Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '16

 
Kategori
İnançlar
 

Küntü Kenz esrarı tevhidii bilmek?

Küntü Kenz esrarı tevhidii bilmek?
 

Küntü Kenz


Hadis-i şerifte : "KÜNTÜ KENZEN MAHFİYYEN FEHALAKTÜ'L HALKA LİYA'RİFÛNÎ."

ANLAMI: "Ben bir gizli hazine idim, görülmek, bilinmek istedim, bu yüzden âlemi yarattım."

Allah, Küntü kenzen mahfiyyen hadis-i kudsi’sinde, “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeyi murat ettim. Muhabbetimden halkı yarattım,” buyuruyor. Böylece, zatının bilinmesine, bizi vasıta kıldı. Bizi bilinmekliğinin şerefi ile şereflendirdiği için ve zatına benzer hiçbir varlık yaratmadığı için, insanları da varlıklara benzetmeyerek, onlara bir şeref daha verdi.

“ Ben İlm-i zatiyyede malumatla mütecellî idim, istedim ki bilineyim, halkı halk ettim. Halk mahzâ (ancak, yalnız) Hakkı bilmek ve vech-i ahadiyeti seyretmek için bu âleme geldi” buyurulmuştur. İşte sen bu hadisin sırrını anladın ise, sakın onu nâdana, ona lâyık olmayana ifşâ etme, yani tevhidi kıymetini bilmeyene verme.

Menakıp’da Ishak bn. İsmail Nişaburi’den, Cafer-i Sadık’dan babasından, dedesi Ali bin Hüseyin’den

Amcam Hasan dedi ki: Dedem Resullullah’dan duydum: ‘ Ben Allahu Subhanebu ve tealanın nurundan halkoldum, Ehl-i Beytim de benim nurumdan halkoldu, Ehl-i Beytimi sevenler de onların nurundan halkoldu. Diğer nas nardadır.’

İbnil Muğazili El- Vasıti El- Şafii namı ile maruf Ebul Hasen bin Muhammed ‘Menakıb’ adlı kitabında Selman Farisi’den :

Habibim Muhammet şöyle söylediğini duydum: ‘Ben ve Ali Allah’ın leleri arasında tek bir nur’idik . Cenabı Hakk Ademi halketmeden öndörtbin sene önce, o nuru teşbih ve takdis ediyordu. Ademi halkedince o nuru onun sulbüne vazetdi. O zamanda beri ben ve Ali ayni şey olarak kaldık, ta ki Abdülmuttalib’in sulbünden ayrıldık. Ben nübüvvet, Ali’de imamet..’(velayet)

 

Çatılmadan yerin göğün binası

Muallâkta iki nura düş oldum

Birisi Muhammed birisi Ali

Lahmike lahmi de bire düş oldum

 

Ezdi aşkın şerbetini hoş etti

Birisi doldurdu biri nuş etti

İkisi bir derya olup cuş etti

Lâl ü mercan inci dür’e düş oldum

 

Ol derya yüzünde gezdim bir zaman

Yoruldu kanadım dedim el’aman

Erişti carıma bir ulu sultan

Şehinşah bakışlı ere düş oldum

 

Açtı nikabını ol ulu sultan

Yüzünde yeşil ben göründü nişan

Kaf u nun suresin okudum o an

Arş-Kürs binasında yâre düş oldum

 

Ben Âdem’den evvel çok geldim gittim

Yağmur olup yağdım ot olup bittim

Bülbül olup Firdevs bağında öttüm

Bir zaman gül için hara düş oldum

 

Âdem ile balçık olup ezildim

Bir noktada dört hurufa yazıldım

Âdem’e can olup Sit’e süzüldüm

Muhabbet şehrinde kâra düş oldum

 

Mecnun olup Leyla için dolandım

Buldum mahbubumu inandım kandım

Gılmanlar elinden hulle donandım

Dostun visalinde nâra düş oldum

 

On dört yıl dolandım Pervane’likte

Sıtkı ismin buldum divanelikte

Sundular aşk meyin mestanelikte

Kırkların ceminde dara düş oldum

 

SITKI’yam çok şükür didare erdim

Aşkın pazarında hak yola girdim

Gerçek âşıklara çok meta verdim

Şimdi Hacı Bektaş Pir’e düş oldum

Sıdkı Baba

Hamevi ‘Feraidussimtaym’ adlı kitabında, Ziyad Bin El Münzir’den, Ebu Cafer, El-Bakır’dan, dedesi Hz. Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib’den:

Peygamber Efendimiz buyurdular ki: ‘Ya Ali! Ben ev sen Adem halkolunmadan on dört bin sebe önce Allah’ın elleri arasında nuridik. Ademi halkedince o nuru Adem’in sulbüne koydu. Cenab-ı Hakk o nuru, tertemiz sulblerden tertemiz rahimlere nakl ede ede ta ki Abdülmuttalib’in sulbünden karar kıldırtdı. Sonra iki kısma ayırdı, bir kısmını da Amcam Ebu Talib’in sulbünden çıkartdı. Böylece Ali bendendir, ben de Ali’denim, onun eti etimdir, kanı kanımdır

 

 
Toplam blog
: 447
: 1524
Kayıt tarihi
: 20.09.13
 
 

06 Mayıs 1974 Çorum Sungurlu'da doğdu. Yaşamının büyükçe bir bölümünü Mamak'ın gecekondu mahalleler..