Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '13

 
Kategori
Deneme
 

Kum değil çakıldı hayat dolmadı

Kum değil çakıldı hayat dolmadı
 

Dünya Kavanozunu Dolduramadım Amma Mezarımı Enine Boyuna Doldurdum.


Ben 1 yaşındayken hayat kavanozuma annem ve babamı koydum, dolmadı, boşluk kaldı; kum değil, çakıldı hayat, dolmadı.

5 yaşındayken hayat kavanozuma kardeşlerimi ve tüm akrabalarımı koydum, yine boşluk kaldı; çakıldı hayat, dolmadı.

10 yaşındayken hayat kavanozuma çocukluk arkadaşlarımı ve tüm oyuncaklarımı koydum; yinede boşluk kaldı; çakıldı hayat, dolmadı.

15 yaşındayken hayat kavanozuma hayallerimi koydum, bölük pörçük; yine dolmadı, çakıldı hayat, dolmadı.

20 yaşına kadar elleri de koydum, hatta yerli yersiz insanları, zamansız mevsimleri ve sahip olduğum en değerli varlıklarım olan çocuklarımı koydum; yinede boşluk kaldı, çakıldı hayat, dolmadı.

25 yaşında çocuklarıma dair kurduğum hayallerimi, onların temeline dizdiğim doğruca çakıl taşlarını koydum, başka hiç kimseyi koymadım; inanına boşluk bıraktım; olsun varsındı bu boşluklar sadece çocuklarım için gerekti.

30 yaşında hayat kavanozuma dizlerime giren romatizmalarımı koydum, ara sırada olsa kalp çarpıntılarımı, yerli yersiz halsizliklerimi, sabırsızlıklarımı, tahammülsüzlüklerimi, hoşgörüsüzlüğümü ve aslında gizli gizlide olsa ağlamalarımı koydum;  yinede boşluk kaldı, çakıldı hayat, dolmadı. 

35 yaşına kadar hayat kavanozuma ilahi aşkı koydum katre katre. Beşer yaş sonrası değişimler yerini teklere bıraktı, daha çok manevi duygularla örtündüm. Daha çok nefsle yüz yüze geldim, terbiyeyi muameleyi koydum. Hak havanında dövülmeyi, hakikatin leğeninde yoğrulmayı koydum yine boşluk kaldı; kum değil, çakıldı hayat dolmadı.

40 yaşında kalburdan geçirdim hayat kavanozumu, giden gitti; sahte cananlardı gidenler. Canlar kaldı; kalanlar canlarımdı.

45 yaşında hayat kavanozuma menepoz krizlerimi koydum, yerli yersiz iç çığlıklarımı. Yinede boşluk kaldı; çakıldı hayat dolmadı.

50 yaşında dizlerimdeki romatizmalar tüm bedenimde yer etti gidecek gibide değil hani, üvey kardeş gibi kemirgen vede sinsi yinede boşluk kaldı ısrar ve inatla boşluk doldurmak için çıktığım bir yolculuktu ömür yolculuğum; dedim ya kum değil, çakıldı hayat dolmadı.

55 yaşında döngülerimi koydum hayat kavanozuma, en çokta tekrar gençlikte tanıştığım duygularımı koydum, kum değil çakıldı hayat dolmadı.

60 yaşında bana gelen bir zarfı açtığımda, uzun zamandır hiç hissetmediğim küçük bir heyecan kıpırtısını alıp koydum adı emeklilikti. Hem yaş çıtası yükseldiği gibi şimdi yavaşça alçalmaya başladı yine elliye indim, yine boşluk kaldı bir türlü dolmak bilmeyen bir boşluk.

65 yaşında emeklilik zarfını açtım amma o küçükte olsa heyecan kıpırtım çoktan uçuverdi. Yinede boşluk kaldı, çakıldı hayat, dolmadı.

70 yaşında bir başıma kaldım kavanozumla; yine boşluk kaldı, çakıldı hayat, dolmadı

75 yaşında ne gelenim var ne gidenim.

80 yaşında eski albümlerim iyice sarardı, 80 yıldır üstünde yemek yediğim sofra bezim, aynadaki ben; yine boşluk kaldı, kum değil çakıldı hayat dolmadı.

85 yaşında parfüm değil sanki sidik koktum (Allah korusun) ne güzel kokuyorsun diyen evlatlar ne kötü kokuyorsun dediler.

Güzel kokarken koku sürmüyordum; emek kokuyor süt kokuyordum güzeldi. Çamaşır yıkarken parfüm değil deterjan kokuyor, ter kokuyordum, güzeldi.

Yemek yaparken parfüm değil yemek kokuyor, yağ kokuyordum güzeldi.

Bulaşık yıkarken su değil yağ kokuyordum, güzeldi; güzel olan yaptıklarımmış, yıpranışlarımmış.

Oysa bugün güzel olmayan yapamadığım ve bana yapılmayandır; hayat kavanozum bihayli boş kalmış, kum değil çakılmış yaptıklarım, dolmamış. 

90 yaşında iyice ruhum bedenime dar geldi;  yine boşluk kaldı, çakıldı hayat, dolmadı.

95 yaşında on yaş çocukluğa indim ama eski çocuk arkadaşlarım yok.

100 yaşında 1 yaşına indim, ben yine bebek, yine tek sıfırsız tek rakam. Meğer dolduramadım kavanoz dipli dünyaymış. Kavanozumun içini dünyaya boşaltıverip geçtim Hak evine.

Hak evinde ebedi ve engelsiz evim çakıl değil kumdu, doldu mezarıma.  Bir kavanozu dolduramadım amma mezarımı enine boyuna doldurdum. DİLEK EJDER

 

 

 
Toplam blog
: 52
: 596
Kayıt tarihi
: 22.04.08
 
 

Araştırmacı yazar, şair, aforizmacı, ressam, besteci... Kardelenler diyarı Sarıkamış’ta doğdu..