Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '15

 
Kategori
Bayramlar
 

Kurban olurum sana!

Küçüklüğümü hatırlıyorum da rahmetli babaannem beni o kadar çok severdi ki sevgisini belirtmek için "kurban olurum sana" deyip bağrına basardı. Beni kucakladığı zaman bundan daha büyük ve güzel sevgi olamaz diye düşünürdüm. Adeta eriyiverirdim kucağında… Allah'ım ne müthiş bir karşılıksız sevgi idi bu. “Kurban olurum” sözünü o zamanlar tam anlayamazdım; ne demekti yani kurban olmak? Bir çeşit sevgi göstergesi olduğunu  hissediyordum hissetmesine de İbrahim Aleyhisselam’ın kıssasını okuyana kadar özünü kavrayamamıştım…
 
İbrahim Aleyhisselam güneşe, aya, yıldızlara ve kainata bakarak bunlar benim rabbim olamaz diyecek kadar cesur yürekli bir gençti. Kavmine küçük yaşta olmasına rağmen putlara inanmalarının doğru olmadığını deliller ile anlatmaya çalışırken genç yaşta peygamberlik ile müjdelendi. Putlara o kadar düşmandı ki elinden gelse, geçmiş ve gelecek bütün putları paramparça edecekti. Herkesi imana davet eden İbrahim Aleyhisselam Mısır'a gitmek zorunda bırakılmış, eşi Hz. Sare hanımı da alarak uzun yolculuklar yapmıştı. Firavun ile yolları kesişmiş, ondan zor kurtularak sonradan eşi olacak Hz. Hacer annemizi de alarak Filistin topraklarına yerleşmiş, çiftçilik yaparak yarım milyonu sığır olmak üzere müthiş bir mal varlığına kavuşmuştu. Fakir insanlara yardım ederdi, çok istedikleri halde Hz. Sare hanımdan çocuğu dünyaya gelmemiş, ama Hz. Hacer validemizden bir erkek çocuğu; Hazreti İsmail dünyaya gelmişti. Başlarda hissetmese de sonradan  hemen her kadında olan kıskançlık krizi Hz. Sare validemizi de kuşatmıştı ve evden gönderilmesini istemişti. Çaresiz kalan İbrahim Aleyhisselam eşi Hz. Hacer validemizi  ve oğlu İsmail Aleyhisselamı alarak Mekkeye götürmüş, o ıssız yerde oğlu ve hanımını bırakarak geri dönmüştü. Hz. Hacer Validemiz susuzluğunu gidermek için Allah'a dua etmiş ve şimdiki zemzem suyu topraktan fışkırarak bir mucizeye tanıklık etmişlerdir. Ve o günden beri de bu mübarek zemzem suyunu içmekteyiz.  İbrahim Aleyhisselam üç gün boyunca sürekli gördüğü aynı rüyalar sonunda henüz çocuğu olmadan “bir gün oğlum olursa Allah yoluna kurban edeceğim” sözünü hatırlar ve bunun sonucunda adağını yerine getirmeye karar vererek Mekke'ye geri döner. Eşine durumu anlatan ve oğlunu da ikna eden Hz İbrahim tam oğlunu kurban olarak kesecekken Allah teala bir koç göndermiş ve "adağın kabul oldu, İsmail Aleyhisselam yerine bu koçu kes" diye emir gelmiş ve koç kesilmiştir. O gün bu gündür, İbrahim aleyhisselamdan bu yana Kurban Bayramında bizler koç yada büyük baş hayvan keseriz. Üçte birini fakire, üçte birini misafirlerimize geri kalanını da evde kendimize ayırırız. Ne büyük bir sevap kazandığınızı o gerçek fakirlerin eti yediklerinde gözlerinden anlarsınız.
 
Düşünün öyle fakirler vardır ki mutfaklarına sadece kurban bayramlarında et girer. Filipinlerde bir arkadaşım Kurban kesmişti ve fakirlere dağıtmıştı da; fakirler, o büyük baş hayvanın resmini çekip duvarlarına asmışlar; "ilk defa boğazımızdan et girecek" diye büyük bir mutluluk ve heyecan duymuşlar…
 
Bakmayın siz Kurban bayramında hayvan katliamı oluyor diye yaygara koparanlara, yıl içinde yedikleri veya mangal partilerinde ızgaraya attıkları etin nasıl kesildiğini bilmiyorlar mı onlar sanki? Tabi ki haberlerde izlediğimiz gibi de acemi kasaplar olmaması gerekiyor. Belediyelere bu konuda çok büyük görevler düşüyor. Bu tip acemiliklere veya nahoş görüntülere müsaade etmemeliler, çevre kirliliği asla olmamalı. Gerekli önlemleri almalılar. Bir kurbanın kurban olabilmesi için o hayvanın sakat olmaması, kesilirken gözlerinin bağlanarak korkmamasının sağlanması ve bir kerede acı çektirilmeden kesilmesi gerekir. Bu sadece kurban bayramlarında değil her hayvan kesiminde dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
 
Kurban kelimesi İslami terim olarak Allah'a yaklaşmak ve Allah rızası için kesilen hayvana denir. Seçtiğimiz kurbanı o niyet ile kesip dağıtmak, ne güzel bir ibadettir, sırat köprüsünden de geçerken bineğimizdir.
 
Ah babaannem keşke yaşasa idin de şimdi daha iyi anladığım "o kurban olurum" lafını sarılarak ben de sana etse idim...
 
 
Toplam blog
: 233
: 209
Kayıt tarihi
: 12.12.13
 
 

Prof. Dr. Hamdi Temel, 1966 yılında Sorgun'da doğdu, İlk ve orta öğretimini Sorgun'da tamamladı v..