Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '08

 
Kategori
Küresel Isınma
 

Küresel ısınma ve yaşayan gezegen

Gün, yerkürenin kendi etrafında dönüş süresi. Ay ise, Ay’ın Yer kürenin çevresinde dolanma süresi, . Yıl da, Yer kürenin Güneş in etrafında dönüş süresi. Ama bu üç ölçü; ortak bir ölçüde buluşturulamaz. Bir aydaki gün sayısı tam değildir.; bir yıldaki ay sayısı da öyle. İnsanların birtakım yaklaşık hesaplarla ortak bir takvimde anlaşabilmesi için tam 4000 yıl sürdü: Ay ayı hala 30 gün etmez. Ay şubatta, temmuzda kinden daha hızlı dönmez. Yer küre Güneşin çevresinde dönerken, her 4.yılda bir, fazladan bir gün harcamaz.

Kışla yaz arasındaki sıcaklık farkını yaratan, yer Kürenin dönüş eksenindeki eğimdir;eğim artıkça sıcaklık farkları da artar. Mevsimler arasındaki değişiklikleri belirleyen de bu eğimdir. Yoksa bazılarının hala sandığı gibi güneşin uzaklığı değil.

Günümüzde gezegenler üzerinde yoğun çalışmalar ve araştırmalar yapılmaktadır. Bütün bu araştırmaların amacı yaşadığımız yerküreyi daha iyi tanımak amacını taşımaktadır. Kısa bir süre önce bir bilim dalı doğdu: Karşılaştırmalı gezegen bilim, Yerküreyi ısıtmamız, soğutmamız ya da bileşimini değiştirip incelememiz mümkün olmadığı için onu daha sıcak, daha soğuk, daha küçük ya da daha büyük gezegenlerle karşılaştırıyoruz...İklim araştırmalarından yanardağ araştırmalarına, meteorolojiye kadar uzanan çok çeşitli uygulamalar var. Yer kürede ki yaşamamızı nelerin tehdit edebileceğini görebilsek, var olmamızı sağlayan hassas dengeleri kavrayabilsek, Ozon tabakasındaki deliğin ya da sera etkisinin iyi yönde mi, yoksa kötü yönde mi gelişeceğini bilebilsek çok iyi olurdu.
Venüs gezegenin, yüzeyindeki her şey darmadağınık, .yüz atmosferlik bir basıncın etkisiyle paramparça olmuş; sıcaklık 400 derecenin üstünde...koskoca bir fırın.!Marsta ise sera etkisi durdu; en düşük sıcaklıklar, eksi 143 derecenin altında ..Yer küre, bu iki gezegenin arasında yer alıyor.İki uç durumu incelemek, en önemli fiziksel parametrelerin rolünü anlamamıza çok yardımcı oluyor. Sera etkisi gereklidir; o olmazsa Yerküre buz gibi olurdu. Ama fazla güçlenirse, yaşam ortadan kalkabilir. Şu anda var olan çok ince ayarın bozulmayacağı umulmaktadır; bozulmaya yol açabilecek nedenler önemli araştırma konusudur..

Hava ısınınca su sorunu ortaya çıkar...

Bundan 15 bin yıl önce Ortadoğu da hava hayli soğuk ve bol yağmurluydu. Dağınık bir nüfusun yaşadığı bir bozkırdı burası. İklim değişti. Büyük iklim kuşaklarının hepsi kuzeye doğru yükselip yöneldiler. Bölge, sıcaklığın ve kuraklığın etkisiyle git gide çölleşti; büyük nehirlerin insanla dolan vadileri hariç;( Nil Vadisi, Ürdün Vadisi, Dicle, Fırat vadileri ve Akdeniz kıyısının bazı noktaları). Ortadoğu, çarpıcı jeolojik manzaraların ilginç karışımıdır: Ürdün vadisi, Afrika levhasıyla Arap levhası arasındaki sınıra denk gelen büyük bir faydır; Nil, İran körfezi..üç büyük Jeofizik oluşum, iklimde bir değişiklik;işte bunlar yeni uygarlıkların doğmasına, insanlık tarihinin baştan sona sarsılmasına yetmişti..o zaman Orta doğuda bu değişimlerin yaşandığı zamanlarda sanayi ne durumdaydı. Veya atmosfere deşarj edilen sera gazı oranı ne kadardı.? Bu nedenlerden dolayı, bugüne kadar bilimsel araştırmalara en büyük kaynak ayıran ABD’leri küresel ısınmayla ilgili hiçbir anlaşmayı imzalamamıştır.


