Kürt Açılımına, 3G Osmanlıdan asimetrik bakış..

Gündemler depremi ülkesi Türkiye. Nerden hangi beyinden ve nasıl çıktığı bilinmeden ülke gündemine otturulan senaryolar. Bu gün bir köşede, 3G iletişim ve diğer köşede Kürt açılımı. Birde dönelim, yüz yıllar öncesine 3. gündem olsun Osmanlı Padişahı.

Aydınların sevmediği, fikirlerin fink atamadığı doğruların bile hüküm ile kesinleştiği günler. Özgürlük ve demokrasi doğru kullanıldığı sürece doğrudur. Ancak yalnış emellere hizmet ederse çok büyük bir kaos mekanizması olur. En küçük örnek, meclisde sandelye sayısının seçim pazarlığı olabilmesidir.

Şimdi yüzyıllar öncesinde beyin jimnastiği yaparak düşebiliyormusunuz;

1- Padişah, birini yakalatmış eşkiyadan, hemide eşkiyanın başı ve nasılsa kellesi gövdesinde kalmamış.

2- Özel bir adada suit tarzı hizmet görüyor.

3- Onun kurduğu eşkiya çetesi de dağıtılamamış.

4- Ordu komutanı görevde, nasılsa Hükümdar o hışımla yeniçerilere dalmamış.

5- Ve eşkıya, dolaylı veya imtiyazlı onunla Sarayda görüşecek.

6- 30 yıldır, Toprak almadan bir cephe açık kalacak. Kardeş, kardeşi vuracak. (ilgili yazım http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=133117 )

Mazallah ben düşünemiyorum. Gerçi şimdi yeni yetme aydınlara, eski Osmanlıyı yermek ve ona futursuzca hezimet, artık serbest günümüzde. Şimdi çıkar, bize de derler molla rejimini mi koruyorsunuz. Amacınız ne diye, alakası yok, asimetrik bir bakış bu sadece.

Lakin diyelim, himmetli hükümdar, olmaz ya nasılsa oldu, huzuruna bir aracı çağırdı. Ve görüşme başladı;

- Padişahım kem küm, biz bir açılım istiyoruz. Hani Federasyon gibi, haklarımız yok, gak yok, guk yok falan filan. DTP'nin bugün söylemekten bile çekinmediği sözlerin tümünü söylediğini.

Yahu, yazarken bile akl-ı selim düşünenler gülmekten ölür. Tabii koca Hükümdar Selim'e, sarı selim diyebilen şizofrenleri ayrı tutuyoruz. Çünkü bu soysuzlar, görünce ayaklarının bile yerden kesileceği Hz. Aliye ve resulu ekreme de söyleyebilirler. Gerçeği göremez aydınlıktan yoksunlar. Görmek ayrı şeydir, bakmak ayrı şey oysa. (İlgili yazım http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=131818)

Neyse konuyu çok dağıtmadan, biz görüşmeye dönelim. Vezir-i azamın tek görüş bildirebildiği. Diğer vezirlerin tir tir titrediği görüşmedeyiz. Bir dip not vereyim hemen bu konuda, "bilgil ki vüzerâ ve ümerânin vezir-i azam basidir, cümlenin ulusudur. Cümle umurun vekil-i mutlakidir. Ve malimin vekili defterdarindir ve ol, vezir-i azam nâziridir. Ve oturmada ve durmada ve mertebede vezir-i azam cümleden mukaddemdir."

Ve arkalardan bir ses gelir.

- 3-G çıktı padişahım. Telekulağa, Telegöz eklendi.

Cevap basitdir hükümdarın hükümünde.

- Bire zalim, sizin oralara da gelmişmişdir bu yenilik. Peki, bire gafil sen ne üretdin oralarda iş imkanı olarak ne sağladın. Devlet sana okul açtı, hastahane açtı her türlü hizmeti getirdi. Sen herşeyi yaktın yıktın, kendi ülke askerine ve en önemlisi özgür demediğin halkına saldırdın, onlardan haraç aldın. Onları köylerinden sen mi etdin, ben mi ettim.

