Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kur'an'a göre Dünya'nın sonu (Kıyamet)

Kur'an'a göre Dünya'nın sonu (Kıyamet)
 

Eriyen buzullar


Hem yeni gezegenlerin doğuşunu, hem de yok olmasını sağlayan, bizim sistemimiz için de sonu başlatacak olan ise bir sestir. Ama bu, İsrafil adlı meleğin sur’u çalması olarak sembolize edilen ses, bilinen boru veya davul sesi değil, çok yüksek bir titreşim-enerji, dalga vb-dir. Ayrıca bu insan kulağının duyacağı türden bir ses değildir. Çünkü Kur’an’da daha önce yok olan uygarlıklar anlatılırken, bazen deprem yerine bu korkunç titreşimli ses tanımı geçmektedir. [1] Sözü edilen titreşimin, deprem yaratacak, belli bir bölgeyi yok edebilecek ölçekte olabileceği gibi, tüm gezegeni yok edebilecek ölçek ve şiddette de olabileceği anlaşılmaktadır.

“Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.” (Yasin, 41/36, 28-29) “Bunların beklediği de sadece, en küçük gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir.”(Sad, 38/38, 15)

İnsanların kendilerini tehlikelerden koruyabileceğine inandıkları yüksek teknoloji, güvende olduklarını hissetmelerini sağlayan dünya çapındaki bilgi alış verişi ve ortak çalışmaları onları korumakta yetersiz kalacaktır. Kur’an’da, teknoloji ağlarının ve üstün özellikli yapı malzemelerinin karşı örneği örümcek ağıdır. Bilim adamlarının bu örnekle neyin anlatıldığını açıklayabileceklerine de dikkat çekilmiştir: Günümüz dünyasında NASA tarafından ve Avrupa’da bazı laboratuarlarda örümcek ağı üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Örümcek ağının inceliğine oranla çelikten sağlam olması, hafifliği, olağanüstü esneyebilme özelliği ile kurşungeçirmez yeleklerden, roket ve uçak yapımına kadar kullanma amacıyla çok miktarda üretilebilmesi için yapılan çalışmalar devam etmektedir. Ama örümcek ağı en küçük titreşimi yansıtabilecek hassaslığı, esnekliği, dayanıklılığı vs. ile ne kadar çok özellik taşırsa taşısın, çok kolay bozulabilecek, sökülüp atılabilecek bir yapıya sahiptir.

Günümüzde bir bilgi ve iletişim, internet, world wide web, güvenlik ağları çağını yaşıyoruz. Geçmişe oranla gelişmiş olmasına rağmen, insanın yer yuvarlağı üzerindeki varlığı ve tüm yapıları, Dünyanın tüm hacmine oranla örümcek ağı kadar incedir. Sonuçta, teknolojiye güvenmek, örümcek ağının altına sığınıp, ağın kendini koruyacağına inanmak kadar yanıltıcıdır.

“Allah’ın berisinden başka dostlar edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını/nasıl bir şey için çağrı yaptıklarını bilir. O’dur Aziz, O’dur Hakim. Bunlar bizim, insanlar için yapmakta olduğumuz öyle benzetmelerdir ki, ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.” (Ankebut, 85/29, 41-43)

“Yoksa. “Biz yardımlaşan/yenilmez bir topluluğuz.” mu diyorlar? O topluluk, bozguna uğratılacak ve arkalarına dönüp kaçacaklar.”(Kamer, 37/54, 43-45)

“Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz. Madem ceza görmeyecek kişilersiniz, eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize.”(Vakıa, 46/56, 85-87)

Bu sesin, enerji dalgasının(?) çarpmasıyla (Kaaria) atmosfer parçalanacak, atmosfer yok olduğu için her şey yanmaya başlayacak ve ortalığı duman kaplayacak, ışık ve yıldızlar görünmez olacaktır. Lavlar yüzeye taşıp, çok büyük depremlerle kara parçaları bir araya gelerek Dünya o kadar büzülüp küçülecek ki, dağlar bile tamamen gözden kaybolacaktır.[2] Güneş sistemindeki tüm yörüngeler sapacak, gezegenler ve Ay Güneş’e doğru çekilecek, Güneş de büzülüp küçülecek ve Güneş sistemi yok olacaktır.[3]

“Ve şu da bir gerçek ki biz, yeryüzündeki her şeyi bitki bitirmeyen/kıtlık ve ölüme yol açan kupkuru bir toprak haline elbette getireceğiz.”(Kehf, 69/18, 8)

“O Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan; nedir Kaaria? Kaaria’nin ne olduğunu sana bildiren nedir? O gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar(Kaaria 30/101, 1-4)

“Güneş büzülüp dürüldüğünde, yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, denizler kaynatıldığında, göğün örtüsü soyulup indirildiğinde” (Tekvir, 7/81, 1-3, 6, 11)

“Gök yarılmıştır o gün, lime lime sarkmıştır” (Hakka, 78/69, 16)

“Eğer inkâr ve nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunacaksınız? “(Müzzemmil, 3/73, 17)

