Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '10

 
Kategori
Aile
 

Küreselleşme olgusunun geleneksel Kabil ailesine etkileri

Küreselleşme olgusunun geleneksel Kabil ailesine etkileri
 

Bu yazıda işlenen tema her ne kadar KABİL ailesiyle ilgili özel bir nitelik taşıyorsa da, bilimsel gelişme seyrine uygun bir bakış açısıyla ele alınmış olması, konuyu genelleme yapmaya daha elverişli bir hale getirmiştir. Yazılarımın burada yer almasını arzu edişimin bir diğer nedeni de, Milliyet Bloglarda yayınlanmasından vazgeçemediğim içindir. Dost, arkadaş ve akrabalarım yazılarımı merak ediyorlarsa, buradan izlemeleri beni daha çok mutlu edecektir. Site yazarlığı davetleri beni çok fazla ilgilendirmiyor doğrusu.

Küreselleşme ve kentleşme olgusu bireyi içinde yaşadığı topluma yabancılaştırmakta, geleneksel kültür değerleri yeni nesil üzerindeki etkilerini her geçen gün biraz daha azaltmaktadır. Beş yüz yıllık geçmişi olup, son yıllarda birbirinden kopuk yaşayan bir aileyi kültürel yabancılaşmadan korumak ve geleneksel bağları güçlendirmek amacıyla, ilk kez Maslak Sheraton Otel’de bir yemekli toplantı düzenlenmiştir. Daha birçok ilklerin gerçekleştiği Kabil veya Kabiloğlu ailesinin bu gecesinde en önemli ilk, ABD’de yaşayan genç bir Kabil’in internet aracılığıyla dünyanın dört bir yanında yaşayan binlerce Kabil’e ulaşarak, yaklaşık 110 kişiyi böylesine güzel organize edilmiş etkinlikle bir araya getirmiş olmasıdır. Bir diğer ilk ise, yaptıkları canlı müzikle geceye ayrı bir neşe katan, dört müzisyenin de farklı alanlarda uzmanlaşmış Kabil ve Kabiloğlu ailesi mensubu olmasıydı.

26. katta yer alan Sky Restoran’daki yemeğe geçmeden önce, kokteyl salonunda ilk kez tanışanların heyecan ve mutluluğu seyretmeye değerdi. Yüzler bir başka şekilde gülüyor, patlayan flaşlar bu güzel kahkaha ve tebessümleri tespit ediyordu. Tanıtım ilânlarında yemeğin daha ziyade, genç kuşakların bir araya gelip kaynaşmasına yönelik olduğu belirtilmiş ise de, eskilerin deneyim ve rahatlığı gençlerin yakınlaşmasına model rolü oynayarak, gecenin amacına yönelik bir başka katkı yapıp, renk katmıştır. Katılımcıların bu ilk tanışma heyecanı, sohbeti koyultmuş, garsonların yemek öncesi sunduğu kokteyl bile onları bu sıcak sohbet ortamından çıkaramamıştı. Yemeğin düzenlenmesinde büyük katkısı olan Mahmut Kabil’in yüksek tonda yemeğe davet çağrısı, katılımcıları ancak uyarabilmiş, üst kattaki yemek salonuna doğru çıkışı başlatmıştı. Ordövr tabaklarının hazır olduğu numaralı masalardaki yerlerini alan Kabiller, henüz sıcak yiyeceklere geçmeden, gecenin program akışı bir anons çağrısıyla başladı. Yemek düzenleme fikrinin ABD’den gelen esas babası, Serol Kabil sahnedeki kürsüye davet edilmişti.