Bir gece Şırnak da olan kalkışmaları zaten hiç baz almıyorum. Şanlı tarihle örneklemek, bizim içinde gaflet olur.

Demek ki devletde eşitlik, hizmetde eşitlik vardır. Gerçi bizim, ampulcu aydınlar ne alaka derler şimdi 3-G ile. Zaten onlar Türk bilgini Farabiyi de bilmezler. Bunu sadece okuyucularımın, keskin zekasına bırakıyorum.

-Siz ki devlet baş kaldırmışsınız, kelleniz gövdenize ağır gelmiştir. Akan kanın, dağılan yuvaların, ne bu dünya da nede öbür dünyada vebalini vermezsiniz. Omurgasız duruşunuz kişiliğinizi, cehalitiniz kalpsizliğinizi, egolarınız hainliğinizi doğurmuş. Bu günden sonra hem halkınıza, hem devletinize zarar verirsiniz. Tez görüntüleri alınıp, kelleri vurula. Allame-i cihan olsalar hepsini.

Kaldı ki, cihanın en büyük alimi böyle gafletde olmaz. Sadece bu cümleyi bilmeden kullanan çok insan gördüm açıklamaj için kullandım.

Geldik günümüze, B.O.P. (Büyük Ortadoğu Prjoesi) senaryosu ile pembe borsa oluşmuş. Ellerindeki sermayeyi, bankalardan çekip borsaya yatırmış dış mihraklar. Böylece ekonomik narkozlamışlar Başbakanı. Demek ki vezir yok, sadrazamda yok. Başbakanı eleştirmek haddimiz değil. Onun hesabı sandıkta, millete kalmış.

Nacizane Türk-İslam ülküsü ve gerçek dünya barışı için uyanın Sayın Başbakan'ım. Ya devrimler yapın ve kanayan yarayı kangrenden keserek atın. Ya lider olarak hatırlanırsınız, yada Cumhuriyet tarihinde geçip giden sıradan Başbakan olarak hatırlanırsınız.

Mustafa Kemal gibi devrimci olabilmek Akl-ı selimden ve vakarlıkdan geçer. Oda kendi tarzının hükümdarıdır.

Ancak görünen köy klavuz istemez. Türkiye'yi zor günler beklemektedir. Bu görüşmelerin arkasından devlet taviz vermeyecek onu biliyoruz. Ancak kendi stratejisi, kalkınma programı ve sermayesi olmayan bir devlet yapısı herzaman bu oyuna gelecektir. Yeniden ve büyük Türkiye baştan aşağı acilen, önce ekonomik yönden inşaa edilmelidir.

Vatadaş ve devlet entegrasyonu sağlanmış bir ülkede bu çok kolaydır artık. Oysa biz figuranlarla uğraşıyoruz.

Ne AB'ye ihtiyaç var, ne ABD'ye oysa. Gümrük birliğinin bağlayıcı yönleri revize edilmeli. (İlgili yazılarım

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=130514 , http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=139660 )

Aslında çok daha ayrıntılı ve geniş yazmayı istediğim bu yazıyı. İlk satırları kısa tutarak, linkler yardımı ile konuyu yaymaya çalıştım. Yormadan ve zorlamadan çünkü biliyorum ki artık kimsenin kafası rahat değil ve uzun yazılardan sıkılıyor.

Gerçekten özgür olan bu devletde, yaşamaktan onur duyuyorum. Ne mutlu Türküm diye bilene. Lazı, çerkez, pomağı, arnavutu gürcüsü millet olgusu içinde kendi hayatı idamesinde ve hayat mücadelesinde. Kürtler de bu toprağın ve bu milletin kardeşleri. Kimsenin kullanılmaya izin vermeden, kendi yaşam standartlarını yükselterek daha rahat yaşayabilmesi için gün birlik günüdür. Gün kardeşlik günüdür. Saygılarımla...