Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '09

 
Kategori
İnançlar
 

Kur'an'a göre ölümden sonraki yaşam

Kur'an'a göre ölümden sonraki yaşam
 

farklı beyin dalgalarının kaydedilmesi


Allah Karib’dir: Allah kullarına boyunlarındaki, beyni besleyen can damarından, şahdamarından daha yakındır. Yani insanların aklından geçenleri ve hafızasında saklı olanları bilen, yakarış ve çağrıları duymada hiç bir aracıya gerek bırakmayandır.

Kur’an’a göre uyku bir tür ölüm, bilinçsizlik durumudur. Günümüzde yapılan çalışmalarda da beynin uyumadığı, ölüme yakın bir durum olarak nitelenen derin uyku sırasında beyinde bir çeşit arşivleme ve ayıklama çalışması yapıldığı, ayıklanan bilgilerin belleğe kaydedildiği ortaya çıkarılmıştır. Uyku sırasında gün içinde bilinçli olarak görülen, dokunulan, işitilen (kulak, göz, deri), duyu ile algılanan, yapılan, düşünülen, konuşulan, hissedilen her şey kayda geçer. Gün içinde edinilen bilgilerden uzun süreli hafızaya kaydedilen bilgiler öğrenilmiş, zamanı geldiğinde kullanılan bilgiler haline gelir.

İnsan ölümü bedeni çalıştıran bir enerjinin kesilmesi, yok olmasıdır. Bu sebeple beyin ölümünden sonra da uygun teçhizatla bedenin yaşamı (koma) sağlanabiliyor. Kur’an’daki açıklamalara göre, beyin ölümü olarak tanımladığımız olayla yok olduğunu zannettiğimiz, beyin vasıtasıyla kaydolmuş olan bilgiler, bilinç, bellek beden ölümü ile yok olmaz.[1] Esas olan insanın aklından geçenler ve yaptıkları, yani hafızasında saklı olanlar olduğu için de insanların yaptığı hiç bir şey Allah’tan saklanamaz ve “gündüz yol alanla, geceye saklanan” birdir.
Sonraki boyutta var olma biçimini belirleyecek olan da bu kayıtlardır. Haklı-haksız, doğru-yanlış, iyi-kötü, pozitif-negatif ayırımında olumlu olanlar ağır bastıkça, insan kendisine huzur verecek yeni yaratılışa daha yaklaşmış olacaktır.

İnsanların bütün yaptıklarının kaydedildiğini açıklayan örneklerden bazıları daha eski toplumlar için daha kolay anlaşılabilir türdendir:

“Nihayet oraya geldiklerinde kulakları, gözleri, derileri yapıp ettikleri hakkında onlar aleyhine tanıklık edecektir. (Fussilet, 20)

“Benlik, bilmiş olacaktır önden gönderdiğini de arkaya bıraktığını da. (…)Siz dini yalanlıyorsunuz. Ve kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular-bekçiler var. Çok değerli yazıcılar, Bilirler ne yapmakta olduğunuzu.”(İnfitar, 82/82, 1-11)

“Siz, işitme gücünüzün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenmiyordunuz.”(Fussilet, 61/41, 22)

Bunu anlatan başka örnekler de vardır:

“Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zerre kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. ”(Enbiya, 73/21, 47)

“Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şahdamarından daha yakınız.”(Kaf, 34/50, 16)

“O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş bir süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi diriltir. Nihayet O’ nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir. Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir’dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. ”(En’am, 55/6, 60-61)

“Sizden sözü saklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da O’nun için birdir.”(Ra’d, 87/13, 10)

“Bu, bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp-ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk/yaptıklarınızı kaydediyorduk.”(Casiye, 65/45, 29)

“Yemin ederim akşamın kızıllığına, Geceye ve derlediğine, Toparlandığı zaman Ay’a, Ki siz boyuttan boyuta/halden hale mutlaka geçeceksiniz.”(İnşıkak, 83/84, 16-20)

“Yemin olsun göğe ve Tarık’a:o, gece gelene/o, tokmak gibi vurana/o, çıkıverip de yürek hoplatana. Nereden bileceksin sen nedir Tarık? Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır o. Hiç bir benlik yoktur ki, üzerinde bir koruyucu/bir gözetleyici bulunmasın”(Tarık, 36/86, 1-4)

“Kim bir güzellikle gelirse ona, getirdiğinin on katı var. Kötülükle gelene ise yaptığı kadarından fazla ceza verilmez. “Onlar, haksızlığa uğratılmayacaklardır.”(En’am, 55/6, 160)

“Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir.”(Nisa, 98/4, 40)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun’ ve her benlik, yarın için önden ne gönderdiğine bir baksın. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 95/59, 18)

