Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Küresel ısınma nedir?

1. Küresel Isınma Nedir?: CO2 gazının ısı tutma özelliği sayesinde, atmosferin ısısı, her yıl biraz daha artmaktadır. Karbonun CFC gazlarından serbest kalıp oksijenle tepkimeye girmesiyle oluşan CO2 gazı, yüksek seviyede ısı tutma özelliğine sahiptir. Güneşten gelen ısıyı bünyesine alan CO2 gazı bu özelliği sayesinde, içinde bulunduğu ortamı ısıtmaya başlar. Bilim adamlarının " Global ısınma " dedikleri olay da budur.

Sera etkisi: güneş ısısının hava kürede tutulması sonucu, gezegenin ısınmasına yol açan kalın CO2 yorganı’dır. Atmosferdeki CO2 tabakası, ısının yükselmesini engelleyen bir perde görevi yapar. Sera etkisi, havaküredeki karbondioksit artışına bağlanabilmekle birlikte karbon dioksit, sera gazlarından biridir ama küresel ısının artmasındaki, tek etkili gaz değildir.

Önümüzdeki yıllarda dünya ikliminde sıcaklığın 1.5-4.5°C daha artacağı tahmin edilmektedir. Yapılan tahminlere göre atmosfer bu hızla ısınmaya devam ederse, gelecek 30 yıl içerisinde, yalnızca 4 oC ‘lik bir artış nedeniyle buzulların büyük bir bölümünün eriyeceği hesaplanmaktadır. Tahmin edilen büyük miktarlardaki buzulun erimesi halinde, su seviyesinin sahil şeritlerinde yaklaşık olarak 10 metre kadar yükselebileceği tahmin edilmektedir. 1866 yılından beri en sıcak 14 yıl 1980’den sonra yaşanmıştır. Son 30 yılda küresel ortalama sıcaklık (1969-71=13, 99oC ‘den 1998-2000=14, 43 oC ye yükselmiştir/ 0, 44oC artmıştır.

0.3-0.6 derece sıcaklık yükselmesi deniz seviyesini 10-25 cm yükseltmiştir. Dünya ısısındaki 2 derecelik bir artış Antartika’nın çoğunun erimesi için yeterlidir. Endüstri devrimi (1760) başladığında atmosferdeki CO2 yoğunluğu 280 ppm iken, bugün (2000) 370 ppm’e çıkmıştır. Atmosferdeki CO2 düzeyi yükseldikçe, dünya sıcaklığı da artmaktadır. Eğer CO2 yoğunlukları bu yüzyılın bitiminden önce endüstri öncesi değerlerinin iki katına çıkması durumunda (560 ppm) sıcaklığın 1, 4 – 5, 8 oC artması beklenmektedir. Her yıl insan kaynaklı net 3.2 (3.3) milyar ton dolayında karbonun atmosferde kaldığı görülür. Bunda en büyük pay, enerji üretimi için fosil yakıt kullanımı ve sanayi üretimine aittir. CO2 artışının bir numaralı nedeni fosil yakıt kullanımıdır. Atmosferde, CO2 konsantrasyonu endüstri öncesine göre, % 25 oranında artmıştır.

2. Küresel Isınmanın İnsanlar Üzerindeki Etkisi: Sıcaklığın artması sonucunda çöl alanlarının da artmasına yol açar. Ayrıca şimdiki ılıman bölgeler tropik altı olacak, soğuk bölgeler de ılıman olacak ve kuzey yarım kürede tarım alanları daha kuzeye, güney yarımkürede de daha güneye, daha az verimli ya da tarıma elverişsiz bölgelere kayacaktır. Bunun sonucunda, nüfus artışı sürerken, dünyadaki tarım alanları küçülecektir. Çin, ABD ve Hindistan dünyanın tahıl üretimini sağlar. Ortalama tahıl üretimi kişi başına yılda ortalama 300 kg dır. 1000 ton su ile 1 ton tahıl üretilir. Çin’de taban suyu seviyelerinin düşmesi dünyadaki gıda fiyatlarının artışına neden olabilir (su açığı = tahıl üretimi açığı = açlık) su kıtlığı uluslararası tahıl ticaretini de etkiler.

