Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '10

 
Kategori
İnançlar
 

Kur'an rehberliğinde dünya barışı mümkün mü? (2)

Kur'an rehberliğinde dünya barışı mümkün mü? (2)
 

dünya barışı


Kur’an’da insanların kendisiyle barışık, kendi toplumuyla ve diğer toplumlarla barış içinde yaşayabilmesi için izlemesi gereken yolun, dikkate alması gereken hususların neler olduğunu bildiren yüzlerce ayet vardır. Hepsini bir yazıya dökmek olanaksızdır. Ancak en azından olmazsa olmazların ve yanlışların neler olduğunu anlamak için seçilmiş, aşağıdaki ayetler fikir verebilir:

<ı>“Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler.”(Hucurat, 105/49, 10)

<ı>“Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; ” (Ali İmran, 94/3, 103)

<ı>“Ey iman sahipleri! Hepiniz toptan barış içine girin! Şeytanın adımlarını izlemeyin! .“(Bakara, 92/2, 208)

<ı>“’Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!’ Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. (…) Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler.”(Şura, 62/42, 13-14)

<ı>“Ehlikitap’la, en güzel yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! (…)’Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir.”(Ankebut, 85/29, 46)

<ı>“Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.”(Bakara, 92/2, 62)

<ı>“Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.”(Bakara, 92/2, 177)

<ı>“Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz.<ı>”( Şura, 62/42, 48)

<ı>“Biz bu Kur’an’ı sana, zorluk ve şiddet sergileyesin diye indirmedik. Saygıyla ürperene bir hatırlatma/düşündürme/öğüt verme olsun diye indirdik.”(Taha, 45/20, 2-3)

<ı>“Onların söylediklerine sabret. Ve güzelce ayrıl onlardan. Benimle, o nimete boğulmuş yalanlayıcıları baş başa bırak. “ (Müzzemmil 3/73, 10-11)

<ı>“Allah o şeytana lanet etmiştir. Demişti ki o: (…) onları kuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okuyuşlara mutlaka iteceğim.(…) onlara muhakkak emredeceğim de Allah’ın yaratışını/yarattıklarını değiştirecekler.”(Nisa, 98/4, 119-120)

<ı>“Biz, gökleri de yeri de bunlar arasındakileri de eğlenip eğlendirelim diye yaratmadık. Eğer bir eğlence isteseydik onu kendi katımızda edinirdik.“(Enbiya 73/21, 16-17)

<ı>“Vay haline o namaz kılanların/dua edenlerin ki, Namazlarından/dualarından gaflet içindedirler onlar! Riyaya sapanlardır onlar/gösteriş yaparlar” (Maun, 17/107, 4-6)

<ı>“Ve sana neyi ‘infak’ edeceklerini de soruyorlar. De ki:’Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin.’ Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz.” (Bakara, 92/2, 219)

<ı>“O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı. Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini. Hayır, iş, sandığı gibi değil” (Hümeze, 32/104, 2-4)

<ı>“Doğrusu şu ki, siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz. Yoksulun doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz. Mirası derleyip toplayıp yiyorsunuz. Malı, devşirip depolatacak bir sevgiyle seviyorsunuz. İş böyle gitmeyecektir!” (Fecr, 10/89, 17-21)

<ı>“Akrabaya hakkını ver! Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine nankörlük etmiştir.”(İsra, 50/17, 26)

<ı>“Bir kötülüğün cezası, tıpkısı bir kötülüktür. Fakat affedip barışmayı esas alanın ücretini bizzat Allah verir. O; zalimleri hiç sevmez. (…)Sabredip bağışlayan bilsin ki, bu, işlerin en zorlularındandır.“(Şura, 62/42, 40-43)

<ı>“İşleri/yönetimleri, aralarında bir şura/seçen ve seçilenlerin karşılıklı denetimiyle yürütmedir/ karşılıklı tartışıp görüşerek karar almadır. Kendilerine verdiğimiz rızklardan ‘infak’ ederler/başkalarıyla paylaşırlar/başkalarına pay çıkarırlar. Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar.“(Şura, 62/42, 38-39)

<ı>“Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun! Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde, nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker, yahut çekimser kalırsanız, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.”(Nisa, 98/4, 135)

<ı>“Ey iman edenler! (…)Bir topluluğun çirkinlik ve kötülüğü sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun! Bu takvaya/korunup sakınmaya daha uygundur.”(Maide, 110/5, 8)

<ı>“Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.”(Rum, 84/30, 22)

<ı>“Ey insanlar! Biz sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere, boylara ayırdık. Hiç kuşkusuz, Allah katında en seçkininiz, sakınılması gereken şeylerden en çok sakınanızdır.”(Hucurat, 105/49, 13)

<ı>“O’nun ayetlerinden biri de, kendilerine ısınasınız ve aranıza sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden sizin için eşler yaratmasıdır. Bunda iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.”(Rum, 84/30, 21)

<ı>“Eğer yüz çevirip gitmeleri sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa, yerin içinde bir delik yahut gökte bir merdiven ara da onlara bir mucize getir..”(En’am, 55/6, 35-36)

<ı>“Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/bir başkasına çağrıda bulunmayın. De ki: ‘Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim!” (Cin, 40/72, 18, 20-23)

<ı>“Ey iman sahipleri! Allah’ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez.”(Maide, 110/5, 87)

<ı>“Allah’ın berisinden birilerine niyazda bulunanlara/Allah dışında birileri için çağrı yapanlara/onların Allah dışında yakardıklarına sövmeyin! Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah’a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara yapmakta olduklarını haber verecektir”( En’am, 55/6, 108-109)

<ı>“ Allah, Kitap’ta size şunu da indirmiştir: Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini, bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp gittikleri zamana kadar, o münafıkların yanında oturmayın.”(Nisa, 98/4, 140-141)

<ı>“Hiçbir günahkâr bir başka günahkârın yükünü taşımaz.” (En’am, 55/6, 164)

<ı>“Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez.<ı>”(Maide, 110/5, 105)

<ı>“Gerçek şu ki Allah, bir toplumun maruz kaldığı şeyleri, onlar birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur.”(Ra’d, 87/13, 11)

<ı>“Kim Rahman’ın Zikri’ni/Kur’an’ını görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hala hidayet üzere olduklarını sanırlar. “(Zühruf, 63/43, 36-37)<ı>

<ı>“<ı>Resul de şöyle der:’Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk edilmiş/dışlanmış halde tuttular.”(Furkan, 42/25, 30)

<ı>“O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah yeter.”(Fetih, 109/48, 28)

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..