Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '17

 
Kategori
Futbol
 

Kültürümüz slogancılık

Fikret Orman, Robin Van Persi’nin Vodafone Arena’daki dil çıkarma hareketi için “bizde olsa yapamazdı, bu bizim kültürümüzde yok” demişti.

Kaderin cilvesi bu ya, yine aynı takımlar arasında ve aynı statta oynanan maçta Talişka, Van Persi’den daha kötüsünü yaptı. Bunun üzerine Orman’ın, Talişka’nın biletini kesmesini beklerken futbolcunun savunmasını bizzat yapacağını öğrendik.  

Bu ne yaman çelişki?

Sakın yanlış anlaşılmasın; itirazım Beşiktaş veya Fikret Orman’a değil. Hangi başkan veya camia kendisini diğerlerinden üstün, özellikle de ahlâken üstün görürse bu eleştirilere muhatap olur. Çünkü bu yanlış ve er ya da geç yaşananlar bu yanlışı gösterir. Bu hiç değişmez.

Sanki kulüpler futbolcu transfer etmeden önce onları ahlâk testine tabi tutuyor gibi anlatılıyor. Bunu kim yapıyor Allah aşkına? Melo’nun baş tacı, Caner in prens ilan edildiği, Emre’nin el üstünde tutulduğu ortamda hangi seçmeden bahsedilebilir? Hangi taraftar grubu psikososyal rehabilitasyona tabi? Küfür etmeyen tribün, hiç çirkefleşmeyen futbolcu, veryansın etmeyen yönetici hangi kulüpte var?  

Taraftarlık gözlüğü, etrafı farklı gösterdiği için yukarıdaki soruların yanıtı “bizde” olabilir ama emin olun herkes bu sorulara “bizde” dediği için bu yanıt gerçeklerden çok uzak. Eğer bu sorulara “sizde” denilebiliyorsa ancak o zaman o yanıt doğru olur.  

Biz kulüp başkanlarının sivri dillilerinden, yalan da olsa camiayı pohpohlayanlarından hoşlanıyoruz maalesef. Aksi ise resmen sevilmiyor. Özhan Canaydın’ın Fenerbahçe başkanın elini sıktığı için başına gelenler, efsane başkan Seba için “Ahmet dursun Seba gitsin” besteleri, Aziz Yıldırım’a öykünmeler hep bundan. Yeri gelince “sportmenlik, ahlâk, adalet” vurguları, icraatta ise “tabi ki kulübün menfaatlerini koruyacağız” bahaneleri, haksızlık lehe olunca hiç ses çıkarmamalar.

“Tamam, yanlış yaptık ama onlara ceza verilmediyse bize de ceza verilmesin” veya “hep mi biz alttan alacağız?” dediğiniz anda üstünlükten bahsedemezsiniz. Çünkü bunu yaptığınızda o şikâyet ettiklerinizden bir farkınız kalmaz; kendinizle çelişirsiniz. Başkasına hiç laf atmadan veya kendimizi övmeden neden duramıyoruz? Neden başarıya giden yolu rakiplerden daha iyi olmak değil de onların bizden daha kötü olmaları olarak görüyoruz?

Eğer illa bir kültürden bahsedeceksek bizim kulüplerin (ama istisnasız hepsinin) kültürü: slogancılık. Sürekli sözlerle pembe tablolar çizip davranışlarda bunları yerle bir etmek. Haksızlık bize yapıldığında mangalda kül bırakmamak, başkasına yapıldığında eller cepte bir türkü tutturmak. Ara ara kabaran vicdanımızı da “hep haksızlık bize mi olacak, biraz da onlara olsun” bahaneleriyle susturmak. Vicdanın sesi size bir haksızlık yapıldığında değil, başkasına bir haksızlık yapıldığını gördüğünüzde yükselir; diğer zamanlarda sesini yükselten olsa olsa hırstır.

can.nizamoglu@gmail.com  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..