Sözlerine davetlileri selamlayarak başlayan Serol Kabil, ağır toplara teşekkür ederek konuşmasını sürdürdü. Ailede öne çıkmış hemen herkesi ve yakınlarını da kucaklayan duygusal konuşmasında, babasının sağlığında arzu edip de gerçekleştiremediği vasiyetini yerine getirmiş olmanın manevi hazzıyla, azız hatırasını da özlemle andı. Yemeği düzenleme fikrinin kendisinden çıktığını, ancak bu gecenin kendisine mal edilemeyeceğini, sahibinin Kabil Ailesi olduğunu, ilk deneyim olması bakımından olası kusurların da hepimize ait olacağını ve kusurların hoş görülmesi gerektiğini söyledi. Veda selâmıyla konuşmasını tamamladıktan sonra, sözü 3 dönem Rize Milletvekili seçilme başarısı göstermiş Ahmet Kabil’e vererek kürsüden ayrıldı. Ahmet Kabil de Atalarımızı rahmetle ve saygı ile anarak başladığı konuşmasına, aile toplantısına öncü olan ve emeği geçenlere teşekkürle sürdürdü sözlerini. Akrabanın tarihinden bahisle, kendisinin hazırladığı şecerenin yetersiz ve çok eksikleri olduğunu, iyi yetişmekte olan yeni neslin belgeli ve ayrıntılı çok daha mükemmel kalıcı bir şecere yapabileceğini söyledi. Sözü Şükrü Kabil'e vererek kürsüden ayrıldı. Şükrü Kabil de derleyici bütünleştirici konuşmasında, atalarımızın bazı gelenek ve görenekleri bizzat yaşadığını, akrabanın tarihiyle ilgili kayıt tutulmamasına rağmen, birbirlerinden uzakta da olsalar aralarındaki güçlü sevgi ve saygı bağını koparmadıklarını dile getirerek, atalarımızın kendi aralarındaki yardımlaşma ve dayanışmanın takdire şayan olduğunu ifade ettikten sonra, herkesi selamlayarak kürsüden ayrıldı. Otelin müzik koordinatörü de olan gitar sanatçısı yeğenimiz Saltuğ Kabil, bu satırların yazarı olan bendenizi kürsüye davet etti. Yazılı olarak hazırladığım bu konuşmayı olduğu gibi aktarıyorum:

"Saygıdeğer ağabeylerim, ablalarım, yengelerim ve sevgili gençler

Önce hepinizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Düğünler, cenazeler, bayramlar akraba olarak bir araya gelmenin geleneksel zorunlu birliktelikleridir. Ama bu akşamki beraberliğimiz ise tamamen isteğe bağlı olup, hiçbir mecburiyeti olmayan, sadece akrabanın tanışma ve kaynaşmasına yönelik yapılan bir ilk organizasyondur. ABD’den Maslak Sheraton otelinde bir yemek düzenleyebilmek, çağımızın temel dinamiklerinin ne kadar değiştiğinin en önemli göstergelerinden biridir. Çağdaş iletişim araç ve yöntemlerini kullanarak bu yemeği düzenlediği için, Serol kardeşimi gönülden kutluyorum. Gerçekten de (Baş ol) anlamına gelen ismine yakışan bir önderlik sergileyerek, organizasyonun başı olmuştur.

İçinde yaşadığımız yüzyıla boşuna “İletişim Çağı” , “Bilişim Çağı” , “Bilgisayar Çağı” , ”Bilgi Çağı”, “Uzay Çağı”, “Halkla İlişkiler Çağı” adı verilmemiştir. Dünyanın bir topa, hatta miskete dönüşmesi, haberleşme alanında görülen baş döndürücü gelişmeler sayesinde olmuştur. Kitle iletişim alanında yapılan icatlar, yaşanan somut olaylarla dünyadaki değişimi başlattığı gibi, adı geçen araçlar sayesinde dünyaya açılan bireyin sosyal değişimi de başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile başlayan küreselleşme olgusu, Berlin Utanç Duvarı’nın yıkılması ile devam etmiş, iki kutuplu dünya sona ermiş, demir perde gerisi ülkeler liberal ekonomiye geçmiş ve bu ülkeler NATO’ya ve AB’ye üye olmaya başlamıştır. Globalleşme esas manada kendini ekonomik alanda göstermiş, emeğin ve sermayenin serbest dolaşımıyla kârlı yatırım alanları arayan milyar dolarlar bir tuşa basarak yer değiştirmeye başlamıştır. Çağa yön veren bu iletişim araçları, bilginin yoğun şekilde bir yerden başka bir yere taşınmasını, saklanmasını sağlamakla kalmamış, çok amaçlı kullanılmasına da kolaylık getirmiş, hatta bilginin yeniden üretilmesine de öncülük etmiştir. Sosyal, siyasi, kültürel içerikli programlar sınır tanımayan bilgisayar ve televizyon gibi kitle iletişim araçları vasıtasıyla dünyanın en ücra köşesinden bile izlenir hale gelmiştir. İletişim teknolojisinde bu gelişmeler yaşanırken, insanların aklını esir eden en güçlü silah da yine bu iletişim araçları olmuştur.

