Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '08

 
Kategori
Blog
 

Kum zambakları diyarı Şile...

Kum zambakları diyarı Şile...
 

Her on yılda bir mutlak yolum düşer kum zambaklarının diyarı Şile ‘ye…

Uçsuz bucaksız kumsalları, rengarenk neşeli balıkçı tekneleri, benzersiz ağlayan kayaları, dünyanın ikinci büyük feneri ile 60, 70 metre yüksekliğinde kayalıklar üzerine kurulu bu otantik Karadeniz kasabası beni bir şekilde mutlaka çağırır zamanı geldiğinde..

Yine gelmiş olmalıydı ki zaman , Leyla çağırdı bu kez.

Hem de meteorolojinin kara kış tahmin raporlarına rağmen , güneşli bir bozkır ayazında düştüm yollara.

Elimde bir türlü seçim yapamayıp bırakmaya kıyamadığım bir sürü elbiselerimin olduğu kocaman bir bavulla hemde!

Eee…süslü bir ağustos böceği olmak kolay değildi elbet . Ama kendimi süslü sanmam yolundaki kanaatım ve imajım, Şileye varıp ta kokoş(!) Semamı gördüğümde yerle bir olacaktı !

Ancak, Şişliden, Karaköye oradan da Zeytinburnuna Beenmaya Özlem ve Yağmur Zamanı ile bir baştan bir başa İstanbulu elimdeki kocaman bavulla katederken , bu acı gerçeği bilmiyordum henüz. O andaki tek amacımız, bloğun centilmen(!) ve yakışıklı maskotu Mehmet Eren’in talimatları üzerine ona ulaşabilmekti sadece .

Tam Mehmet Erene ulaşıp, rahat rahat aylardır yıkanmayan arabasına kurulmuş Yağmur-Özlem ve ben müthiş üçlüsü olarak söylenmelerimize başlamıştık ki…

Zırrrr...

Celal , bir telefonuyla kendisini Mecidiyeköyden aldırmaz mı şıp diye!

Bizim Mehmet de tabii ki bildiği tek yer olan Ali Sami Yen stadının önünden eli ile koymuş gibi Celali alıp, hem de sağ yamacına kurultup , arkada bizi üçlemez mi !

Birbirinden güzel ve zarif üç kadın ellerinde bavullar, Zeytinburnu yollarında… Ancak kendimizi Yağmur Zamanına İstanbul turu yaptırdığımıza ikna etmiştik oysa .

Cazibe ve imaj anında yine yerlerde tabii sürüm sürüm…

Celalden en yakın zamanda cazibe dersleri alınması şart olmuştu bu durumda haliyle !

Neyse ki Şilede güneş batmadan az evvel , dingin ama cazibeli karşıladı bizi. Yoksa Celalin dayanılmaz cazibesinden çekeceğimiz vardı…Tabii o anda bunun geçici bir iyimserlik durumu olduğunu, gece pistte yine dayanılmaz cazibesi ile bütün hanımları dans sırasına koyacağını hatta bize sıra bile gelmeyeceğini de bilmiyorduk.

Yüksek kayaların tepesinde ahşap direkler üzerine kurulu salaş 35 metrekarelik meyhanemiz 35 dost yüreği barındırdı o gece.

Katılan tüm arkadaşlarımız yazmış, söylemiş en güzelini, bana bir şey kalmamış desem de…

Tüm genel, ara ve hatta hücre toplantılarına katılan bir blog yazarı olarak ; çıtanın her keresinde biraz daha yükseldiğini kesinlikle söyleyebilirim.. Her defasında daha dostça, daha içten, daha coşkulu ,daha sıcak .

Kış ayazında buz kesmiş yürekleri ısıtan mangal ateşleri gibi .

Birbirimizi yıllardır tanır gibi. Kardeşimizden, çocuklarımızdan, ailelerimizden, arkadaşlarımızdan daha çok hatta.. Yüreğimizin en gizlilerini, en kuytularını paylaşmışız yazılarımızla. Zamana , mesafeye ihtiyacımız yok bizim. Görür görmez sarmaş dolaş oluyoruz, yıllardır hasret kalmış eski dostlar gibi.

