Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

11 Mayıs '15

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kuralınca yaşasak haftaları kutlamasak

Kuralınca yaşasak haftaları kutlamasak
 

Bu Hafta Engelliler Haftası


Engelleri bir aşsak, bir daha sorun saymasak.
 
Yaşadığımız seneler içinde neredeyse her ay da bir gün hafta kutlaması yapıyoruz. Örneğin geride bıraktığımız Nisan ayı ve içinde bulunduğumuz Mayıs aylarının haftaları, haftaların haftası olarak biliniyor. Bu aylarda bir hafta içinde neredeyse her gün bir hafta kutlaması yapılıyor. Dünya Sağlık Haftası, Engelliler haftası, Sosyal Güvenlik Haftası, Çevre Haftası, Hemşire Günü, Orman Haftası, Polis Haftası, vs. Öteki, geçenleri tez unutuveriyoruz. Zira hemen gelecek haftaların günleri rezervli oluveriyor.
 
Çeşitli kuruluşların bu hafta kutlamaları, yıllar öncesinden kalma. İnsanların daha cahil ve daha fakir olduğu dönemlerden; halkın aydınlanması, daha bilinçli yaşaması için, kuruluşların önemsenmesine binaen kutlama haftaları konulmuş.
 
İnsanlar bu haftalar içinde yapılan etkinliklerle, kuralına göre yaşamasını öğrensin istenilmiş.
 
Yıllar, yıllar geçti, biz hala haftalara takılı kalmışız, dedim ya gelenekselleştirmişiz. Demek ki; ya kuralları iyi öğrenemedik, ya da şimdiki nesil duyarsız ondan dolayı kutlamalar sürdürülüyor. Zira vatandaş olarak kuralları benimsemiş olarak yaşayabilseydik, hafta kutlamalarına zaman ve para harcamamıza gerek kalmazdı.
 
Örneğin çevre haftası veya polis haftası; biz ülkemizde polisimizi tanımıyor muyuz da, hafta yaparak bize kendilerinin varlığından haberdar ediyorlar? Onların kamu hizmeti yapan değerlerimiz olduğunu ve onlar olmazsa ülkemizde asayişin sağlanamayacağını bilmiyor muyuz da, kendilerine hafta ayırarak “biz buradayız, polisiz” diyerek hatırlatma yapıyorlar. Tamam, kuruluş yıldönümlerini kutlasınlar, onların bayramıdır, bizde bu sevinçlerini coşkuyla paylaşırız, ancak ‘polis haftası’, ‘trafik haftası’ gibi bir haftayı kendilerine ayırdıkları zaman, insanın hala polisini tanımadığı, trafik kurallarını ise hiç öğrenemediği, öğrenmesi gerektiği vurgulanmış oluyor. Demek ki, öğretiler bu kutlamalarla yapılamıyor. Bu durumda bir hafta polisin şirinlik muskası takınıp gezindiği, sonrasında aynalı-aynasız olarak bilindiği kafalara daha çok kazınıyor. Ve insanımız kendini haklı zannettiği durumlarda polisine saygı duymuyor. Geride bıraktığımız günlerde bunun örneğini görmedik mi? Şiddete uğradığı zaman polise sığınan kadınların bazıları aynı polise bu defa kendileri şiddet uyguluyorlardı. Nerde öğrenilen kurallar ve birbirimize saygılı davranmamız gerçeği ?
 
Polis haftası yapılacaksa, bu polislerin kendi aralarında yapacağı kutlamalar ve “vatandaş- polis ilişkileri nasıl olmalıdır”a yönelik seminerler düzenlenerek olsun.
 
Vatandaş polisi gördüğünde gülümseyerek selam verebilsin, onlarda tebessümle, insanlara yakınlık göstersin.
 
Hiç ben, sokakta bir sivilin polisle karşılıklı konuştuğuna rastlamadım. Neden, zira poliste çatık kaş olduğu müddetçe, vatandaş kendileriyle konuşmaktan kaçınıyor. “O bana böyle sertçe bakarken nasıl konuşabilirim, ya beni polisle konuşurken görenler suçlu olduğumu düşünürlerse” endişesi duyuyor herkes.
 
