Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '11

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Küresel kriz Türkiye'ye ne kadar yansır?

Küresel kriz Türkiye'ye ne kadar yansır?
 

İMKB de kayıp büyük


Dünyanın, yüklendigi (yedi milyardan fazla) insan nufusunun ve bireylerin, kurumların, devletlerin yüklendikleri borç yükünün altında ezilme sürecine girmiş olduğu artık dolunay gibi orta yere çıkmış gibi...

Son 250 yılda (500 milyondan 7 milyara) 14 misli artan insanlık nüfusuna rağmen, sanayi ve ardından elektronik devrimin oluşturduğu kapasite fazlasını kullanabilmek için üretilen, moda ve reklam faktörleriye desteklenen taksitli satışın bireylerde oluşturdugu borç yükü, teknolojiyi takip edebilmek için yapılan yatırımlar vd nedenlerle kurumlarda oluşan borçlar, devletlerin de demografik yatırımlar ve silahlanma için borçlanmaları, (cari açıkla) biriken sıcak para ile yüklendikleri vadesiz borçlarla ekonomi dünyası kontrol edilebilir olmaktan çıkıyor gibi...

Bir insan yıllık gelirinin kaç katı borçlanabilir, bir şirket veya banka ekonomik gücünün kaç katı borçlanabilir, bir devlet yıllık GSMH nın kaç katı borçlanabilir hesabı karışmıştır. Bu günü, bu haftayı, bu ayı, bu yılı atlattık Allah kerim mantıgıyla tamamen nominal (kaydi) düzene geçen bireysel, kurumsal, devletsel mali yapı ve küresel kapitalist sistem artık geri dönülmez bir sürece girmiştir. Aslında bu noktaya getirenler belli ama nasıl çıkaracakları belirsizdir.

Nasıl çıkaracakları belirsizdir derken aslında çıkabileceği yollar da vardır. Alacaklılar alacaklarında % 50 iskonto yapacaklar veya vazgeçecekler veya rafa kaldırıp dipfirize koyacaklar. 

Ya da borçlular borcum borç inkar eden namerttir ama ödeyemiyorum diyerek 1990 lı yılların sonuna doğru Rusya'nın yaptığı gibi konsolidasyona (borç silmeye) başvuracaklardır. Tabii ki silahı olan Rusya bunu yapabilir ancak her borçlu ülke hatta Avrupanın atababası Yunanistan yapabilir mi? Hayır.

Güçlüler kurtulacak güçsüzlerde borçlarına karşılık ceketlerine kadar ödeme yapacaklardır. Tabii ki ceketleri para etmez varsa yer altı, yer üstü kaynaklarını konum zenginliklerini vereceklerdir.

Özetle 11 eylül 2001 ile başlayan 21 inci yüzyılın küresel dönüşümü nereye kadar gidecek belirsizleşmekte.

Enine boyuna düşünüldügünde kriz dünyayı eger ters yüz etmezse enteresan şekilde, yükselen döviz kuruyla Türkiye'ye olumlu yansıyabilir. Döviz kurunun yükselişi ihracatı artırmasa da, öncelikle thalatı kısar ve cari açık azalır, işsizlik de çok fazla artmaz. 

Ancak Türkiye'ye giren sıcak para (vadesiz dış borç) banknot döviz olarak geri çıkmak yerine külçe altın olarak çıkmak isterse o zaman Türkiye'nin $ rezervi de para etmez. İşte durumun en hassas noktası burası $ olarak giren sıcak para altın olarak geri çıkmak isterse Türkiye Ekonomi Yönetimi bunun hesabını yapmış mıdır? Bence yapmamıştır. Çünkü Türkiye ekonomi yönetimi döviz stoguyla ögünüyor oysa onlar kagıt banknot, iyisi mi bir an önce onları altına çevirin denebilir ancak bu saatten sonra çokta zarar edilmiş olur.

Ve bilindiği kadarıyla soyut para; banknot, altın ve borsa arasında dolaşmaktadır. Oluşan süreçte eğer devletler üstü spekülatörler potansiyeli olan devletlere cari açık yoluyla sıcak para sokarak oradaki altını yürütme planını uyguluyorlarsa heyhat... 

Bu yazıyı yazmaya başlarken buraya geleceğimi ben düşünmemiştim. Satır satır yaza yaza bu sona geldim ama sanki böyle bir durum var gibi...

Ne diyelim yarın ola hayrola... 

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..