Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '09

 
Kategori
Siyaset
 

Kürt açılımına bir de buradan bakın!

Kürt açılımına bir de buradan bakın!
 

redhat


Merhaba,

Açılımdan açılıma koştuğumuz şu günlerde acaba doğru hesaplar yapıyor muyuz, tarihsel süreci iyi kavrıyor muyuz, oynanan oyunları iyi görebiliyor muyuz bilmiyorum. Yalnız kesin olan bir şey var ki o da şudur. Bence hükümet hem ermeni açılımı hem de kürt açılımı konusunda hazırlıksızdır.

Şahsi fikrim odur ki, iyi bir planlama sürecinden geçilmeden, halkın nabzı tutulmadan böyle bir süreç başlatıldı. Arkadaşlar... Bu açılım meselesi toplumsal bir olgudur, ülkedeki her vatandaşı etkileyecek bir düşüncedir. Bu düşünceyi ise halka sormadan direkt olarak harekete dönüştürmek ise çok yanlıştır. Bu ülke insanlarını yakından etkileyen ve çok kritik toplumsal bir süreç başlatıyorsunuz ve bunu da yaparken halka sormuyorsunuz. Referandum yapmıyorsunuz. Ne kadar ilginç değil mi. "Birisi evinize oda yapıyor. Ama yaparken size sormuyor."

Tabi bence bu işin başka bir yönü de var. Bu açılım konularının zamanlaması başından beri dikkatimi çekiyor. Örnek vermek gerekirse... Rusya'nın Gürcistan'ın Güney Osetya bölgesine yaptığı müdehaleden sonra Ermenistan'a yardımlar kesildi. Çünkü artık Gürcistan üzerinden Ermenistan'a doğal olarak bir yardım yapılamaz. Bu durumda, içinde bulunduğumuz coğrafyada her zaman bir planı olan Amerika bence ülkemiz aracılığı ile Ermenistan'a rüşvet veriyor. Bunu yaparken de bizi kullanıyor, bizim toplulumumuz üzerinde oyun oynuyor.

Sonucu ise çok açıktır. Bizi kullanarak Ermenistan'a verilen rüşvet, sınır kapıları ve bunun gibi önemli konularda vereceğimiz tavizler Ermenistan'ı Amerika'nın bölgedeki diğer bir maşası yapacak. Tabi, rüşvet boşa verilmez. Bir nedeni vardır mutlaka. O yüzden daha Azerbaycan sorunu çözülmeden, biz oradaki kardeş halkımızın başına gelenlerin hesabını soramadan alelacele Amerika Ermenistan'a bizim üzerimizden rüşvet versin diye, plansız programsız açılım yapıyoruz.

Sonuçları tabiki bizim başımıza ileride ciddi dertler açacaktır. Koskocaman ülke olan Türkiye açılım diyerek Ermenistan'ın kapısına gitti ve orada taviz vermek zorunda kaldı. Bu doğal bir haldir. Siz adamların kapısına gidersiniz, adamlar fırsatı çok iyi değerlendirirler, sizden kendi çıkarlarına uygun olacak şekilde istek yaparlar siz de "zaten adamların kapısına giden" devlet olarak geri çeviremezsiniz. Çünkü bir kere sağır sultana bile duyurmuşsunuzdur artık açılım yapıyoruz diye... Peki riskleri değerlendirdiniz mi, plan yaptınız mı, tarihsel sürece baktınız mı... Tabiki hayır... Plan yapılmış olsaydı "risk bu kadar büyük olmazdı."

Aynı sorun Kürt açılımı için de var. Aynı plansızlık, aynı amerikan oyunu... Amerika 2010-11 de Kuzey Irak bölgesinden çekilecek. Bunu kendileri söylüyorlar zaten. Peki çekildikten sonra o bölgedeki kürtler, "kuzey ırak petrolü", "ve o petrolü koruyan, üzerinde denetimi olan amerika destekçileri" ne olacak. Artık İran mı yer onları yoksa başka bir topluluk mu bilinmez... Tabi yiyememesi için Amerika'nın yokluğunda onlara güçlü bir arkadaş lazım. Kimdir o peki? Tabi ki biz. Amerikalı orta doğu stratejistleri oturmuş düşünmüşler ne yapsak da Türkiye'yi bu olayın içerisine sokup bu işin kontrolünü bırakmasak diye. Hemen bir Kürt açılımı patlatalım. Patlatalım ki, orada başına buyruk, dediğimizden çıkmayacak uydu gruplar yaratalım.

Sonuç olarak olan Türkiye'nin geleceğine oluyor. Devlet kürt açılımı diyor, pkk 8-10 askeri de şehit ediyor. PKK nın "tbmm kolu" ise "operasyon yapmayın" diyor. Sanki operasyonları keyfimiz için yapıyoruz.

Arkadaşlar... Tarihsel süreci, bu açılımların zamanlamasını ve dolayısıyla "%100" yakın gelecekte yaşayacaklarımızı çok iyi düşünmeliyiz, tartmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti sınırları ile "bölünmez bir bütündür". Bu bütünlüğün oluşturulabilmesi ve korunabilmesi için dün ve bugün yüz binlerce şehit verilmiştir, verilmeye de devam etmektedir. Bize verilen, emanet edilen toprakları korumamız, üzerimiz üzerinde yapılan hesapları iyi anlamamız gerekmektedir.

Bakın... bundan sadece 1 asır önce Osmanlı İmparatorluğu zamanındaki İstanbul'da sokakta yürürken bir vatandaşı çevirip kendisine "kısa bir süre sonra Osmanlı Halep'i, Yemen'i ve daha fazlasını kaybedecek" deseydiniz herhalde güler geçerdi. Tabi sonra ne oldu... Osmanlı nereleri kaybetti. Şimdi de İstanbul'da birini çevirip "Kısa bir süre sonra Diyarbakır'ı, Hakkari'yi ve çok daha fazlasını kaybedeceksiniz" derseniz yine gülüp geçecek ya da milliyetçi naralar atmaya başlayacaktır. Ama bu işler nara atmakla olmaz, olmuyor.

Geçmişten ders almamız, oynanan oyunları iyi anlamamız ve tarih tekerrür etmeye çalıştığında orada bulunmamız gerekir.

Sevgi ve saygılarımla
 
Toplam blog
: 142
: 1570
Kayıt tarihi
: 17.03.09
 
 

İnternet ve bilişim teknolojileri konularına ilgi duyan, yenilikleri takip eden ve bu yenilikleri pa..