Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '08

 
Kategori
Doğa Sporları
 

Küresel ısınmayla bisikletli mücadeleye ne dersiniz?

Küresel ısınmayla bisikletli mücadeleye ne dersiniz?
 

Bisikletin mi var? Ne mutlu sana.


Çok sert geçen bir kış dönemini 1 ay kadar sonra bitirip bahara merhaba diyeceğiz. Sık sıkta olmazsa arada bir bisiklete bindim. Artık hayatımın bir fobisi oldu bisiklet. Dolayısıyla bahar yaklaştıkça ve havaların güzel gittiği müddetçe bisiklete binmeye devam edeceğim.

Geçen Cumartesi günü bir haber vardı Sabah gazetesinin Cumartesi ekinde. İnternet sitesinde de haberi aradım ve buldum. Los Angelas’ta tanıştıkları ilk gün birbirlerine dünyayı gezmek istediklerini söyleyen Gizem Altın Bryan Nance çifti, bu dileklerini yedi yıl sonra bisikletleriyle gerçekleştiriyor. Üstelik TEMA’nın katkılarıyla…

Haber aynen şöyle.

"Dünyayı tehdit eden küresel ısınma, hava kirliliği gibi önemli sorunlara karşı bir şeyler yapılması gerektiğine inanan Gizem Altın (34) ve Amerikalı eşi Bryan Nance (35) bisikletin ulaşım aracı olarak kullanımının yaygınlaştırılması için kolları sıvadılar. Tanıştıklarında birbirlerine söz verdikleri gibi hem dünyayı gezmek isteyen hem de dünya sorunları karşısında kendi çaplarında mücadele etmeyi seçen çift, çözümü dünyayı bisikletle gezmekte buldu. Bisikleti çevreci bir ulaşım aracı olarak gören çift, bisiklet kullanımının trafik ve hava kirliliği sorunlarına bir çözüm getireceğine inanıyor. Küresel ısınma karşısında birey olarak da herkesin bir şeyler yapabileceğini göstermek isteyen Altın ve eşi, dünyayı bisiklet ile gezerek kamuoyunun dikkatini bu sorunlara çekmeyi umuyorlar. Turlarına, Avrupa ülkelerini bisiklet ile geçerek başlayan çift, ikinci etap için TEMA Vakfı ile işbirliğine girdi. Mart ayında İstanbul'dan yola devam edecek olan çift, vakfın desteğiyle 25 bin km. kat ederek İpek Yolu güzergâhından Sidney'e ulaşacak. Projenin detaylarını Gizem Altın ile konuştuk.

Bisiklet ile dünya turu projesi nasıl doğdu?
- Eşimle tanıştığımız gün dünyayı dolaşmaktan bahsetmiştik ve bu bizim hep içimizde olan bir hayaldi. Daha sonra hayatımıza bisiklet girdi. Bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanmaya başladık ve çok keyifli olduğunu gördük. Derken dünya turunu da bisikletle yapmaya karar verdik.

BİSİKLET DOSTU ŞEHİR


- Nereden ve ne zaman başladınız dünya turunuza?
- Geçen sene mart ayında Amsterdam'dan başladık. Bisikletlerimizi uçağa koyduk ve İstanbul'dan Hollanda'ya uçtuk. Amsterdam dünyanın en düz ve bisiklet dostu şehri.

- Bu tur için önceden ne gibi hazırlıklar yaptınız?
- Tura çıkmadan önce ekipmanımızı gözden geçirdik. Bisikletin viteslerini ayarlattık, özel çantalar aldık, çadırımız zaten vardı. Uzun bir tur olduğu için otellerde kalmayı hiç düşünmedik. Ya çadır kurduk ya da Servas ailelerin yanında kaldık.

- Servas aile nedir?
- Bu internet sitesi sayesinde, tüm dünyada insanların evlerinde hiçbir ücret ödemeden kalabiliyorsunuz (www.servas@org). Bu yolculuk ortaya çıkınca da bu siteye üye olduk ve gitmek istediğimiz ülkelerdeki evlerle yazışmaya başladık. Bu sitenin en iyi yanı, sizin de evinizde onları ağırlamanız gerekmiyor. Dünya kardeşliği, dostluk ve güven üzerine kurulu bir sistem bu. Aynı zamanda bisikletle gezmenin de çok farklı olduğunu gördük. Soğuk diye düşündüğümüz Avrupalılar sizi bisikletin üstünde görünce bir anda Doğulular gibi davranmaya başlıyor.

