Kuralsızlıklar kural olmuş

Son günlerde demokrasi, İnsan hakları, sosyal adalet, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler gibi sözcükler birçoğumuzun dilinden düşmez oldu.

Doğrusu şu ki; her yerde ve herkes tarafından sıkça bahsedilen bu sözcükler yada kavramlar ya yozlaştı yada ortalıkta olmadığı için bu kadar çok konuşuluyor.

Düşünün; Sosyal devletin en temel ilkelerinden biri olan sosyal adaletin sağlanamadığı bir toplumda eşitlikten ve hakkaniyetten söz etmek mümkün olabilir mi? Toplumu oluşturan tüm kesimler yaratılan gelirden hakkaniyete uygun ölçüde pay alamıyorsa, sunulan sosyal hizmetlerden eşit şartlarda ve oranlarda yararlanamıyorsa, orada sosyal adaletten söz edilebilir mi?

Düşünün; Tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olmadığı, kişilerin sosyal ve kişilik haklarına saygı duyulmayan bir yönetim biçimine demokrasi demek ne kadar doğrudur?

Düşünün; Tüm insanların hak ve saygınlık açısından eşit ve özgür olarak doğduğu anlayışını hiçe sayarak bireylere yapılan haksızlıkları görmezlikten gelen, bireylerin haklarının çiğnenmesine göz yuman yönetimlerin insan haklarına saygısından söz edilebilir mi?

Düşünün; Bir çok eylem ve işlemlerin hukuka uygun olmadığı, insan haklarına saygı gösterilmediği bu hak ve özgürlüklerin korunmadığı güçlendirilmediği, anayasaya aykırı tutum ve davranışların sıkça sergilendiği bir devletten hukuk devleti diye söz edilebilir mi?

Düşünün; Anayasa'nın başlangıcında, her Türk vatandaşının Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerden eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri gereğince yararlanarak; milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir yaşam sürdürme, maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hakkının olduğu belirtildiği halde , devlete, kişinin temel hak veözgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak görevi verildiği halde, Assubay camiasına yıllardır uygulanan çelişkiler ve tutarsızlıklarla dolu haksızlıkların izahı mümkün müdür?

Evet! Kuralsızlığın Kural, İlkesizliğin İlke olduğu, hukuktan bahsetmenin gülünç hale geldiği, demokrasi ve insan haklarının hiçe sayıldığı, sosyal adaletin sağlanamadığı bir ülkede bunun izahı mümkündür. Oda şu benzetme ile belki daha açık izah edilebilir;

“hamilelere yer verin” uyarısına yanıt:
-Kız sana yer vereceğim ama önce seni hamile bırakmalıyım.
( Benim kuralım da bu! anlayışı.) Başka nasıl izah edilebilir ki?