Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '20

 
Kategori
İnançlar
 

Kur’an'da Allah’ın Öğretisi-12

Allah’ın İsimleri (Esmâ-i Hüsnâ=En Güzel İsimler)-8
 
Allah’ın en güzel isimleri olan doksan dokuz  ismini  açıklamaya devam ediyoruz.
 
39- HÂFID
 
Allah’ın isimlerinden biri de el-Hafid’dir. 
 
El-Hafid, alçaltan zillete düşüren demektir.
 
Yukarıdan aşağıya indiren, alçaltan… Allah Teâlâ, istediği kulunu yukarıdan aşağı indirir.  Şan ve şeref sâhibi iken, rezîl ve rüsvây eder ve bunu çok defa, kendisini tanımayan, emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyip büyüklük taslayanlar ve hak, hukuk tanımayan zâlim zorbalar hakkında tecellî ettirir, Yüce yaratanımız…
 
Allah, bu dünyada ve ahirette mü’min kullarını yükselten, inkarcı ve münafıkları da alçaltandır. Allah, dilediği kulunu indirir, dilediğini de yükseltir. Kulların yükselmesi, alçalması, zenginleşmesi ve yoksullaşması Allah’ın elindedir. Bil ki, asıl alçaltılmış kimse; ilâhi başarı ve yardımdan yoksun bırakılandır. Başarısızlık ve ümitsizlik içinde bulunan, nefsinin isteklerine yenilen, Rabbinden bir iyilik görmeyen, kalbinde Rabb’ine dönme gücü bulmayan, dualarına güvenme hissini kalbinde duymayan kimsedir. Bu kimse terk edilmişlikle karşılık bulmuştur.  Kul daima meşgul ve sıkıntı içinde yaşar.
 
Allah Teâlâ, kâfirleri, zâlimleri, zorbaları,zalimleri alçaltır; mü’minleri,iyilik yapanları yükseltir. İstediği kulunu yukarıdan aşağıya indiriverir. En yüksek mertebelerden en aşağı mertebelere indiriverir.
 
Allah’ın düşürdüğünü hiç kimse yükseltemez, yükselttiğini de hiç kimse alçaltamaz.
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurur:
 
“O, alçaltır, yükseltir.” (Vâkıa Suresi,3. Ayet)
 
Bu ayette,kıyametin hem alçaltıcı hem de yükseltici olduğu (hâfıda, râfia) ifade edilmektedir. Müfessir Taberî, buradaki alçaltma ve yükseltme kavramlarının, “dünyada böbürlenerek gerçeği kabul etmeyenleri cehenneme düşürme, hakkı benimseyenleri de Allah’ın rahmetine ve cennetine yüceltme” manasına geldiğini söyler.
 
40- MUKÎT
 
Allah’ın isimlerinden biri de el-Mukit’dir. 
 
El- Mukît, Her yaratılmışın rızkını ihsan eden. Bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren, gücü yeten ve koruyan anlamındadır.
 
Gıdalandıran, besleyen, bakıp  gözeten, muktedir olan, her şeyin karşılığını veren, gözetici ve şahit.
Allah Teâlâ, bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp verendir. Yarattığı bütün canlılara ne kadar ömür takdir etmişse ona göre rızıklarını da tayin ve takdir etmiştir.
 
El- Mukît rızıkları yaratan ve bedenlere ulaştıran demektir. El- Mukît ismi, er-Rezzak ismi şerifine benzer. Ancak arada şöyle bir fark vardır: er-Rezzak ismi, sadece maddi rızıkları içine alırken; el- Mukît ismi maddi rızıklarla birlikte; iman, muhabbet,güzel ahlak ve marifet gibi manevi rızıkları da içine almaktadır. Bu durumda, el-Mukit ismi, er-Rezzak isminden daha kapsamlıdır. 
 