- Hiç otoyolları kullandınız mı?
- Çok az kullandık. Avrupa'da bir şehirden diğerine gitmek için otoyola girmeniz şart değil, bisiklet yolları her yerde var. Avrupa Komisyonu içerisinde bir bisiklet alt komisyonu oluşturuldu. Bisikletin önemini çok iyi kavradılar.

- Her gün kaç kilometre pedal çeviriyorsunuz?
- İlk başlarda çok zorlandık. Uzun mesafede bisiklet deneyimimiz olmadığı için, bir günde çok az kilometre yapabiliyorduk. Tura başlarken de gidebileceğimiz kadar gideriz, olmazsa bisikletleri satar, sırt çantasıyla devam ederiz diye düşünüyorduk. Dolayısıyla ilk günlerde sadece 30-40 km. yapıp çok yoruluyorduk. Turun sonlarına doğru günde 100 km. yapabilmeye başladık."

http://www.sabah.com.tr/2008/02/02/ct/haber,4033BA8E674C4D9C8577FB304A34ADCB.html

İşte benim bir yıl boyunca anlatmak istediğim buydu. Hatta 4 gün boyunca sürecek İzmir’den İnönü’ye bisikletle yolculuğum bu haberin yanında çerez gibi gelir.

Bisiklet yolculuğunu hiç denediniz mi? Yorucu mu olur? Siz hiç bisikleti bir ulaşım aracı olarak görmüyorsanız bisikletle yolculuğu hiç denmeyin derim. Çünkü bu yolculukta yokuşlar, ovalar, önünde yılan gibi uzayan o bitmeyen yollar karşına çıkacak. Dağlar dedim de bisikletlerle aşılabilir mi acaba? Gazetede ki habere göre “Bisikletliye dağlar vız gelir.” Bence de.

"Hollanda'yı geçtik ve Belçika'ya girdik. Hollanda'yı 10 günde geçtik. Bu arada istediğimiz şehirlerde durduk ve arkadaşlarımızı ziyaret ettik. Belçika'da daha çok kaldık. İlk tepelere orada rastladık. İlginç bir tecrübe oldu bize çünkü turun ilk kısmında tepeler sadece yüzde 7 oranındaydı. Bu rakamı görünce ağlamaklı oluyordum, özellikle de yokuş aşağı inerken çok zorlanıyordum çünkü bisikletlerin yükü çok ağardı ve frenlemekte zorlanıyorduk. Daha sonra ise yüzde 15'lik iniş çıkışları rahatlıkla geçmeye başladık.

- Belçika'dan sonra?
- Belçika'dan Fransa'ya geçtik. 'Tour du vin' dedikleri şarap bağları bölgesini gezdik. Çok güzel kasabalardan geçtik. Bisikletliler için de her şey düşünülmüş. Mesela yol üstünde her yerde su çeşmeleri vardı. Bisikletliler için su çok önemli. Sonra Almanya'nın köşesinden geçip İsviçre'ye geldik. Her an çoban Peter ve Heidi karşımız çıkacak zannediyorduk. Her taraf yemyeşil ve dağlarla kaplı. Dağları bisikletle geçmek çok zor olmasına rağmen artık kendimize güveniyorduk. Bir buçuk aydır yollarda olmamız bize çok güven kazandırmıştı; hele de Alpler'i bisikletle tırmandıktan sonra. Bu noktada bisikletin artık iyice kanımıza girdiğini anladık. Bütün eşyalarımızı taşıyarak kendi gücümüzle gidebiliyor olmak inanılmaz bir his. Daha sonra Avusturya'ya geçtik. Orada ekoturizme çok önem veriyor ve bisikleti de ekoturizmin bir parçası olarak pazarlıyorlar. Tüm ülkede yediden 70'e kadar herkes bisiklet turu yapıyor. 10-15 kişilik aileler düşünün, köpekleri dahil herkeste bir bisiklet ve geziyorlar. Sistem bu turlara göre kurulmuş. Mesela bir köye varıyorsunuz, her şey bisikletçilere göre ayarlanmış, tam bisiklet cenneti! Avusturya'dan Macaristan'a kadar bisiklet yolu ile gittik. Ailevi nedenlerden dolayı da Budapeşte'den Türkiye'ye uçakla dönmek zorunda kaldık
http://www.sabah.com.tr/2008/02/02/ct/haber,9ECFD46841D34B9EA477471CED4FCBD8.html

Bisiklet. Türklere göre sınıfını geçen çocuklara karne hediyesi. Avrupa’da ise iki tekerlekli ulaşım aracıdır. Aynı zamanda da çevre dostudur. Benzin ve mazot istemez. Plaka istemez. Ruhsat istemez. Vergi istemez. Aynı zaman da spor salonlarına gidip orada sabit bisiklete binmek için para vermenizi de gerektirmez. Yani bir o kadar da bisikletin insan üzerine faydası vardır. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=78999

Evet, bizim dostlarımız “TEMA ile Türkiye’de çeşitli okulları gezip ’bisiklet’i anlatacaklarmış.”