Küreselleşme olgusu dediğimiz kavram, dünyanın bir köye, bireyin kendi değerlerine yabancılaşıp, dünya vatandaşlığına dönüşümüdür. Kabil ailesi de bu değişimden nasibini almış, birbirlerinden haberdar olmayan yakın akrabalar, iki yabancı haline gelmiştir. Trafikte kavga edip karakola düştüklerinde, akraba olduklarını öğrenince, sarılıp kucaklaşmışlardır. İçinde yaşadığımız bu iletişim çağında yakın akrabaların kendi aralarında yaşadıkları kopukluk ve birbirlerine uzak duruşu, şehirleşmenin de bireylere dayattığı bir olgunun sonucudur. Kuşkusuz kitle iletişim araçlarından da gelen yoğun haber, reklam ve mesaj trafiğinin bütün toplum kesimlerini etkilediği gibi, Kabil Ailesini de derinden etkilediği bir gerçektir. İletişim teknolojisindeki gelişmelerin dayattığı etkileşim koşulları, bireyi kendi içine dönük ama dışa kapalı, duygudan yoksun, sevgisiz, geleneksel akrabalık bağları çok zayıf bir hale getirmiştir. Tam da bu noktada, Kabil ve Kabiloğlu soyadını taşıyan gençler internetteki facebook adresleri aracılığıyla sanal ortamda birbirleri ile tanışmaya, kim olduğunu merak etmeye ve aslını-neslini, köklerini araştırmaya başlamışlardır. Serol Kabil kardeşimiz gençlerin bu ilgi ve eğilimlerini belirleyip çok doğru yönlendirmiş, facebook’ta "Kabil ve Kabiloğlu Gurbetçiler Grubu'nu" oluşturarak onları bir araya toplama başarısını göstermiştir. KABİL ve KABİLOĞLU yemeğini organize etme fikri bu çıkış noktasından esinlenerek doğmuştur. Türkiye’nin ve Dünya'nın farklı yörelerinde yaşayan 400–500 genç Kabil bu sayede bir anda kendi aralarında yoğun bir iletişim ağına girmiş, oluşan fikirler olgunlaşmaya başlamıştır. Küreselleşmenin ve kentleşmenin dayattığı olumsuzluklara rağmen, işbirliği ve dayanışma oluşturmada, aile olarak çok başarılı olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bu başarıda en önemli etken, eğitim düzeyi yüksek, gelişme ve değişime ayak uydurabilen, dünyadaki yaşıtları ile boy ölçüşebilecek düzeyde bilgi birikimine sahip, yabancı dil bilen ve bilgisayar kullanabilen pırıl-pırıl bir neslin yetişmiş olmasıdır. Ülkemizin olduğu kadar, bizim gibi ailelerin de en büyük sermayesi, iyi yetişmiş nitelikli insan gücüdür. Yeni nesillerdeki bu nitelik değişimi, yarınlara ümitle bakabilmemizin güvencesini oluşturmaktadır. Bizim yapamadıklarımızı onların yapacağına yürekten inanıyorum. Böylesine donanımlı ve dinamik gençliği öne çıkarıp, sülalemizin geleceğini güvence altına alabilmek bizim elimizdedir. Bu yemekli toplantıdan sonra gençlerin güç birliği oluşturma çabaları çok daha kolay olacaktır. Kabil soyadının bir marka olması bekleniyorsa, eğitim atağını her anne-babanın başlıca görev kabul edip, çocuklarını çağın şartlarına uygun biçimde yetiştirmeyi ilke edinmeleri gerekmektedir. Aile dayanışması ve güç birliğinin oluşması, herkesin aynı ortak paydada birleşmesiyle olur. Bu ortak payda nifak ve kıskançlıktan kaynaklanan ayrıştırıcı yanları değil, saygı-sevgi ve hoşgörüye dayalı birleştirici unsurların benimsenip öne çıkmasıyla olur.

