Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Bayramlar
 

Kurban Gelmeden Kurban Olanlar

Kurban Gelmeden Kurban Olanlar
 

Onlar her gün kurban, yatanıyla, okuyanıyla... hem de ailece...


Bayram her eve aynı mı gelir?
Bayram telaşı her evde aynı mı yaşanır?
Bayram her evde aynı mı karşılanır?
xxxx
Soba yakarken ölmüşlerdi gencecik kızlar.
Ana babaları yere göğe sığdıramazlardı onları "yavrum" diye sararken..
Sonra... kırın başında soba yakarken....
Halbuki öğretmenlik bilgileri arasında "kırın başında nasıl soba yakılır" dersi diye birşey yoktu...
Öğretmeye gerek görmemişlerdi böyle bir şeyi, hangi çağda yaşıyoruz diyerek...
Ama onların gerek görmediği bu iş onlardan beklenildi..
Ve onlar bekleneni verdiler.. hem de canlarıyla...
xxxx
Daha çok çok örnekleri var..
Bilmem ki hangisini anarak durulurum...
Her biriyle sızlarım, yanarım, vurulurum...
Onlar bir kere öldü, ben hatırladıkça ölür dururum...

Çoğunun Anadolunun en ücra yeriydi, görev yeri…
Okulda yavrularına bayrağı, Atatürk’ü öğretmeli,
Onların yüreğine vatan sevgisini sokmalıydı…
Tek silahı; kalemiydi, kitabıydı, bilgisiydi... yüreğindeki sevgiydi…
xxxx
Koruyamadılar O’nu..
Karşı gelemedi O'nun silahları, sıkılan kurşunlara..
Gece basıldı, kurşunlandı, sesini duyan olmadı,
Canını verdi, umursayan olmadı…
Öldü. Unutuldu, hatırlayan olmadı…
xxxxx
Bilge köyü diyorlardı adına, gerçeğine inat…
Gencecikti o fidan gibi delikanlı, her şeyiydi köyün…
O kadar iyiydi ki "başkası olsaydı kesinlikle göndermeyiz kızları" diyorlardı eğitime…
Her şeyiyle bağlanmıştı, yaptığı peygamberlik mesleğine…
Bir ışık olmuştu çoğunun gözünde, yaşama dair.
Ama, O'na da öğretilmemişti, kurşunun adam seçmeyeceği…
Atılan kurşuna karşı durulamayacağı…
Onun başarısı en fazla kurşun atılıncaya kadar etkiliydi…
Ondan sonra ise etkili olan kurşundu…
Ve kurşun etkili oldu...

Annesi koklarken O'nu, yavrum diye,
Memesinden verirken sütünü, can olsun diye,
Aklına bile getirmemişti, dünyada “Bilge köyü” diye bir yer olduğunu…

Babası almaya hazırlanmıştı onu getirmek için yeni görev yerine…
Getirdi...
Hem de daha kanı bile kurumamış cesedini..
Öptü öptü öptü… yavrum dedi sarıldı anası, her zaman sıcak olan bedenine…
Ama bu defa soğuktu yavrusu…
Üşütecek diye sızladı yüreği...
Ben ne yaptım dedi babası…
Rüya bu gördüğüm.... kabus olmalı dedi anası, uyanmak için vururken kafasına…
xxxxx
"Biz kurduk... sizler yaşatacaksınız" derken, yaşatacakların tipini de çizmişti Atası...
"fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" olacaktı, yaşatacakların..
Ve görevi verdi, "bundan sonra asıl savaşı yapacak olan sizlersiniz" dediklerine
"Öğretmenler" Cumhuriyet sizden bunları ister diyerek..
Çabalar başlar... dağda, kırda, şehirde...
Eğitim seferberliğidir, gencecik insanların verdiği çağdaşlaşma yolunda...
Ama çabalamak için güç gerek, araç gereç gerek, imkan gerek... destek gerek...
Sadece kuru inançla olmuyor bunlar....

Ancak… “öğretmenlik insan yetiştirme sanatıdır” dense de, yeterli değerin verilmediği açıktır bu sanatın sanatçısına.
Her halde insanın değerli olmadığından olsa gerek.
“İnsan ancak eğitimle insan olur” dense de, eğitimin mimarına değer verilmeyişi, insana verilen değerin göstergesi olsa gerek.

Çabalarlar... soba yakarken yanarlar, bayrak vatan dedi diye vurulurlar...
Atatürk, cumhutriyet, laiklik, çağdaşlık, bilimsellik dedi diye sürülürler...
Ve sadece yetiştirdikleri Cumhuriyeti sahiplenen gençlerin anılarında, anılırlar...

Şimdi onların evlerine de geliyor bayram…
Şimdi O'nların ana babaları da bayram yapmalı…
En büyük kurbanı daha peşinen verdiler ya…
Kim bilir, nasıl da sızlatır yüreklerini, her gelen bayram...
Güler gibi yapar da yüzler, hiç güler mi yürekler..
Gidenler bir kere ölürler de... ya onlar…

Her gün, her bayram yeniden yeniden doğarlar…
Yeniden yeniden ölmek için... Her gün, her bayram

Dilimde acı bir türkü… söyler dururum O'nların yerine “… bayram gelmiş neyime…” diye...
Ruhum huzursuz... Çabalasa da gözlerim, döktüğü yaşlar azaltmaz acıları…
Yerlerine koyunca kendimi....
Hemen anlıyorum, asla olmayacağını...
Ateş düştüğü yeri yakarmış…
Bu ne biçim ateş… düşeni de, bakanı da, göreni de yakıyor…

Bayram her eve aynı mı gelir?
Bayram telaşı her evde aynı mı yaşanır?
Bayram her evde aynı mı karşılanır?
Yoksa "bayram gelmiş neyime" mi denir?

Şehitlerimize... kınasız kurbanlarımıza selam olsun…
Bıraktıkları yüce onur, kalanlara sabır olsun…
Gözümüz kara değil ya... gerekirse... yaşamları bize ibret olsun..
Hem öğretmenler günleri hem kurban bayramları kutlu olsun..

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..