"- Turunuzun ikinci bölümünü TEMA ile birlikte mi yürüteceksiniz?
- Evet. TEMA, bizi İstanbul'dan Sidney'e kadar İpek Yolu üzerinden göndermeyi teklif etti. Kasım ayından beri bu proje üzerinde çalışıyoruz. Projenin adı da 'BisikleTema' oldu. Şu an TEMA'nın kaynak yaratma departmanı bizim adımıza sponsor arıyor. Diğer yandan da TEMA ile birlikte, bu tur İstanbul gibi bir şehirde nasıl uygulanır, diğer şehirlerdeki koşullar nedir gibi araştırmalar yapıyoruz. Ve bisiklet bilincinin oluşması için neler yapılması gerektiği üzerinde çalışıyoruz. Mesela 6 Şubat'ta bir sempozyumumuz olacak. Belediyeler, bisiklet dernekleri, akademisyenler hep bir araya gelip durum değerlendirilmesi yapacak. İstanbul'da çok önceden planlanan 650 km.'lik bir bisiklet yolu projesi var ama bugüne kadar sadece 23 km.'si yapıldı. Ben gerçekten bu yolun faydasına inanıyorum, özellikle de İstanbul trafiği göz önüne alındığında...

- Güzergâhınız ne olacak?
- İstanbul'dan Karadeniz Bölgesi'ne gideceğiz. Oradan tarihi İpek Yolu'nu izleyerek Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Çin'e ineceğiz. Çin'den güneydoğu yönünü takip ederek Vietnam, Lagos, Kamboçya, Tayland, Malezya, Singapur ve Endonezya'ya gideceğiz ve son olarak da Avustralya'nın kuzey bölgesinden Sidney'e ulaşıp turumuzu noktalayacağız.

- İkinci turu kaç ayda yapmayı düşünüyorsunuz?
- 17 ay gibi bir süre koyduk. 25 bin km. yol kat edeceğimiz için çok uzun bir tur olacak.

- TEMA ile işbirliğinizi anlatır mısınız?
- TEMA ile birlikte Türkiye'de çeşitli okulları ziyaret edip bisikleti tanıtacağız. Türkiye dışında da çevre üzerine faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile iletişimde olacağız. Gittiğimiz ülkelerde İngilizce basın bültenleri dağıtacağız. http://www.tema.org.tr/bisiklet adlı bir web sitemiz de var. Site aracığıyla yol boyunca çektiğimiz fotoğrafları yayınlanıp izlenimlerimizi paylaşacağız. Ayrıca yanımızda bir video kamerası da olacak. Çekeceğimiz kasetleri İZ TV'ye yollayacağız. Onlar da gönderdiklerimizi harmanlayıp yayınlayacak. Bilindiği gibi 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti organizasyonu var. Onlarla beraber bisiklet konusunda bir çalışma yapmak istiyoruz. Bir kültür şehri yayasız ve bisikletsiz düşünülemez." http://www.sabah.com.tr/2008/02/02/ct/haber,4F412C161BB540D19976960269C2B5F4.html

Bu gazetede ki haberi okuyan her kimse akıl fikir versin diyeceklerdir. Bakın bizler bisikletle hiçbir yere gidemezken bir Türk kızı Amerikalı eşiyle birlikte neler yapıyor okuyorsunuz değil mi?

17 ayda 25.000 km yol kaydedeceklermiş.

Selametle gidip, selametle gelsinler.

Darısı benim gibi bisikletçilere diyor ekliyorum. Arabalar için yollar var. Yayalar için de kaldırımlar var. Neden acaba bisikletliler için de bisiklet yolları yok ya da yeterli değil? Neden acaba bisikletliler için yollar olsa bile oralar da yaya yolu olarak kullanılıyor? Sevgi ve saygılarımla...

Ahmet Üstündağ. 5 Şubat 2008 – İzmir.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..