- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Kurban gibi ağaç dikmek de gerekli koşul (farz) olsaydı keşke
Tanrılara kurban adamak, ilk çağlardan beri bir çok inanış biçiminde görülüyor. Dünyanın her yerindeki tapınaklarda kurban törenleri için yapılmış sunak yerleri var. Bu kurban kimi zaman hayvan, kimi zaman da insan olabiliyor. Dramatik olarak genelde benim aklımda kalan, bakire kızların kurban edilmesidir. O çağların kendi koşullarında ve dinamiklerinde gerçekleşen ve bildiğimiz kadarı ile sadece insan denen canlıya özgü bu konuyu eleştirmek çok doğru olmaz. Bugünün değer yargılarıyla bunu eleştirmek, boş bir şey. Tüm bilebildiğimiz, modern çağlara yaklaştıkça, yani insan bireyleşip bireylerin oluşturduğu topluluklara evrildikçe, bu tür tapkı biçimlerinin (ibadet) azaldığıdır. Neden, nasıl yaptıklarını anlayabilmek için izlemek, öğrenmek ve yararlanılabilecek bir olgu bulmak doğrudur.
Başta söylediğim gibi; amacım karşı çıkmak veya yermek değil. İnananların, inançlarını yerine getirerek huzur bulabilmelerini dilerim. Ama dünyamızın geldiği şu noktada ve geleceğe baktığımda, “keşke” diyorum; bir de “ağaç dikmek, imanın şartlarından birisi” olsaymış. Çünkü bir şey imanın ya da İslam’ın şartı olmazsa, bu memlekette yapılması veya yaptırılması çok zor.
Düşünelim; yüzlerce yıldır, milyarlarca ağaç dikilmiş olacaktı. Bugün çoraklaşmış olan İç Anadolu bölgemiz yemyeşil olurdu. Anadolu aslanının nesli tükenmez, o ormanlarda yaşamını sürdürebilirdi. Küçük köylerimiz, mezralarımız terk edilmeyebilirdi. Göllerimiz kurumaz, her yağmurda akarsularımız taşmaz, erozyon denen felaketi bilmez olurduk. Ağaç ve dolayısı ile selüloz yokluğu nedeniyle kullandığımız petrol türevi çevre düşmanı maddelere gereksinim duymazdık.
Gazete başlıklarını hayal edelim;