Ve yeni yürekler ekleniyor yüzleri ile birlikte dost haneme.

Alptekin ve Ömer Sabahattinin unutulmaz nostaljik müzikleri ( ortaya binbirçeşit şarkı ismi atıyorum tuzağa düşürmek için ama nafile ! Bilmedikleri şarkı yok valla. Bu ikili olmadan katiyen toplantı yapılmaz bundan böyle) , Sema Çürüğün minicik yüzünde ışıl ışıl bakan kocaman gözleri, Serap İnce mahzun ve zarif güzelliği, Bülent Göncü ve Yeşim Koç’un müthiş görsel dans ziyafetleri, zarif ve dost insan Meral Yağcıoğlu’nun sıcak elleri , babası Ömer Beyin Ümit Yaşardan derin ve etkileyici şiir yorumu , Zeynep Gülay’ın bıcır bıcır gür sesi ile etrafa dağıttığı pozitif enerji , Müyesser Saka’nın bilge , sıcak, dost tavırları, hakikaten gülün içinden çıkıp gelmiş Gülün içten güzelliği ve gülüşü, Ruksan İldan sağlam duruşu ve zerafeti ile eski blog dostlarımın yanında yerlerini alıveriyorlar.

Can arkadaşım Haşimce biricik aşkı Mügesi ile gecenin sürprizini yapıyor . Müge çoktan blog dostlarımızın arasına katıldı ama gerçekten üye yapmalı onu da. Bu kız da çok iş var çoook !

Latif ve sevgili eşini , Eymirden sonra yeniden görmek ve üstelik aynı masada olmak, şarkıları paylaşmak birlikte harika !

Bu Benmaya da Bloğun muhtarı valla. Çat o masada , çat bu masada. Mübarek Şile toplantısından sorumlu devlet bakanı ! Herkesin gönlünü fethedip temelli yerleşiyor . Ve Yıldız, Sevim, Nilgün, Yeşim...tüm arkadaşlarımız onu arıyor, haberler ondan geliyor, onunla gidiyor. Demem odur ki, Bloğa temsilci aramaya lüzum yoktur ! Arife de tarif yoktur !

Ezgi Umut, her zamanki gibi toplantıya üç saat geç gelip , en kısa zamanda arayı kapatıp, şarkıları, dansları , saçlarında Pirmete ve Sabişin çiçekleri ile eğlencede beni bile sollayıp tavan yapıyor !

Leyla Önderin Trakya şivelerini , edalı gülüşünü, oyunlarını hayranlıkla izliyorum. Sema Şener şıklığı, güzelliği, kokoşluğu ,müthiş dansları, samimiyeti, şarkıları , kahkahaları, hemen ardından gelen hüznü ile sanki aynı ben (!)O gece kavuğumu ona devrediyorum törenle .

35 metrekarelik salaş meyhanede 35 dost yürek hiç susmuyor o gece. Elele, gönülgönüle, omuzomuza. Kah ter ter tepiniyor halay olup, kah avaz avaz şarkı.

Nesli tükenmeye yüz tutmuş kum zambakları gibi…

Ve...

Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu ne ana ne gardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince, her derde, kedere
Ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele

Olmasın hiç o ta içten gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip, ayrılsak bile seninle arkadaş

Evet arkadaş;
kim olduğumu, ne olduğumu
Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana
Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın
Bana yürümeyi öğrettin yeniden
El ele ve daima ileriye

Bir gün.

Bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile
Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız
Ve aynı yolda yürüdükçe
Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir
Ayrılsak bile kopamayız

Seninle ARKADAŞ…



Blog not:
Bu blog beş gün beş gece süren müthiş İstanbul seyahatim ve gezginci nedenlerimden dolayı dört gün gecikme ile yayına verilmiştir. En hızlı blog toplantıları yazan yazar olarak, arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğrattığım için üzgün , çılgınlar gibi gezdiğim için de çok mutluyum...

Bilginize...

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..