Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Prof Dr İrfan Serdar Arda

http://blog.milliyet.com.tr/driserdararda

10 Eylül '16

 
Kategori
Çocuk Sağlığı
 

Kurban ve saçları dökülmüş maskeli çocuklar…

Kurban ve saçları dökülmüş maskeli çocuklar…
 

Dünyada Türk halkı kadar, herhangi bir mağduriyet karşısında duygu ve düşüncelerini bir kenara bırakıp yardım ve destek isteği ile dol bir topluluk var mıdır, bilmiyorum. Kuşkusuz ki mağdur olmuş bir canlıya yardım etmek insanca bir duygudur. O nedenle aç ve susuz kalmış hayvanlara acırız, kırılmış bir dalı sararak yerine tuttururuz ya da işimizi gücümüzü bırakıp hasta ya da özürlü birine yardım ederiz. Bu davranışın sevgi ve dayanışma duygularımızı pekiştiren bir yanı da vardır.

Ancak, mağduriyet aynı zamanda insanın zayıflığıdır ve kullanılmaya açıktır. Sokakta kucağında küçük bir çocukla dolaşıp yardım isteyen birine hiç sorgulamadan para vermemiz gibi. Aslında biliriz ki, çocuk orada sadece duygularımızı etkilemek için kullanılan bir objedir. Ama, onun mağdur olduğu düşüncesi her türlü ön yargıdan uzak bir şekilde bizi yardım etmeye iter.

Lösemi, çocuklarda en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Yıllar içerisinde gelişen değişik tedavi yöntemleri ile de son derecede iyi sonuçlar alınmaktadır. Tedavinin görünür yan etkilerinden biri saçların dökülmesidir. Lösemi ile ilgili hemen her ortamda, mutlaka saçları dökülmüş ve maskeli bir çocuk da vardır. Böyle bir resmin, yaşlı ya da genç herhangi bir kimsenin içini acıtmaması olanaksızdır. Hastalığın kendisinden daha çok bir çocukta görülmüş olmasıdır etkileyici olan. İçimizdeki tüm iyi niyetli yardım duyguları bir anda ayaklanır ve yapabileceğimiz ne varsa yapmak isteriz. Çocuk mağdurdur, bizse mağdur olan çocuğa elimizden geldiğince destek olmaya hazırızdır.

İnanışa göre, Hz. İbrahim’in çocuğunu Allah’a kurban etmek üzere hazırlandığı sırada indirilen bir koç, müslümanlıkta gelenek haline gelmiş kurban bayramlarının temelini oluşturur. Aslında kurbanın geçmişi benzeri öykülerle çok daha eskilere dayanmaktadır. Nedeni ve şekli nasıl olursa olsun, içinde barındırdığı ana amaç, hem bir ibadet olarak ve hem de insanın günahlarından arınıp dileklerinin gerçekleşmesi için bir canlıyı kurban etmesidir. Geleneklere göre, kurban edilen hayvanın ancak çok az bir kısmı kurban sahibinin hakkıdır. Geriye kalan parçalar muhtaç olan insanlara dağıtılmalıdır. Günümüzde bu anlayış, muhtaç olan insanlardan muhtaç olan kurumlara dönüşmüş durumdadır. O nedenle, bayramdan önceki haftalarda her yere boy boy ilanlar verilmeye başlanır: Kurban etlerinizi şu kuruma bağışlayın, aç insanların karnı doysun; kurban derilerinizi şu kuruma bağışlayın, muhtaç insanlara destek olsun… gibi.

Ya da, “bir kurban bir lösemili çocuğa can” gibi. Düşünün. Saçları dökülmüş, maskeli lösemili bir çocuk ve yanında boynuzlarıyla bir koç. Koçu kurban edeceksiniz ve bu o çocuğa can olacak! Yani, bir canı alacaksınız bir başka cana yardım olsun diye. Çocuk mağdur, bu mağduriyeti anlatan bir tablo ve kuşkusuz ki çok etkilenip içi acıyan bir dolu da insan. Mağduriyetin bu şekilde kullanılması gerçekten de çok ciddi ahlaki bir sorun olmalı.

Şu gerçeğin altını özellikle çizmek gerekir. Ülkemizde, sadece çocuklar için değil her yaştaki kanserli hastaların tedavisi devlet tarafından ve ücretsiz olarak karşılanmaktadır. Hemen her kanser tipi için evrensel olarak uygulanan tedavi yöntemleri vardır. Bu yöntemler, uzun yılların deneyimleri ile oluşturulur ve sonuçlar yakından izlenerek sık sık düzeltmeler yapılır. Dünyanın her yerinde aynı şekilde kullanılan bu tedavi yöntemleri nedeniyledir ki kanser hastalarında sağkalım oranları çok ciddi artışlar göstermektedir. Lösemi de bunlardan biridir. Çocukluk çağında lösemi, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tanı konduktan sonra ülkenin herhangi bir yerinde aksatılmadan tedavisi yapılabilmektedir. Başta lösemi olmak üzere hiçbir kanser hastalığının tedavisinde kurban eti ya da derisinin bir katkısı yoktur, olamaz da! Hiçbir şekilde “bir kurban lösemili bir çocuğa can” değildir. Bu amaçla yapılacak yardımların nereye gittiği mutlaka sorgulanmalıdır.

Ancak, ben başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Ülkemizde azımsanmayacak sayıda düzeltilebilir doğumsal ya da sonradan oluşmuş özrü bulunan çocuk var. Bu çocuklarda erken dönemlerde uygulanacak her türlü destekleyici tedavi, sonrasında onların gündelik yaşama uyumlarında çok büyük önem taşımakta. Gecikilen her an, özüre bağlı olarak oluşan işlev yitiminin de artması anlamına geliyor. Ne yazık ki, bu çocuklarla ilgilenen dernek, kurum ya da kuruluşlara yeterli ilgi gösterilmiyor ve yardım yapılmıyor. Üstelik, bu çocukların aileleri de genellikle ekonomik açıdan dar gelirli. Bu nedenle, eğer kurban bayramında “bir cana” destek olunmak isteniyorsa, kimsesiz ya da özürlü çocuklarla ilgilenen kurumları öncelikle düşününüz. Biliniz ki, bir kurban lösemili bir çocuğa can olamaz, ama kimsesiz ya da özürlü bir çocuğun yaşama tutunmasında çok önemli bir destek olur.

İyi bayramlar, sağlıklı günler dileklerimle..

Prof. Dr. İrfan Serdar ARDA
Çocuk Cerrahisi Uzmanı

http://driserdararda@gmail.com

http://driserdararda.com

https://www.facebook.com/ArdaCocukCerrahisiSayfasi

https://twitter.com/drserdararda https://tr.linkedin.com/in/isarda

 

 
Toplam blog
: 59
: 16759
Kayıt tarihi
: 02.03.13
 
 

Prof. Dr., Çocuk Cerrahisi Uzmanı...   "Çocuk Cerrahisi", çocuklarda tedavisinde cerrahi yöntem g..