Tam yeri gelmişken aile dayanışmasına iyi bir örnek oluşturması bakımından yaşadığım iki küçük hikâyeciği sizlere paylaşmak istiyorum. İlk kez burada açıklayacağım özel yaşamımla ilgili itiraflar, yaşam serüvenimin de değişimini özetlemektedir. Şu anda gelmiş olduğum noktayı ve eğitimle kazanmış olduğum değerleri borçlu olduğum insanlardan söz etmek istiyorum. 1957–58 Eğitim öğretim yılı başlamak üzereydi. Kendisi henüz 15–16 yaşında Yapı Meslek Lisesi 4. Sınıf öğrencisi olan genç bir ağabeyim, babamdan izin aldıktan sonra elimden tutup beni kendi okuluna kayıt yaptırmak istiyordu. Her yolu denedi ise de, sınavlar yapılmış, kayıtlar kapanmış olduğu için beni okuluna kayıt yaptıramamıştı. İstikbalimin daha parlak olacağı gerekçesiyle kaydımı Rize Lisesi’nin Orta kısmına yaptırdı. Bana öncülük yaparak önder kişiliğini ta o günden belli eden bu insan, kendisiyle her zaman gurur duyduğum ve minnet duygularıyla andığım sevgili Ahmet Ağabeydi. Mensup olduğu partiyi benimsememiş olsam ve seçime girdiği ilde seçmen olmasam da, aday olduğu her dönem oyumu o partiden yana kullanarak asla ödemeye muktedir olamayacağım vefa borcumu ödemeye çalışmışımdır. Şimdi sizden sevgili Ahmet Ağabeyime kuvvetli bir alkış istiyorum. Çünkü Ahmet Kabiller kolay yetişmiyor. Aile desteğine ve dayanışmasına en çarpıcı örnek bu olsa gerek.

Aradan yıllar geçti liseyi bitirdim. Üniversite sınavına hazırlanmak için Rize’den İstanbul’a geldim. Şişli’de bir dershaneye kayıt yaptırdım. Dershane süresince nerde kalabilirim diye kara-kara düşünüyordum. Akrabalarımın oturduğu en yakın yer Etiler. Etiler’de kalabileceğim en müsait yer ise, ağabeyimin de yaşıtı ve arkadaşı olan Rıza Kabil’in Uçaksavar Sitesindeki evi. Kursa devam ettiğim süre evini benimle paylaşarak iyi bir akraba dayanışması örneği veren Rıza Ağabeyime de teşekkür ederek kuvvetli bir alkış rica ediyorum. Bu desteğe ve dayanışmaya bugün eskisinden daha çok ihtiyacımız var. Yabancılar yerine, eğitim desteğini önce kendi soyadımıza vermemiz gerektiği inancındayım.

Düzenlemiş olduğumuz bu yemekli toplantı ve sanal ortamda kurduğumuz “Kabil ve Kabiloğlu Ticaret Grubu” bu çıkış yolunun başlangıç noktası olmalıdır. Kuruluş hazırlıklarına başlanan bir web sitesiyle kurumsallaşma devam ederken, yeni oluşumlarla markalaşmaya doğru her geçen gün biraz daha yaklaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bilgi çağı ve bilişim çağının geleneksel yaşam biçimine olumsuz etkilerine rağmen, Kabil ve Kabiloğlu ailesinin haberleşme teknolojilerinden yararlanarak bu toplantıyı düzenlemesi, çağa uyumdaki başarımızın da göstergesidir. Hep beraber daha büyük başarılara imza atmak dileğiyle, hepinizi en derin saygı ve sevgilerimle selâmlıyorum.”

Yemek düzenleme fikrinin başlangıcında ve sonrasında aile içinden küçümseyici alaycı ve protesto edici yazılı tepkiler de aldık. Aile içi sorunları burada teşhir etmek, sevgiye dayalı bütünleştirici ve birleştirici anlayışımızla ve kişiliğimizle asla bağdaşmaz. Ancak akraba içi yanlış davranışlara karşı, bireysel tepkimizi göstermekten de geri durmayız. Birileri aile içinden birisini küçümsüyor veya protesto ediliyorsa, o kişinin aslında kendisini protesto ettiğinin veya küçümsediğinin bilincinde olması gerekir. Kabil ve Kabiloğlu soyadını taşımak, zannedildiği kadar kolay bir iş değildir. İçimizden biri çıkıp, duyduğu tepkiyi çok güzel bir dille ifade edebilir. Ama zamanlaması yanlış seçilmiş negatif ifadeler daima yazarına geri teper. Bir düşünür bu konuda, “Ehlinin elinde kalem Musa’nın asası, fakat böyle olmayanlar da Allah’ın cezasıdır.”diyor. Umarım bu yazıları yazanlar pişman olup, yaptıkları hatadan bir gün geri dönerler.

 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..