Allah el-Mukît ismiyle bedenleri rızıklandırdığı gibi kalpleri de rızıklandırır. Ruh ve bedenden meydana gelen insan, maddi ve manevi rızkı isteyen duygularla donanımlıdır. Her birinin rızkı farklıdır. Mideyi doyuran yiyecekler manevi duyguları doyuramaz. Çünkü onların rızkı da manevidir. Mesela aklın gıdası ilim, tefekkür, marifetullah; kalbin gıdası iman, takva, ibadet, zikir, muhabbetullahtır ki, Kur'an-ı Kerim’de Yüce Allah  bu gerçeği bize şöyle ifade etmektedir;
 
 “Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur”. (Rad Suresi ,28.ayet)
 
Tüm yaratıkların ihtiyacını Allah karşılar. Her canlıya nimet veren, azık ve rızık veren  Allah’tır. İnsan çalışır Allah’ta bunun karşılığını verir. 
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurur:
 
“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsrâ Suresi,31 ayet)
 
“Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?”( Fâtır Suresi 3. ayet)
 
“Kim güzel bir işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şey üzerine Mukit’tir (her şeyi gözetip karşılığını verir)“ (Nisa sûresi, 85)
 
“Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayan kimselerin olacaktır.”( Tâ-Hâ Suresi 132. Ayet)
 
41-HASÎB
 
Allah’ın isimlerinden biri de el-Hasîb’dir. 
 
El-Hasîb,kullarına yeten,onları hesaba çeken, her şeye gücü yeten anlamına gelmektedir.
 
Herkesin yaptığı işlerin hesabını bilen ve  bu hesabı görecek olan  Allah’tır. Ahirette Yaratanımız bizleri yaptıklarımızdan hesaba  çekecektir. Ceza ve mükafat veren ve kendisine tevekkül eden kullarına yeten, onlara yardım eden  Yüce Rabbımızdır. 
 
Herkesin hayatı boyunca yapıp ettiklerini, bütün ayrıntılarıyla hesabını iyi bilen; Her şey’e ve herkese her ihtiyacı için kâfi gelen yaratıcımız Allah’tır.
 
Allah herkesin yaptığı işlerin hesabını bilen. Ahirette onları hesaba çeken. Ceza ve mükafat veren ve kendisine tevekkül eden kullarına yeten, onlara yardım edendir.
 
Allah bir çok ayette şöyle der: Dost olarak Allah yeter… Yardımcı olarak Allah yeter… Her şeyi bilen olarak Allah yeter… Şahit olarak Allah yeter… Vekil olarak Allah yeter… Günahlarını bilici ve görücü olarak Allah yeter…
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Allah, sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak yeter. Allah, yardımcı olarak da yeter.” (Nisâ Suresi 45. ayet)
 
“Allah, kuluna yetmez mi? Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.” (Zümer Suresi 36. ayet)
 
“Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.” (Enbiyâ Suresi 47. ayet)
 
“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”
(İbrahim Suresi 41. ayet)
 
“...Hesap görücü olarak Allah yeter.” (Nisâ Suresi 6.ayet)
 
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” 
(Nisâ Suresi 86. Ayet)
 
“İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir.”
(Bakara Suresi 202. ayet)
 
42-CELÎL
 
Allah’ın isimlerinden biri de el-Celîl’dir. 
 
El-Celîl, azamet sahibi demektir.
 
El-Celîl : Sıfatları sonsuz kemalde bulunan. Celal ve azamet sahibi.
 
El-Celîl : Ululuk, celâlet ve büyüklük sahibi.
 
El-Celîl : Şanına yakışmayan şeylerden uzak. Zatı ve sıfatları pek büyük ve ulu.
 
Allah'ın doksan dokuz isminden birisi olan el-Celîl¸ O'nu büyüklenmeyi ifade eden daima galip ve azamet sahibi manasına gelen "azze ve celle"; "azameti büyük manasına gelen "celle celâluhû"; "şânı yüce" manasına gelen "celle şânühû" ve "ulu olan" manasına gelen "celle ve alâ" gibi kalıplarla O'nu ta'zim için kullanılır. Bütün bu kalıplar¸ Yüce Allah'ın ululuğunu ve büyüklüğünü ifade eder.
 