“Ay tutulduğunda ve Güneş’le Ay bir araya getirildiğinde” (Kıyamet, 31/75, 8-9)

“Gök yarılıp parçalandığı, Ve yer uzatıldığı Ve içindekini atıp boşaldığı“ (Inşikak83/84, 1, 3-4)

“Sana dağlardan soruyorlar. De ki: Rabbim onları un-ufak edecektir. Yerlerini bomboş, dümdüz bırakacaktır. Yerlerine bir eğrilik de bir yumruluk da görmeyeceksin.” (Taha, 45/20, 106-107)

“Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp, köpürtülmüş denize” (Tur, 76/52, 6)

“Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle. İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu.”(Dühan, 64/44, 10-11)

Bizim güneş sistemimiz yok olduktan sonra ise-kâğıt üzerinde yapılmış bir projeyi dürüp bir tarafa kaldırıp, başka bir sayfaya yeni bir projeyi çizmek kadar kolay bir biçimde- bizim güneş sistemimizden arta kalan madde yeni oluşumun ana malzemesini oluşturacak, bir başka yaratılışla başka gezegenler bunların yerini alacaklar.

“Gün olur göğü yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.”(Enbiya, 73/21, 104-105)

Ancak kıyamet saati hakkında bilgi sahibi olmak olanaksızdır. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir tarih belirlemek ve tahmin yapmak imkânsızdır.

“Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.” (Şura, 62/42, 18)

[1] 2004 yılında, Noel zamanı, Hz. İsa’nın doğum günü kutlanırken meydana gelen büyük tsunaminin ve depremin ertesi günü SGR 1806-20 kodlu yıldızdan gelerek dünyaya ulaşan büyük bir enerji dalgası (Giant flare) tespit edilmiştir. 10 saniye sürmesi durumunda tüm ozon tabakasını ve atmosferi yok edebileceği söylenen enerji dalgası Kur’an’da sözü geçen titreşimin bir örneği midir?! SGR 1806-20 kodlu yıldızın kodundaki 20 örnek alınarak Kur’an’da yaklaşık 20 kez geçen kelimeler tarandığında, ilginç bir şekilde İsa, Meryem, yıl, saat, karanlık, akşam, batıl, gerçek kelimeleri bir araya gelir. Hz. İsa’nın doğumu, bize artık günün dörtte üçünün bitip arkasından gecenin geleceği ve günün biteceği bilinen akşam saatleri gibi sona yaklaştığımızın bir ifadesi midir?

Hz. İsa’nın kıyametten önce tekrar dünyaya geleceğine ilişkin yorum yapılan aşağıdaki ayettir.

“Hiç kuşkusuz, o, kıyamet saati için bir bilgidir/bir alamettir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.”(Zühruf, 63/43, 61)

Ayrıca Kur’an’da geçen dabbe (dabbe tül arz) tsunami midir? Geleneksel beklenti dabbenin yerden çıkan, çok büyük ve kimsenin önünden kaçıp kurtulamayacağı bir canavar olduğu şeklindedir. Ancak tsunami, dev dalgalar, insanın, Allah’ın yarattıklarına şükrederek onları korumak yerine, kazanç hırsıyla sebep olduğu yok oluşların, iklim değişiklerinin yol açacağı felaketlerin örneklerinden biri olarak ayete daha uygun ve daha gerçekçi bir açıklamadır. Buna göre, enerji dalgası, deprem ve tsunami, hiçbir teknolojinin işe yaramadığı, kıyamet gününün küçük bir örneğidir. İnsanlara sonun yaklaştığını hatırlatacak çok küçük bu örnek, artık kendilerine gelip yanlışlarından vazgeçmeleri için yapılmış bir uyarıdır.

“O söz tepelerine indiğinde, yerden onlar için bir dabbe /debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler”(Neml, 48/27, 82)

[2] Bu konuda astronomlar tarafından yok olan yıldızların büzülmeleriyle ilgili olarak yapılan benzetmelerinde, Güneşin bir futbol topu veya dünyanın bir portakal kadar küçüleceği veya sönmüş güneşlerin artıkları olan nötron yıldızlarının bir çay kaşığını dolduracak kadar toprağının 100 milyonlarca ton ağırlıkta olduğu örnekleri fikir verebilir!

[3] Güneş sistemi „ beyaz cüce” veya kara delik haline gelecek!? Ya da, evren tamamen yok olacaktır: Bilim adamları “Big-bang”in ekosunun hala dinlenebildiğini belirtmektedirler. Açıklamalara göre, Büyük patlamadan 380 bin yıl sonrasına kadar evren bulanıktı. Bu aşamada ışık oluştu ve evren berraklaştı. Hala izlenebilen bu ışık mikrodalgalara dönüştü. Bu mikro dalgalardan oluşan arka fon sesi ise, uydular kanalıyla duyulabiliyor. Eğer titreşimden kast edilen, evrenin var oluşunu başlatan bu ses ise, yok olacak olan evrenin tümü müdür?!

(Konu ile ilgili olarak ayrıca bkz. blog: Allah'ın yarattığını değiştirmek)

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..