Aral Denizi’nde 1960’dan beri deniz 12 m alçaldı (Nehirler kuruduğundan deniz ekosistemi de ölür). Refah artışı su tüketimini de arttırıyor. Buzlar eriyor insanlık giderek genişleyen çöllerle yükselen denizler arasında sıkışmaya başlamış durumda. Deniz seviyesi yükselmesi sonucu kıyı alanları sellere maruz kalacaktır. Tahmini deniz seviyesi 1 m yükselirse kıyı şeridi 1500 m geri çekilecektir. Bu da kıyılardaki menkul fiyatlarını etkileyecektir. Deniz kıyısı konutları, sigorta edilemez konuma gelmektedir.

CO2 sera etkisi nedeniyle, dünya ısınması, hastalık, kirli duman, giderek kötüleşen tarım, denizlerin yükselmesi (okyanuslar yılda 1 cm yükselmektedir), kentlerin su altında kalmasına sebep olabilecektir (Örn: Hollanda’nın bir kısmı sular altında kalabilir).

Isınan okyanuslar genişleyecek, yükselen deniz yüzeyi he yıl 50 milyon insanı sel mağduru yapacak. 1 metrelik bir yükselme Mısır’ın topraklarının % 1’inin, Hollanda’nın % 6’sının, Bangladeş’in % 17, 5’inin sular altında kalması demektir. Dünyanın en verimli topraklarına sahip olan kıyı ovalarını tümüyle sular basabilir (mali külfet).

Sıcaklık artışı, buharlaşmayı artırır, bu da hidroelektrik santrallerinde daha az enerji üretimi demektir. Sıcak geçen yıllarda, insanlar klima, soğutucu vb. aletleri daha çok çalıştırırlar. Buda daha çok elektrik talebine sebep olur.

Ekolojist Norman Myers’e göre; küresel ısınmanın etkilerinin görülmesiyle deniz yüzeyinin yükseleceği ve 2050 yılında 30 cm lik bir yükselmeye yol açacağı bu durumda da 150 milyon kişinin göçe zorlanacağını söylüyor.

3. Küresel Isınmanın Bitkiler Üzerindeki Etkisi: (Ormanlarımızın Geleceği Ne Olur?) Küresel ısınma daha önceki iklim tipine uyum sağlamış bitki topluluklarında değişime yol açmaktadır. Bitki ve hayvan türleri küresel ısınma sonucu daha yüksek kesimlere doğru bir yayılış göstermektedir.

Bitki örtüsünü şekillendiren ekolojik etmenlerin başında su ve sıcaklık gelir. Belirli fizyolojik olayların sürdürülebilmesi için belirli sıcaklık derecelerine ihtiyaç vardır. Sıcaklık terlemeyi artırır ve bitki kökleriyle daha çok su almak zorunda kalır. Daha çok su ise, topraktan daha fazla mineral madde alınmasını sağlayarak (çözücü etki) bitkinin gelişmesini hızlandırmaktadır. Aşırı sıcaklık bitkilerin zarar görüp, giderek kurumasına neden olmaktadır. Doğanın enerji üreticilerinin başında gelen bitkilerin doğal besin fabrikaları olan yapraklarının dökülmesi bitkilerde (ağaçlarda) besin üretimini büyük ölçüde durdurmaktadır.

Su bitki gelişimini sınırlayan başlıca faktördür. Küresel ısınma sonucu, havalar ısındıkça, yağış azlığı sebebiyle ormanlarda ağaçlar su azlığı ve sıcaklık fazlalığından dolayı strese girecek ve kurumalar baş gösterecektir. Güçsüz kalan ağaçlarda buna bağlı olarak böcek tasallutu artacaktır. Böcekler önce yaprakları, sonrasında ağacın kabukları ve odun kısmını yiyerek ağacın kurumasına ve bunun sonucunda da ölmesine neden olacaktır. Ölen ağaçlar da bünyelerinde birikmiş olan karbonları havaya salacaktır. Günümüzde atmosferdeki karbondioksitin yaklaşık % 25’i kesilen ve yakılan (Orman Yangınları) kaynaklanmaktadır (Richard Preston, The Wild Trees). Örneğin Alaska’da son zamanlarda yaşanan ısınma, ladin sürgünlerine dadanan ağaç kurtlarının 1998 sonuna kadar 20 milyon hektar ormanı yiyip bitirmelerinin açıkça görülen nedenidir. Kuraklıkla birlikte orman yangınları mevsimi erken başlayarak; orman yangınlarının sayısında artışlar olabilecektir.

