- Kategori
- Güncel
Kurabiye canavarı
İki yıl önce yazdığım bir yazıdan kısa bir alıntı (1):
“Bir zamanlar ülkemizin yollarındaki panolarda ‘Trafik canavarı’ afişleri trafikteki insanları tanımlamak için kullanılan iyi niyetli bir uygulamaydı. Ancak bu terim kapsayacağı kitleyi tam olarak tanımlayamıyordu. Çocuklar üzerinde yeteri kadar etkili olamıyordu. Çocuklar için sevimli bile görünüyordu. Çocukların bildiği bir ‘Kurabiye Canavarı’ vardı bir de ‘Trafik canavarı’.”
Bir yanda sevimli kurabiye canavarı dururken diğer yanda trafik canavarını korkunç olarak tanımlamak çok zordur.
Bu satırdan itibaren söyleyeceklerim medyanın bir bölümüne. Artık siz ona “bir kısım medya” mı dersiniz, “mütareke basını” mı dersiniz, “yandaş medya” mı dersiniz, işte sözüm onlara:
Siz, “fırsatı yakaladık” ya da “bu fırsatı kaçırır mıyız” ya da “gün bizim günümüz” gibi yaklaşımlarla gazetelerinizde, ekranlarınızda, sayfalarınızda bayram havası içinde gününüzü gün ediyorsunuz.
Siz, bu topluma yıllarca onurla hizmet etmiş insanlara, ülkemizin gözbebeği aydınlarımıza hiç tereddüt etmeden “terör örgütü üyesi” diyerek “terörist” damgasını vuruyorsunuz. Çağdaş bir ülkede yaşama isteklerini söylemekten ve ülkesini sevmekten başka bir nedeni olmayan birliktelikleri, ortada doğru düzgün bir kanıt yokken, hiç utanmadan “çete” veya “terör örgütü” olarak adlandırıyorsunuz.
Siz düzgün insanlara “terörist” derseniz, onları “çete” kurmakla suçlarsanız bundan kim yararlanır? Elbette gerçek “çeteler” ve gerçek “teröristler”...
Bundan sonra, “terörist” sözcüğüyle, insanlığın yüzkaralarını, iğrenç katilleri ve aşağılık insanları tanımlamak çok kolay olamayacaktır.
Bu sizin başarınızdır, bilerek ya da bilmeden teröristlere ve çetelere yarar sağladınız ya da bunu planlayanların oyununa geldiniz.
Kurabiye canavarı demekle geçmeyin, bu bir toplumsal yıkım oyunudur ve çok tehlikeli bir oyundur.
(1) Trafik sapıkları (16-12-2006): http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=17595
Ankara, 23 Ocak 2009