Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

18 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Kurşun değil kalem istiyoruz

Kurşun değil kalem istiyoruz
 

Türkiye yaklaşık otuz yıldır terör belasıyla mücadele ediyor. Gün geçmiyor ki hain terör kanlı yüzünü göstermesin. Bir gün mezra ya da köyde, ertesi gün kent merkezlerinde eylemini masum halkın üzerine yöneltmesin.

Terörden ve bölücü örgütün eylemlerinden en çok canı yanan ise bu mücadele esnasında hayatlarını kaybeden, sakat kalan, evini yurdunu terk etmek zorunda kalan insanlarımız, şehitlerimizin geride kalan gözü yaşlı aileleri.

Diğer yandan terörün yoğun olduğu bölgelerde yaşayan yöre halkı ise büyük sıkıntı ve tedirginlik içersinde yaşamlarını sürdürmeye gayret etmekte, terör belasına çaresizce dayanmaya çalışmaktadır.

Özellikle yurdumuzun doğu ve güneydoğusunda, kırsal kesimlerde, mezra ve köylerde yaşayan, yaşam mücadelesi veren insanlarımız terörle iç içe, yan yana yaşamak zorunda kalmaktadır.

Aktütün Karakoluna yapılan hain saldırı sonrası, bu yörenin insanlarının günlük yaşantıları, sıkıntıları, duygu ve düşünceleri bütün çıplaklığı ile ulusal medyamız sayesinde halkın gündemine getirilmiş, günlerce bu yörenin insanlarının “yaşam mücadeleleri” ekranlarda tartışılmıştır.

Bir mezra olan ve 600 kişinin yaşadığı Aktütün’de eğitim öğretimin başlamasının üzerinden yaklaşık bir ay gibi bir sürenin geçmesine rağmen, okulun kapısına “sallama zincirli kilit” vurulması ise ibretlik bir olaydır.

Okulların kapısında kilit olması, atanan öğretmenlerin buralara hala gelmemiş olması ise Aktütün ve benzeri mezra ve köy okullarının eğitim ve öğretim sistemini tartışır hale getirmiştir.

Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgemiz zaten çetin doğa şartları nedeniyle eğitim ve öğretimde büyük sıkıntılar yaşamakta, bu sıkıntılara birde terör belası eklenince içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.

Aktütün saldırısı nedeniyle bu mezrada ve buna benzer mezra ve köylerde yaşayan yöre halkının birçok sıkıntısı ve sorunları medyamıza yansıdı. Bu yansımaların en önemlisi ise burada yaşayan cesur kızımız Çiçek.

Bu cesur kır çiçeğin söylediği iki cümle yöre kalkı için çok önemli cümlelerdi.

Bu iki cümlenin içersinde yöre insanının özlemleri, geleceğe ait haklı talepleri vardı.

—"Atatürk olsaydı okulumuz kapalı olmazdı", diyor Çiçek kız.

İşte bu cümlede doğunun bir türlü çözülemeyen eğitim, öğretim sorunu ve bu sorunla birlikte oluşan “cehaletin ortaya çıkışı anlatılıyordu.

Köyve mezralarda açılan okullarımızın birçoğu mekân olarak yetersiz, derme çatma binalardan oluşuyor, zor doğa şartları da eklenince eğitim adeta işkenceye dönüşmektedir.

Her ne kadar yetersiz, tam teşkilatlı okullarımız olmasa da bu okullara öğretmen atamak da sorunu çözmeye yetmemektedir.

Bu yörelerdeki öğretmenlerimizin birçoğunun “devamsızlık karnesi" maalesef zayıf olmaktadır.

Öğretmen terörün verdiği korkuyla da mezra ve köylerdeki okuluna gitmemek, daha az gitmek için çeşitli bahaneler bulmakta, mazeret izni, hastalık gibi sebeplerin arkasına saklanarak bir yılını “kazasız belasız" doldurup, tayinini alarak kent merkezlerine kaçmaya çalışmaktadır.

Burada öğretmenlerimizi suçlamak haddimize değildir. Öğretmenimizin de haklı olduğu noktalar apaçık ortadadır. Güney doğuda bir terör belası devam etmektedir, terör korkusu içinde, terörle birlikte yaşamak, hem de eğitim ve öğretimi sağlamak kolay iş değildir.

Sorun hep gelip teröre, terörün bölge insanına verdiği zarara dayanmaktadır.

İşte Çiçek kızımızın medyada yankı bulan cümlesi de terör ve yöre halkının acı gerçeğini ortaya koyuyor.

-"Biz kurşun değil kalem istiyoruz".

Bu cümle ise yöre insanının ve bu yörelerde eğitim öğretim görmeye çalışan binlerce “kır çiçeklerinin” acı feryadını ve gerçeğini ortaya koyuyor.

Görülüyorki doğu ve güneydoğu Anadolu’muzda ki kırsal kesimin öğrencileri, yöre halkı artık terörden de, terörden korkarak, çeşitli bahaneler uydurup okullarına kilit vuran öğretmenden de bunalmış, çözüm beklemektedir.

Hükümet ve özellikle de MEB. bir an önce köy ve mezralarda ki eğitime çözüm bulmak zorundadır.

Güvenlikli olmayan, terörle iç içe olan bölgelerimizde ki okulları “terör belası yok edilene kadar” kapatarak, buralardaki öğrencilerimizi, birçok ülkede olduğu gibi; Ya taşımalı eğitim sistemiyle belli kent merkezlerindeki okullara taşımalı, ya da yatılı bölge okulları kurularak, öğrencilerimizi terörden uzak yerlerde eğitimi sağlanmalıdır.

Uygulanacak olan bu iki sisteminde mutlaka zorluk dereceleri vardır. Ancak devlet “herkese eşit eğitim imkânları” sunmak zorundadır.

Bölge okullarına alınacak bu öğrencilerimize vakit geçirilmeden “psikolojik destek” sağlanmalı, bu yurdun “Ak çiçekleri” artık “kurşun değil, kalemle” eğitilmelidir.

Bu talep onların en doğal haklarıdır. Anayasamızda da ifadesini bulan “Eğitimde fırsat eşitliği” ilkesi gereği, sosyal hukuk devleti olmanın gereği de, devlet bir an önce bu gereği yerine getirmek zorundadır.

Sonsuzluk (Osman Özeker)

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..