Yeryüzünde parmak izi sayısınca faklı beyin ve bellek vardır. Hatta yapışık ikizlerin bile farklı ilgi alanları, buna göre edindikleri farklı bilgiler, başka insanlara ve olaylara ilişkin kendi farklı görüşleri, düşünceleri vardır. Kur'an'da anlatılan, tüm bu bilgilerin, diğer konularda yapılan açıklamalar gibi şu dalga boyu veya bu frekans, WIMP veya kuant; bilgisayarların “0” ve”1”i gibi veya genlerin “CGTA” kodu gibi veya her neyse, ama hepsi için ortak olan, “rakamlandırılmış” olarak nitelenen belli bir sistem dahilinde ve birbirine karışmadan korunuyor olması, yok olmamasıdır. Ayrıca günaha batmışların kitabı da “rakamlanmış” bir kitaptır. Barışseverlerin kitabı da “rakamlanmış” bir kitaptır. Yani pozitif duygu ve davranışlar ile negatif duygu ve davranışların farklı rakamsal değerleri vardır.

“İnsan kendisinin kemiklerini asla bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.“ (Kıyamet, 31/75, 3-4)

“Toprağın onlardan neler eksilttiğini pek iyi bilmişizdir biz. Her şeyi saklayıp koruyan bir kitap var katımızda”(Kaf, 34/50, 4)

“Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve piş bir çukurun, Siccin’in ta içindedir. Siccin’in ne olduğunu sana gösteren nedir? Rakamlandırılmış bir kitaptır o.”(Mutaffifin, 86/83, 7-9)

“Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyun’da, en yüce burçlardadır. İlliyyun’un ne olduğunu sana bildiren nedir? Rakamlanmış bir kitaptır o.”(Mutaffifin, 86/83, 18-20)

“ İnsan sözünden başka bir şey değil bu. ... Onu sekara fırlatacağım Bilir misin nedir sekar? Ortada hiç bir şey bırakmaz, hiç bir şeyi görmezlik etmez o. İnsanlar için tablolar/levhalar/ekranlar sunandır o/deriyi yakıp kavurandır o. Üzerinde ondokuz vardır onun” (Müddesir, 4/74, 25, 26-30)

Kur’an’da anlatılanlara göre, yeniden yaratılışta insanın önceki yaşamında taşıdığı bedenle ilişkisi kalmıyor. İnsanlar bilemeyecekleri bir başka biçimde yeniden yaratılacaklar. Esas olan her bir kişinin önceki yaşamında ne yaptığının ve ne olduğunun yok olmayan kayıtları. Buna göre her bir insan, “kendi kitabını önünde açık bulacak”, tüm yaptıklarını, yaşadıklarını tekrar bilecek, kendisi de kendisini yargılayarak neyi, niye hak ettiğinin bilincinde ve kendi kazandığının karşılığı olarak daha üstün veya daha değersiz bir başka biçimde ve bilinç seviyesinde yine var edilecek.

Kur’an’da anlatılanlardan bizim anlayabileceğimize göre, inançlı insanların yaptıkları iyilikler (sevaplar), yaptıkları bazı hataları (günahları) nötr haline getirirken (hatta her artı, çok sayıda eksiyi yok ederken), maddi çıkar veya zevk için insan öldürmek gibi suç işleyenlerin kazandıkları hiç bir artı, suç işleyerek kazandıkları eksileri yok etmeye yetmeyecek.

Öte yandan inançsız insanlar, iyi olsalar da, sonraki yaşamı yok saydıkları için, kendi seçimlerinin sonucu olarak bu “yeni yaşamda” yer alamayacaklar. Onlar için bu itilmişlik, pişmanlık ve yalnızlık, ölümün ve sürenin sonunun olmadığı zamansız boyutta büyük bir acıya dönüşecek.

“Biz hiç bir kötülük yapmıyorduk’. İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir. Hadi girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. Gerçekten kötü yermiş kibre sapanların barınağı.” (Nahl, 70/16, 28-29)

“Bir gündür ki o, dostun dosta yararı olmaz. Onlara yardım da edilmez. (...) Tat bakalım! Hani sen onurluydun, seçkindin. İşte budur o kuşkulanıp durduğunuz şey.” (Dühan, 64/44, 41, 49-50)

“Şöyle denilir: ‘Unutuyoruz sizi bugün. Tıpkı sizin, bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi” (Casiye, 65/45, 34)

“Ne biçim kitap bu! Ne küçük bırakmış ne büyük. Hepsini sayıp dökmüş!’ Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmiyor.”(Kehf, 69/18, 49)

Dünyanın ve tüm güneş sisteminin yok oluşunu başlatacak olan, yüksek titreşimli bir ses olarak tanımlanmıştır. Ölümden sonraki yaşamı başlatacak olan da yine tek ses olarak gösterilmiştir.