Geçmişte CO2 yüzeyleri yeşil bitkilerin fotosentez olayı ile dengede tutuluyordu. Günümüzde artan nüfus ile azalan ormanlar sonucu, havadaki CO2 oranı dengede tutulamamaktadır. 1, 6 milyar karbon atmosfere sızıyor. Özellikle tropikal bölge ormanların tahribiyle. Günümüzde herkes ormanların çevre için yararlı olduğunu bilmektedir. Ormanlar havada bulunan karbondioksiti emip artım yaparak büyümektedir (fotosentez ile). Bunun sonucunda da temiz hava yani oksijen üretmektedirler. Su azlığı kloroplastlarda fotesentezi sınırlar. Kurak dönemlerde bitki ve ağaçlar daha az biyokütle üretimi yaparlar.

4. Küresel Isınmanın Hayvanlar Üzerindeki Etkisi: Küresel ısınmanın canlı türleri üzerine etkisi ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Küresel ısınmanın türlerin varlıklarını sürdürebilmelerinde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Küresel ısınmadan hayvanlar daha çok etkilenmekte gerek tür popülasyonu gerekse de tür çeşitliliği önemli derecede etkilenmektedir. Bilim insanları, biyoçeşitliliğin önemli bir öğesi olan tür zenginliğindeki azalmanın çağımızın en önemli çevre sorunlarından bir olduğunu bidirmektedir.

5. Kyoto Protokolü: Kyoto Protokolu’nu Japonlarında onaylaması ile Amerika iyice sıkışmıştır. Dünyayı kirletmede yarışanların, temizlemede yavaş davranmaları doğaldır. Türkiye Kyoto anlaşmasında detaylı bir şekilde tartışılan ve dünya üzerindeki hemen hemen birçok ülkenin imza attığı karbondioksit emisyonlarını azaltma anlaşmasına imza atmamıştır. Kyoto anlaşmasını 1977’den beri 182 ülkeden 84’ü imzaladı, ama bunların parlementolarının da sadece 30’u anlaşmayı onayladı. 1998 yılı temel CO2 göstergeleri açısından Türkiye Dünya ülkeleri arasında, toplam CO2 emisyonunda 24., kişi başına düşen CO2 emisyonu açısından 76., CO2 emisyonun gayri safi yurt içi hasılaya oranında 71 ve satın alma gücü paritesi dahil gayri safi yurt içi hasılanın CO2’ye oranında ise 81 sıradadır. 1995 yılında ülkemizde kişi başına düşen 2, 79 ton CO2 emisyonu ile dünya ülkeleri arasında 80. sırada yer almaktadır.

İklim değişikliği sözleşmesi: İklim değişmelerine yol açan karbondioksit ve diğer sera gazları emisyonlarının azaltılması ve bu amaca yönelik olarak alınacak önlemler ile ilgili az gelişmiş ülkelere finansman ve teknoloji transferi gerçekleştirmektir. Rio’da imzaya açılan bu sözleşmeye 153 ülke ve AT (Avrupa Topluluğu) imzalamıştır. Türkiye imzalamamıştır. Gelişmiş ülkeler dünya nüfusunun dörtte birini oluştururken atmosferi kirleten CO2’nin 14 milyar tonunu, yoksul ülkeler ise 6 milyar tonunu oluşturmaktadır.

6. Sonuç: Araştırmalar küresel ısınmanın bitki ve hayvan yaşama alanlarında değişime yol açtığını, türlerin doğal yayılma alanlarının küresel ısınma ile birlikte değiştiğini, bazı türlerin de neslinin yok olduğunu ifade etmektedir. Küresel ısınmanın türlerin varlıklarını sürdürebilmelerinde olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Doğanın en gelişmiş organizmasını oluşturan insan tarafından, biyosferde karbon devrinin bozulması çok önemli ekolojik bir olaydır. Kuraklık; susuzluk, kıtlık, iflas, işsizlik, açlık, savaş, ölüm demektir ve çevresel, sosyoekonomik olarak yıkıcı bir afettir.

 
Toplam blog
: 7
: 6310
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Orman, toprak, ekoloji, çevre sorunları, peyzaj mimarlığı ve eğitim konularında ilgilenen bir gari..