Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '11

 
Kategori
İnançlar
 

Kur'an'a göre Ehlikitap

Kur'an'a göre Ehlikitap
 

Kudüs, ortak kutsal şehir


“Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında ürperirler; Allah'ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır.” (Al-i İmran, 199)  

Ehlikitap Hz. Muhammet’ten önceki, kendilerine kitap verilmiş Peygamberlerin bağlıları olanlardır. Kendilerine verilmiş kitabı okuyup anlamaya ehil olanlar veya Allah’a inandıkları için yaptıkları, düşündükleri kaydedilenler olarak da anlaşılabilir.

Günlük kullanımda Yahudiler ve Hıristiyanlar için ehlikitap tanımı kullanılır.

Kur’an’a göre, ehlikitap kendilerine verilenleri değiştirdikleri veya koruyamadıkları için, ayrıca anlaşmazlığa düştükleri konular da olduğu için korunmuş ve detaylandırılmış bir kitap olan Kur’an tüm inananlara gönderilmiştir.

Böylece ellerindeki kitaplardaki eksikleri ve yanlışları düzeltme, fikir ayrılığına düştükleri konularda detaylar bulacakları bir kitap kendilerine verilmiş olmaktadır. Bu şekilde ayrıca, ellerindeki kitaplarda yazılanların doğru olduğunu zannettikleri ve uyguladıkları mazeretleri de ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bunu bildikleri halde Kur’an’ı vahiy olarak kabul etmeyenler çoğunluktadır[1]

Ey Ehlikitap! Resulümüz size geldi. Kitap'tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan-beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir.” (Maide, 15)  

“Ey Ehlikitap! Resullerin arası kesildiği bir sırada resulümüz size geldi; ayan-beyan açıklamalarda bulunuyor. ‘Bize ne müjdeci geldi ne uyarıcı’ demeyesiniz. İşte müjdeci de geldi size, uyarıcı da. Allah her şeye kadirdir.” (Maide, 19)

Başka dinden olana, başka Peygamberin bağlılarına düşmanlıkla iyi dindar olunmaz.

Allah’a inanan her kişinin, Müslümanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin yalnız kendilerine gelen peygambere ve kitaba değil, hiç bir ayırım yapmaksızın, kendilerinden önce ve sonra gelen tüm peygamberlere inanmak ve eşit saygı göstermek zorunda oldukları belirtilir.

“De ki: ‘Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına indirilmiş olana, Musa’ya,  İsa’ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş olana inandık. Onlardan hiç birini ötekinden ayırmayız. Biz O’na teslim olanlarız. Kim İslam’dan/Allah’a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir.”(Ali İmran,84-85)

“Onlar ki Allah’ı ve O’nun resullerini inkar ederler, Allah’la O’nun resullerinin arasını açmak isterler de ‘bir kısmına inanırız, bir kısmını inkar ederiz’ derler; böylece imanla inkar arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kafirlerdir. Ve biz, kafirler için yere batırıcı bir azap hazırladık. Allah’ a ve O’nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayana gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafur’dur, Rahim’dir.”(Nisa,150-152)

Sonra gelen din öncekini yok etmiş değildir. Her dinin mensupları, detaylarda kendi kitaplarına uygun olarak yaşamak ve karar vermekle yükümlüdürler. Allah her bir dini kabul edecek toplum için ayrı bir yol, yöntem belirlemiştir.

Allah’a yaklaşmış olmanın ölçüsü belli bir dine, topluma mensup olmak değil, takva sahibi olmak, yani Allah’ın iradesine ters düşen şeylerden uzaklaşmış bir insan olmaktır.

Yüzlerinizi doğu ve batı  yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.”(Bakara, 177)

“Ehlikitap’la, en güzel yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: ’Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O’na teslim olanlarız:”(Ankebut,46)

Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/ bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/ dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.”(Hac, 67

Ehlikitabın eleştirilen tavırlarından biri, Hz. Muhammet’i Peygamber kabul etmemek için direnmeleri, O’na inananları çeşitli yöntemler kullanarak bu inançlarından vazgeçirmeye çalışmalarıdır.

Müslümanlardan hoşlanmamaları, onlarla alay etmeleri, ama kendilerinin çoğunluğunun da doğru yolu izlemediği ve dinlerini kendi yaşam zevklerine göre değiştirerek yaşamaları eleştirilir.

 “Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmaz. De ki: ‘Allah'ın kılavuzluğu erdirici kılavuzluğun ta kendisidir.’ İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir dostun/destekçin olur ne de bir yardımcın.” (Bakara, 120)

Ancak görevlerini yerine getirmeyen din adamlarının olması, kendi din adamlarına gerçekte olmayan değerler yüklemeleri de eleştirilir.

Buna bağlı olarak da gerçek inançlıların, kendilerini dinden soğutmak veya kendi inancına döndürmek isteğinde olanlara karşı dikkatli olması, onların etkisinde kalarak fikirlerini paylaşmamaları önerilir.

“Yahudiler ve Hıristiyanlar ‘Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz’ dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? (Maide, 18)

Bu faklı din mensuplarının birbiriyle konuşmaması, potansiyel tehlike olarak görmesi anlamına gelmez. Önemli olan kişisel inançtır. Bunun için en yakın gönül ilişkisi olan evlilik yasaklanmamış veya din değiştirme şartına bağlanmamıştır. Daha doğrusu, Allah’a teslim olmuş ve ortak koşmayan kişi zaten Müslümandır. Peygamberler arasında ayrım ise yasaktır.  

“Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (Yahudi, Hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir. (Maide,5)

 

 

 

 



[1] Kur’an: Neden? Kimin için?, 04.07.2009 tarihli yazıda daha fazla detay bulunuyor.

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..