Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '08

 
Kategori
Eğitim
 

Küreselleşmenin dayatması :Türban

Küreselleşmenin dayatması :Türban
 

İnsanlık tarihi çeşitli kırılma noktaları geçirmiştir. Klanlardan site devletlerine geçiş, Site devletlerinden krallıklara, Krallıklardan İmparatorluğa ve İmparatorluklardan Ulus Devletlere geçiş sürecinde yaşananlar ile bugün yaşananlar büyük benzerlikler göstermektedir.

Bugün tartışılan küreselleşme adı altında Ulus Devlet aşamasının geçildiği ve küreselleşme ile yeni bir aşamaya geçildiği görüşüdür. Bugün Ulus Devlet nedir? Küreselleşme nedir? Sorularının yanıtlarına daha çok ihtiyaç duymaktayız.

Ulus Devlet; Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ile geniş bir perspektife oturtulmuştur. Ne mutlu TÜRK olana, ya da ne mutlu Türk doğana demiyor. Ne mutlu Türk’üm diyene diyor. Yani sen hangi ırktan hangi dinden, mezhepten olursan ol, Bu ülkenin acısını paylaşıyorsan, sevincine ortak olabiliyorsan sen Türk’sün diyor. Ulus Devlet; ulus kavramında insanların birlikte yaşamasını savunuyor.

Bugün gelinen noktada küreselleşme insanlara ulus devletler bitti diyerek farklılıkların ön plana çıkarılmasını istiyor.

Bu ülkede yaşayan herkesin Türk olduğunu savunan Ulus Devlete karşı bireylere sen Türk değilsin sen Kürt, Çerkez, Laz, v.b sin diyerek farklılığı dayatıyor. Türk olarak diğerlerinden farklısın diyor. Türk olmanda yeterli değil, sen Müslüman olarak ülkede yaşayan Hıristiyan ve Yahudilerden farklısın diyor.

Müslüman olman yeterli değil, sen Sünni olarak Alevilerden farklısın diyor.

Sünni olman yeterli değil Fettullahçı olarak, Süleymancılardan ya da Kadirilerden farklısın diyor. Ve insanları mikro din, mikro milliyetçiliğe mahkûm ediyor. Bireysel özgürlükleri yaşamalısın diyerek insanları birbirinden ayrıştırıyor, yabancılaştırıyor.

Buna karşılık ülkemizde yaşayan başkalarına ise siz farklılıklarınızı ortadan kaldırın ve birleşin diyor. Halka farklılıklarınızı ön plana çıkarın derken kapitaliste birleşin diyor. Ülkemizden SA’ya birleş diyor. Ulus devlet sana yetmez birleş diyor. Ve SA birleşiyor. ToyotaSA, CarfurSA, LasSA, oluyor.

Asıl soru şu; Bireylerin farklılıklarını ön plana çıkarırken sermayeye birleş diyen bu yeni dayatılan anlayış kimin işine yaramaktadır.

Bu noktada türban toplumdaki ayrışmanın bir göstergesi ve küreselleşmenin dayattığı bir simge olarak değerlendirilmelidir.

Bilindiği üzere türbanın bağlanma şekli, takılan iğne sayısı ve iğnenin nerden takıldığı gibi ayrıntılar aslında diğer mezheplerden, diğer cemaatlerden farkını ortaya çıkaran bir simge olması ile küreselleşmenin dayattığı farklılıkların ön plana çıkarılmasına ne kadar da benziyor değil mi?

Bireysel özgürlük olarak bakıldığında özel yaşamında insanların kılık kıyafetlerine karışmamak gerekir. Kamusal alan bu noktada farklılık arz etmektedir. Kamusal alan ortak yaşam alanıdır. Ortak yaşam alanında ortak yaşanmalıdır.

Türban ile dayatılan yaşam biçimine sonuna kadar karşı çıkmak gerekiyor. Çünkü türban küreselleşmenin dayattığı bir ayrışma, bir siyasi simge ve bir dini farklılık göstergesidir. Ulus devletin olmazsa olmazı Laik Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine karşı bir küreselleşme dayatmasıdır.

Kısacası emperyalizm, küreselleşme adı altında daha fazla sömürüyü nasıl gerçekleştirebilirim, daha fazla nasıl kazanabilirimin hesabı içinde. Emperyalizmin bu dayatmasına karşı durmak Ulus Devlet anlayışına sahip çıkmak ile olabilir. Farklılıklar ayrılık nedeni değil, bir zenginlik olarak algılanmalı, Ulus Devlet, Üniter yapı ve ATATÜRK ilkeleri, Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkarak hem birlik ve beraberliğimizi koruyabilir hem de emperyalizmin bu oyununu bozabiliriz.

Bu nokta da EĞİTİM-İŞ olarak emeğimize ve ülkemize yapılan saldırının aynı yerden yapıldığını görüyor, tehlikenin farkında olduğumuzu ve üzerimize düşen karşı duruşu yerine getireceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.

 
Toplam blog
: 5
: 827
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Samsun İlkadım 19 Mayıs Lisesi Tarih öğretmeniyim.Eğitim İş sendikasının 47 kurucusundan biriyim...