“Oysaki o, sert bir komut sesinden ibarettir. Bir anda hepsi uyanıp ortaya geliverir.”(Naziat, 81/79, 13-14)

Belki gelecekte insanlar, daha fazla deneyimlere ve örneklere sahip olacaklar. Belki beyin hücrelerine, ya da insanın ürettiği enerjiyle bilginin, Kur’an’da “rakamlanmış” olarak belirtilen, hangi sistem dahilinde kayıt edildiği aşağı yukarı anlaşılabilecek. Ancak, insanlar hiç bir zaman açık kanıtlarla “rakamlanmış” olarak tanımlanan bu kayıtlara ulaşamayacak, dolayısıyla, genlerle oynadıkları gibi bu bilgilerle oynayamayacak, onları etkileme veya değiştirme şansına hiç bir zaman sahip olamayacaklardır. İnsanlar hiç bir zaman gerçek bilgiye erişemeyecekleri için bu konuda söylenenler düşünenlerin düşünceleri ve bir takım teorilerden öteye gitmeyecektir. Zannetmek ile bilgi sahibi olmak farklıdır.

İnsanlar O’nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiçbir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ve yerin korunması O’na hiç de zor gelmez.

“Aliyy’dir O, yüceliği sınırsızdır; Azim’dir O, büyüklüğü sınırsızdır.”(Bakara, 92/2, 255)

“Ve sana ruhtan sorarlar. De ki:’Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden az bir şey verilmiştir.”(İsra, 50/17, 85)

Tamamen yok olma ve tekrar dirilmenin tam zamanını bilen hiçbir canlı yoktur. Ancak yeniden diriliş konusunda fikir verebilecek pek çok örnek vardır: Kışın ölen ve baharda dirilen bitkiler; yok olan ve öncekine benzemekle birlikte daha farklı yaratılışta yeniden var olan hayvanlar ve insanlar (Evrim); eski denizlerin ve daha sonra bereketli toprakların ve uygarlıkların yerleri olan bugünkü çöller; yok olmuş sistemlerin yerleri olan kara delikler, yeni yıldızların oluşmaları vb. Gözlenebilen ve anlaşılabilen pek çok örnek olmasına rağmen, ölümden sonra bir başka boyutta tekrar var olma konusunda hala kuşku duyulması körlük olarak tanımlanmıştır.

“De ki: ‘Göklerde ve yerde, Allah’tan başka hiç kimse gaybı bilmez. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler. Hayır, onların bilgileri ahiret konusunda yetersiz kalıyor. Daha doğrusu onlar ondan kuşku duymaktadırlar. Hayır, hayır! Onlar, onu göremeyecek kadar kördürler.” (Neml, 48/27, 65-66)

[1] Bilimsel olarak da var olan bilginin yok olmayacağı, yakılan bir kitabın bilgisinin bile kalıcı olduğu örneği ile açıklanmaktadır. Ayrıca örnekler olarak: Bazı epilepsi hastalarının, unutulduğu zannedilen eski halk şarkılarını melodisi ve kelimesi kelimesine söylemesi veya epileptik rüyalar olarak, insanlığın geçmiş dönemlerine ait bazı olayları detaylarıyla anlatması, yani bu hastaların halüsinasyon ve rüyalarının gerçek bilgiler içermesi, hatırlananların “insanlığın ortak hafızası”na ait bilgiler olduğunu düşündürmektedir. Kalbi durup çalıştırılan, beyin ameliyatı geçiren insanların tıbben ölü sayıldıkları bu esnalarda, kendilerinin ‘yukarıdan bakma’ olarak tanımladıkları şekilde, hem kendi bedenlerini, hem de kendilerine yapılan müdahaleleri , doktorların konuşmalarını anlatmaları, hatta bitişik ameliyathanelerde neler olduğundan haberdar olmaları gibi açıklanamayan çok sayıda örnekler de vardır. [Kuantum fizikçilerinin teorilerine göre atomu, enerji ve ışığı oluşturan kuantlar (parçacık veya zerrecikler) hem kendileri bilgi toplayıcıdır; hem de aralarında bilgi alışverişi, öğrenme vardır. Kuantların varlığı, bilinen mekân ve zaman koşullarından bağımsızdır ve aynı esnada birden fazla yerde olabilirler.]

Hipnoz altında unutulmuş olduğu zannedilen detaylar hatırlanabilmektedir. Bazı insanların daha önce yaşamış olduklarını iddia etmesi, detaylı bilgiler verebilmesinin nedeni belki de, uygun frekansta belli bir radyo kanalını dinlemek gibi, geçmişte yaşamış insanların yaşamlarına ait kayıtları beyinlerinin algılamasıdır?!

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..