Celalet ve ululuk ancak Allah’a mahsustur. Her yerde, her zaman hazır ve nazır olan Allah’ın ilmi her şeyi kuşatmaktadır.
 
Her büyük O’nun büyüklüğünün yanında hiç bir anlam ifade etmez. Allah Teâlâ, bütün sınırlama ve benzerlikleri aşan bir yüceliğe sahiptir. Değer ve mertebece en yüce olandır. Mü’minleri yücelten, amellerini kabul edip mükâfâtlarını artırandır. O, zât, sıfat ve fiilleri itibariyle en büyüktür. O’nun büyüklüğü hacim itibariyle değildir; şân, şeref ve yücelik itibariyledir.
 
Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
“Azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir.”
 (Rahmân Suresi 78. ayet)
 
“Göklerde olanlar da, yerde olanlar da Allah'ındır. And olsun ki, sizden önce Kitap verilenlere ve size, Allah'tan sakınmanızı tavsiye ettik. İnkar ederseniz bilin ki, göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah'ındır.” (Nisâ Suresi 131.ayet)
 
“Sizin ilâhınız ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.” (Tâ-Hâ Suresi 98. Ayet)
 
“Ancak, yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı bakidir.” ( Rahmân Suresi 27. Ayet)
 
“Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.” (Kâf Suresi 16. Ayet)
 
“Ey iman edenler!  Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.” (Ahzâb Suresi 9. ayet)
 
43-KERÎM
 
Allah’ın isimlerinden biri de el-Kerîm’dir. 
 
El-Kerim Çok cömert, hudutsuz ikram sahibi.
 
El-Kerim Keremi, lütuf ve ihsânı bol.  Allah vaat ettiği zaman sözünü yerine getirir, verdiği zaman çok  bol verir, cömerttir.
 
 Allah'ın keremi ve cömertliği nihayetsiz derecede boldur. Kullarına istemeden ve karşılıksız olarak verendir.İyilik ve ikramı bol olandır.
 
Allah Teâlâ, her türlü faziletin sahibidir. Hiç bir karşılık beklemeden verendir. Yardımı ve ikrâmı sonsuz ve sınırsızdır. Muktedirken, affedendir. Va’dini yerine getirendir. Kendisine sığınanı yüz üstü bırakmayandır. Az da olsa işlenen iyi ameli kabul eden, karşılığını fazlasıyla verendir. Bu isimden nasip alan kul, cimriliğin her çeşidinden kurtulur. Allah’ın kendisine verdiği nimetleri diğer kullarıyla paylaşmasını bilir. Şahsiyetini zedeleyecek her türlü rezillikten kurtulur.
 
"Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde bazı ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
 
Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." (İsrâ Suresi 70. ayet)
 
"Oku! Senin Rabbin en cömert olandır." (Alak Suresi 3.ayet)
 
"Ey insan! İhsanı bol Rabb'ine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitâr Suresi 6. ayet)
 
"...Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.” 
(Neml Suresi 40. ayet)
 
"Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir." (Mü’minûn Suresi 116.ayet)
 
"Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kur’an’dır." (Vâkıa Suresi,77.ayet)
 
"Sen ancak, Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artık o kimseyi, bağışlanma ve cömertçe verilecek bir ecirle müjdele." (Yâsîn Suresi 11.ayet)
 
 (Bu yazı,Diyanet İslam Ansiklopedisinden yararlanarak hazırlanmıştır.)
 (Devam edecek)
 
Toplam blog
: 367
: 683
Kayıt tarihi
: 08.04.13
 
 

1965 Trabzon Of doğumluyum. İlahiyat Fakültesi mezunuyun.Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeniyi..