeri devrim, iki de askeri darbe yaşadı. Bunların yanında bir-iki de post-modern darbe denilen girişimde bulunuldu.

27 Mayıs 1960 Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği için büyük bir şanstı. Tarihte "olmasaydı nasıl olurdu?" diye soru sorulmaz. Ancak, eğer 27 Mayıs Devrimi olmasaydı Türkiye bugün geldiği noktaya çok daha önceden gelirdi. Yani, din tüccarları elli yıl önceden Cumhuriyeti ele geçirmiş olacaklardı. Bu ve burada açıklamaları yapılamayacak nedenlerden dolayı 27 Mayıs başarılı ve Atatürkçü bir devrimdir.

12 Mart ve 12 Eylül ise Atatürkçü ve ilerici bir darbe değildir. 12 Mart bütün ilerici, solcu ve Atatürkçülere karşı yapılmış faşizan bir darbedir. 12 Eylül de 12 Mart gibi faşizan bir darbe olmakla birlikte, sonuçları itibariyle 12 Mart'tan başkadır. 12 Eylül'ün sonucunda bütün gençler politikadan uzaklaştırılırken bu gençler din tüccarlarının ellerine teslim edilmiştir. Yani, 12 Eylül'den sonra İslâm tarikâtlerinin çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nde cirit atmasına olanak sağlanmıştır. Oysa, 12 Mart, dini propagandayı kendisine şiar edinen Millî Nizam Partisi'ni "şeriatçı" diye kapatmıştı. Aynı partinin ardılları ise Yargıtay Başsavcılığı'nca MNP ile aynı gerekçe ile kapatılmıştı.

12 Eylül 1980 darbesi Mustafa Kemal'in en büyük ideali olan "eğitimli, kültürlü" insanları ortadan kaldırdı. Gençlik, bilimden, eğitimden ve siyasetten uzaklaştırılıp "hoca efendi" lerin dersanelerinde eğitime itildi. Bu hocaların sayesinde yepyeni ve fakat gerici bir gençlik türedi. Bu gençlerin kafaları tamamen hurafelerle dolu yetiştirildi. Gencecik kızlar tesettür adı altında dünyada eşi benzeri görünmeyen kıyafetlere sokuldu. Erkekler şalvar pantolonlarla beş vakit namazların peşinden koşmaya itildi.

21. yüzyıla geldiğimizde çağdaş Türkiye Cumhuriyeti kültürsüz ve eğitimsiz insanlar kaynağı oldu. Bugün giyimimizle çağdaş ülkelerden uzaklaştık. İnsanlarımızda kültür ve eğitim denen hiç bir şey kalmadı. Yolda yürürken yere tükürenler, orasını burasını avuçlayarak kaşıyan şişman erkekler, kıyı boyunca her yanı ızgara balık kokan ve bu balıkları yiyen insanlarla dolu dünyanın en eski ve uygar kenti İstanbul! İki insanın kültür değeri olan iki söz edemediği topluluk. İki insanın bir araya geldiğinde küfürsüz konuşamaması. Spor karşılaşmalarındaki vahşet. Siyasetçimizin en ciddi TV programında küfürlü konuşması. Yapılan bütün sınavlarda orta, lise ve üniversiteyi bitiren insanlarımızın aldığı notları gazetelerde büyük bir utançla okumamız. Unesco'nun düzenlediği ortamda ve Mevlâna'nın tanıtıldığı sempozyumda ayakkabılarını çıkarmış ve beyaz çoraplarıyla koltuğun üzerinde bağdaş kurup oturmuş "kültür temsilcimiz"...

Bütün bunlar yoz, eğitimsiz ve kültürsüz bir toplumu oluşturduğumuzu ortaya koyuyor. Bu toplumun bireyleri kendisi gibi insanları seçmekte kuşku duymuyor. Üstelik kendisi gibi insanları zirvede görmek onları mutlu ediyor.

Bir zamanlar bunu spor ve sanat dünyasında uygulamışlardı. Bir bakıyordunuz eğitimsiz, kültürsüz bir insan sanatın ya da sporun zirvesine çıkmış, ünlenmiş ve zengin olmuş. Bunu gören gençlik okumadan da bir yerlere gelindiği duygusuna kapılıyordu. Şimdi sıra siyasette. Artık, gençlik siyaset yapmak ve hattâ en tepeye çıkmak için çok eğitimliliğin gerekmediğini görmüştür.

Bunu başaran 12 Eylül 1980 askeri darbesidir.

Ekonomi düşer kalkar ama sonunda düzelir. Ya eğitimi ne yapacağız? Kültürü ne yapacağız? Bin yılı aşkın bütün dünyaya Türk kültürünü sunmuş bir topluluğun elinden bu kültür alındı. Şimdi kültürsüzlüğün en âlası yaşanıyor. Bin yılda kurduğumuz, yaydığımız ve yaşattığımız Türk kültürü dibe vurmuş durumda. Şimdi Arap kültürünün temsilciliğini yapıyoruz.

Bir ülkede her şey düzeltilir. Ama, yıkılan kültür bin yılda düzeltilemez.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..