Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '16

 
Kategori
Deneme
 

Kurt, Av ve Avcılar

Kurt, Av ve Avcılar
 

İş yapmak önemli bir kavramdır. Ben bunu bir yol almaya benzetiyorum. İş yapabilmeyi, giriş gelişme sonuç şeklinde bir kompozisyona ya da eldeki verilerle istenen bir sonuca ulaşmayı hedefleyen bir matematik problemini veyahut da eldeki malzemelerle bir yiyecek pişirmeyi hedefleyen bir aşçının davranışı olarak tasvir ediyorum.
 
Başlangıcı ve sonu olan en fazla fayda elde etmeye, harcanan enerjiden fazla enerji açığa çıkarmak ve en nihayetinde sabah başlanılan bir işten akşam belli bir mesafe ya da artış elde etmeye yarar faaliyetler dizisidir. Bir insan A şehrinden B şehrine gitmek üzere yola çıkarsa ve her günün sonunda B şehrine varamadan tekrar başladığı noktaya geri dönerse bir iş yapmış olur. Fizik kurallarına göre yapılan bu iş amacına ulaşmadığı için boşa harcanan bir enerji olur. Aynı şekilde bir kişi on basamaklı bir merdivenin onuncu basamağındaki ulaşması gereken hedefe ulaşmaksızın beşinci katına kadar akşama kadar çıkıp geri dönse yaptığı şey hedefe ulaşamadığı için aynı şekilde boşuna harcanmış emek demektir. O halde fizik kurallarına göre yapılan her iş, harcanan her enerji amacı fayda olmayan bir yolda harcansa da pratik hayata bir faydası yoktur. Kişiyi bir adım ileriye götüremez. Fayda sağlamayan şey zarar sağlayabilir mi? Bu yerine göre değişir. Boşa giden her emek, israf, kazanç kaybı, enerji kaybı, başarma inancı kaybı, zaman kaybı, motivasyon kaybı, bakiyede azalma, alternatif fırsatların kaçırılması gibi aslında çok fazla sayıda görünen ve görünmez kayıplara neden olur.
 
Bir insandan beklenen şey akıllı, fayda sağlayıcı, üstüne koyan, artan şeyler yapması beklenir. Çoğu zaman kurumlar da insan aklının kurumlara sirayet etmesi beklenir. Genellikle ticari işletmeler bu amaçlarla kurulmuş kuruluşlardır. Hiç kimse enerjisini, zamanını, sermayesini, boşa tüketmek istemeyeceği gibi, çok fazla kazanmak ister. Verimli çalışmak ister. Hatta bir taşla birden fazla kuş vurmak ister. Durum nedense devlet olunca, kamu kurumları olunca genellikle her ülkeye göre değişim göstermekle birlikte aynı verimlilikte olmaz. Bazı ülkelerde güçlüler kendi devlet kurumunu katalizör olarak kullanıp, verimliliği ve devleti oluşturan bireyler arasındaki bağı güçlendirmek suretiyle vurulan kuş sayısını hem otomatiğe bağlarlar hem de vurdukları kuşların kalitesini hem de büyüklüğünü azami seviyelere yükseltebilirken bazı yerlerde bu durum nedense sağlıklı işlemeyerek avcılar dahi kendilerinden daha organize avcılara av olurlar. Bu av olma durumu, avcı olmaya kadar devam eder.
 
Kurumlarının hedeflerini tam olarak belirleyen, enerjisini dışa yönlendiren devletler içerideki sorunlarını çözmüş milletler, devletlerdir. Dış yönelmeyen avcılık, içeride saçmalamaya başlar. Bu durum içeride sınırsız mutsuzluğa neden olurken bu durumun halka anlatılması, avcı olmayanların ikna edilmesi gerekir. Bu görev de genellikle avcılar tarafından görünen birine düşer. Bu iş gerçekten de çok zor bir iştir. Enerjisini dışa yöneltme aşamasında olanlar için nispeten daha az sorun vardır. Onlar artık avcıların da avcısı olmuşlardır.
 
*****
 
Kurtlar arasında otçullar olmazsa bir süre sonra kurtlar açlıktan ölmek veya zayıf olanları diğerleri yiyerek hayatta kalmak zorundadırlar. Bu durumda sürünün içinde olan ve etçil dahi olsa türleri arasında hayatta kalmak tamamen zorlaşır. Bu durumda etçillerin sayılarında azalma olsa da güçlüler, uyanık olanlar bir şekilde hayatta kalabilmeyi sağlarlar.
 
İdeal bir sürüde beslenebilecek gıdaların sağlıklı olarak temin edilebilmesidir. Bu durumda sürü gelişir, büyür. Otçulların ihtiyacı, ot, etçillerin ihtiyacı da çoğunlukla otçullardır. Bu denge bozulmaya başladığı zaman aynı türler arasında huzursuzluklar baş gösterir.