Ben her zaman buradan topluma neyi salık veriyorum. “Tevazu ve tebessümü” bu iki basit kelimeyi öğrendi mi her birey, birbirleriyle mutlu geçinirler. Hafta kutlamalarına falan da gerek kalmaz.
 
Hiç bu iki kelime hakkında, benden başka öğretiye giden bulunuyor mu? Bunu, inanın kimseler yapmıyor. Herkes illa şaşaalı kutlamalarla adını duyuracak. “Nam olsun, kar olmasın” hesabı.
 
Oysa ki ilköğretimde bile öğrencilere öğretmenler önce tevazu ve tebessüm kelimelerini ezberletecek. Bu iki kelimenin insan yaşamını kolaylaştırıcı ve insan ilişkilerinde yapılandırıcı rol oynadığını belletecek; sonrasında çevremizde insan gibi insan, yepyeni bir toplum gelişecek.
 
Yıl boyu donuk suratla gez sen, sonra bir haftalık etkinliğinde bana gülücük sergile, kimse bu sahteciliği yutmuyor artık. O yüzden de bana göre hafta kutlamaları yersizdir.
 
Engelliler haftası: Bir yıl boyunca kimin ne engeli var, bilme-ilgilenme; yılda bir hafta sorunlarını tartış, çözümlerini bir daha ki yılın hafta kutlamasına kadar ertele… Bunlar bana ter geliyor, bilemiyorum.  Yanlış bulduklarımı doğru gibi kabul edemiyorum.
 
ÇEVRE TEMİZLENMEZ; ÇEVRE TEMİZ TUTULUR
 
Benim çok saygıdeğer sürekli okurlarım “geride kalan zaman içerisinde ben bu başlık altında çevremizin önemini sizinle paylaştığım bir konuyu ele almıştım. Hem de öyle çevre haftası kutlamaları yapılmadığı bir sırada, ben bu başlık altında çevrenin önemini vurgulamış, çevreyi kirletmediğimiz müddetçe, temizlenmesine zaman ve para harcamamıza gerek duyulmayacağını vurgulamıştım.
 
Çevreden bahsetmek için haftasının gelmesini bekledim mi ben? Hayır, çünkü hafta kutlamalarına karşıyımdır. İnsanın cahil yerine konulmasıdır hafta kutlamaları. Bu durumda okullarda bize eğitim veren öğretmenlerinde yetersizlikleri gündeme gelmiş oluyor. “Siz çocukluktan insanlara bir şey  öğretmemişsiniz, biz hafta kutlamasında koca bireyleri eğitmeye çalışıyoruz” oluyor ve birazcık ayıp oluyor.
 
Bilinçli insanlar için hayatın her günü önemlidir. Öyle ise her gün kutlanmaya değerdir. Bilinçsiz insana da ne yapsanız, kulağına sokamazsınız. Bildiğinden şaşmaz o kişi, yapar hep kendi bildiği işi.
 
O halde bizim böyle insanlara karşı, anlayabilecekleri dilde, farklı yaklaşımlarda bulunarak, onlarında duyarlı vatandaş olmalarını sağlayabilecek özel eğitim sistemi hazırlamamız gerek. Bir kere her vatandaş, temelden vatandaşlık haklarının ne olduğunu öğrenmelidirler. Kendi haklarının ne olduğunu bilmeyen insanın, topluma vericiliği de bulunmaz.
 
Örneğin çevresini temiz tutan insan, temizleme durumunda da kalmaz. İlgililer işin gösterisinde, haftalar için paralar döküyorlar, ama gerçekte topluma bilinçli bir şey öğretmiyorlar. Çevre sürekli kirletiliyor. Ve yaptığımız şey yıl da bir sefer çevre haftası kutlamalarında nutuklar atmaktan ibaret kalıyor.
 
Bu konu da beni acımasız eleştirisel görebilirsiniz. Ne yazık ki, yanlış bulduğum konularda bardağın dolu tarafını görerek tatmin olamıyorum. Bardak bazı durumlarda tam dolu olmalıdır... AyferAytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..