Gezegen Tarihinden;

(Örnek-1:Çıplak dağları, kupkuru platoları, çakılları ve uçsuz bucaksız kum denizleriyle Afrika'yı batıdan doğuya kadar kaplayacak acımasız bir dünya..Büyük sahra Çölü, Atlas okyanusun dan Kızıl denize kadar 6000 km. öyle bir coğrafya ki, alabildiğine güç koşullarıyla yaşamı yok ediyor..10.bin yıl önce dünyanın en verimli toprakları buradaydı..yaşam, nüfus artışları, verimli topraklarıyla, heybetli nehirleriyle, balıkçılık sektörüyle, tarımıyla, yemyeşil ovalarıyla, dünyanın bütün kuş türleriyle adeta cennet parçasıydı..çayırlarında parslar, devekuşları, ceylanlar, filler, avcılık cap canlı bir yaşam vardı..İnsanlar önce avcılık, çobanlık, sonra tarımla uğraşarak binlerce yıl yaşadılar..Yaşamlarını sayısız resimlerle, kayalara ve mağara duvarlarına çizerek bize bıraktılar...Güney Cezayir’de ki tassili yaylalarında ve hoggar Dağlarında çizilen resimler dün çizilmiş gibi sağlam ve lekesiz ulaştı günümüze.
Peki bu kadar verimli topraklara, cennet gibi ovalara, ne oldu..? İlk uygarlıkların çiçeklendiği bu uçsuz bucaksız kıta nasıl oldu da kurudu. niçin böylesine büyük felaketlerle karşı karşıya kaldı..neden bir yudum su vermez, bir damla yağmur düşmez oldu.? Bu gün çağımız insanın üzerinde bile durmadığı bu değişim öylesine hızlı oldu ki, hızlı iklim değişikliği ardında, seri halde olan depremler, yatak değiştirip kuruyan ve yön değiştiren nehirler, sürekli genişleyen kum çölleri dur durmak bilemeyen değişim..kıtasal hareketler.. Gezegen yaşıyor..yaşarken yıkıyor, kurutuyor..savuruyor..bir yeri yıkarken başka bir yerde hayatı canlandırıyor.

Örnek-2:6.Haziran sabahı ABD’lerinin kuzeydoğusunda kar düşmeye başladı.Karın derinliği bazı yerlerde 50.cm.ye ulaştı.Beş santim büyüklüğünde kar taneleri düşmeye başladı.Kar fırtınası sürmeye başladı.öldürücü soğuk ürünleri yok etti.çiftçiler tekrar ürünlerini yeniden ektiler.Temmuz, Ağustos, ve eylülde kar hiç dinmedi. günlük tarihi tutanlar ve görgü tanıkları gelmiş geçmiş en iç karartıcı ve sıra dışı hava' olarak yazmışlar.kırmızı, mavi, kahverengi kar taneleri düşüyor.Gökyüzü tozumsu bir pusla kaplandığı olguyu kimse anlamlandırmıyordu.kesin olan tek şey açlık ve kıtlığın hat sayfaya ulaştığı..insanlar hayatta kalmak için, yaban soğanı, fare, dışkı, kedi köpek..ceset yemeye başladı.Bu sırada Avrupa’yı da bu havalar sardı..Fransa da, İskoçya da, İngiltere de, İsviçre de, doğu angelia da..insanlar 'ya ekmek yada ölüm diye pankartlar açıp yürümeye başladılar.aç halk her yeri basıp yağmalıyor.yakıyor..sokaklar cesetten geçilmiyor..açlıkla birlikte salgın hastalıklar, tifo salgını, insanları kasıp kavuruyordu..1817 yılına gelindiğinde insanlar telef olmuşlardı..hayatta kalanlar bu yollardan gelip beslenebilen insanlar olmuştur...Bu beklenmedik havanın, dünyanın öbür uçundaki Java'da bulunan 1815.yılında patlamış Tam bora adlı yanardağının patlaması ve stratosfere büyük miktarda toz ve gaz fışkırması..aylarca asılı kalan bu toz ve gaz bulutunun..dünyanın yüzeyine ulaşan güneş ışınlarına engel olduğunu bilim adamları sonra ortaya çıkaracaktı...Sera etkisinin tersi.Vahşi doğanın merhametine daima muhtacız..Melih BAKİ


Yararlanılan kaynaklar:

:1::Yerkürenin en güzel tarihi(Kitap).çeviren saadet Özen;İş Bankası kültür yayınları.temmuz 2002

:2:Tarih Boyunca dünyayı sarsan felaketler ktp)

.3: stuart Flexner, Doris Flexner..Kötümserin tarih rehberi, aykırı tarih.yay.2005)

 
Toplam blog
: 52
: 1204
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Adana Yumurtalık ilçesi'ne bağlı Yeşil Köyde doğdu.. İlkokulu doğduğu köyde, Orta, Lise öğrenimin..