Hayvanlar âleminden denge vardır. Hiçbir canlı yiyeceğinden fazlasını çok da fazla biriktirmekle uğraşmaz. En azından bu uğraşları insanlar kadar gözleri hırsla bürünmüş değildir. Şöyle ki, her insan aslında öleceğini bilir. Hak dinlerin tamamında, bir şekilde kıyamet günü inancı vardır. Biriktirme, toplama konusunda hiçbir canlı türü, insanların yerini tutamaz. Bu durum dinimize göre insanın en zayıf noktalarından biri olarak bildirilmiştir. İnsanlar kendileri için biriktirdikleri gibi, torunlarının torunları hatta yedi sülalelerini yiyeceğini de biriktirmek amacıyla başkasına ait olanları da alarak, ikna olmazsa çalarak, güçlü ise, diğer sahipleri öldürmek suretiyle bu biriktirme sürecine sıkı sıkıya tapar. Bir nevi tanrılaştırma durumu, din haline gelen biriktirme duygusu uyuşturucu etkisi yapar.

 
*****
 
“Bir kurt sürüsü ren geyiği sürüsüyle karşılaşınca, içlerinden hangisinin en zayıf halka olduğunu anlayabilmek için bir dizi saldırıya girişir. Anladıkları zaman enerjilerini bilhassa o ren geyiği üzerinde yoğunlaştıracaklardır. Anne kurt yavrularından herhangi bir sıra dışı zayıflık işareti aldığında onları öldürür. Hayat zayıfları güçlüler arasında ayıklayan çok çirkin bir süreç.” Filozof ve Kurt-Mark Rowlands.
 
Bu kuralın insanlar arasında olmadığını kim iddia edebilir. Zayıfların, Ortadoğu’nun, Afrika’nın Güney Asya’nın durumu bunu oldukça net bir şekilde kanıtlamaya kâfi değilse nedir? Allah’tan hayvanlar âleminde insanlar kadar organize olabilen, biriktirebilen bir başka tür yok. İyilik ve kötülüğe dair insan davranışları zayıflarla karşılaşıldığında ortaya çıkar, çıkacaktır.
“Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığıyla, özgürce ortaya çıkabilir. İnsan soyunun ahlaki sınav, temel sınavı (iyice derinlere gömülmüş, gözlerden uzak sınavı) onun merhametine bırakılmışlara davranışlarında gizlidir: hayvanlara. Ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır.” Çek Yazar Milan Kundera-Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği(age)
 
*****
Yapmak iyidir, yapmak yaşatmaya, bir devlet veya bir toplum söz konusu olduğundaysa genele çıkar sağladıysa gayet mantıklıdır. Ancak belediyelerin de her yıl aynı kaldırımı yapması, belediye bünyesinden, genelin hakkına organize birliklerin dışa yöneltmekte güçlük çektikleri enerjilerini içe yansıtmaktadırlar. Kurt aç, dışarıda daha büyük bir avcı grubu var. O avcılar arasında av bulmak mümkün olmadığı takdirde içeriden zayıfları, zayıflıkları yiyerek hayatta kalmak zorundadır. Bu kurdun suçu denebilir mi? Kurdun tabiatı öyledir. O yüzden de belediyelerin her yıl aynı kaldırımı yapmalarına şaşırmamak gerek. Ancak şaşırılması gereken, kurt yeteri kadar sabır gösterse, daha kalıcı bir sistem kurabilir, çapını kabiliyetini büyütebilir, dışarıda da avlanma şansı bulabilir seviyeye erişebilirdi.  Bu durum bir kiraz ağacıdan kiraz toplamayı hedefleyen birinin önce kiraz ağaçları dikmesi, büyütmek için sulaması, koruması, ilaçlaması, gerekirken, sabırsız avcının buna vakti ya yok ya da bu kadar sabrı yok. Kiraz ağaçları büyüdü, ya da birileri tarafından büyütüldü diyelim, avcı ağacı kökünden sökmek suretiyle hemen/derhal onu dönüştürmek istiyor.
 
Bazı hamleler vardır, diğer hamlelerden sonra veya önce yapılmaları anlamsızdır. Türkiye coğrafyasında birçok sorunun kökeninde Türkiye’nin sadece birkaç şehirden ibaret olduğu kanısının oluşturulması ciddi bir açmaza neden olmuştur. Bazı bölgelerde nüfus göç yoluyla yok olurken, bazı bölgeler artık o yükü taşıyamaz duruma gelmiştir. Bu insanların güvenlik sağlık, eğitim gibi birçok konuda birçok sıkıntıya düşmesine neden oluyor. Tarım, tarım arazisinde daha ucuza yapılabilir. Tarım arazisi olmayan arazide de gerekli çalışmalar yapılmak suretiyle tarım yapılabilir. Çölde İsrail belki de buna en iyi örnektir.
 
*****
 
Kurt koyun yer, insan da koyun yer. İnsanla kurt arasında etçillik anlamında benzerlik olsa da seçicilik vardır. İnsan dişileri seçerek türün devamını sağlar. Bunu bilinçli olarak yapar. İnsan hamile bir koyunu kurban yapmaz. Damızlık dişi ve damızlık erkek ayırır. Kurtsa yakaladığını yer. Boğar. Yapılanlar toplumda sürekliliğe neden oluyorsa bu alkışlanacak bir davranıştır. Yapılanlar anı, günü kurtarmak için yapıldığında bu akıllıca olmayabilir. Bu durumda binilen dal kesilmiş olur. Büyük ormanda yaşayanlar için sorun yok. Bu durumda olanların küçük fundalıkta yaşayanlara faydası da yok. Zararı da çok. Orman orada yaşayanlara bol av sağlarken, fundalığa saldırmaları kendi ormanlarından avlanmamaları onların sistematik olarak kendi ormanlarını koruma içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Onları suçlayamayız… 
 
 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..