Kürt hegemonya bölgesi İsrail'in kaç katı büyüklüğe ulaştı?

Arap Baharı adıyla başlatılan kargaşa ve kaos ortamı bölgemizin haritasını değiştirdi.

Geçen 6-7 yıllık süre sonunda sınır komşularımız değişti.

Irak, komşumuz olmaktan çıktı.

Suriye, en uzun kara sınırına sahip komşumuz olmaktan çıktı.

Bunların yerine yepyeni bir komşumuz oldu.

Bu komşumuz Sevr’deki adıyla, “Kürdistan”.

Sınır uzunluğu, Fırat’ın topraklarımızı terk ettiği noktadan doğuya İran Sınırına kadar kuş uçuşu 600 kilometreden fazla.

Suriye Kürt Özerk Yönetiminin egemenlik alanının yaklaşık 24 bin km2[1] ve Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin egemenlik alanının da yaklaşık 70 bin km2[2] olduğu belirtiliyor.

Toplamda yaklaşık 95 bin kilometrekare.

Irak devleti sınırları içindeki Kürt bölgesi bağımsızlığını ilan etme arifesinde.

Suriye sınırları içindeki Kürt bölgesi de Amerika ve Rusya’nın açık ekonomik ve askeri destekleriyle yayılarak, büyüyerek oluşumunu sürdürüyor. Arkasına aldığı ABD desteğine bakılırsa bağımsızlık ilanından sonra,  Irak Bölgesel Kürt Yönetimin PKK’nın eline geçme ihtimalinden söz etmek kehanet sayılmasa gerek.

Arapların Arap baharından ne fayda gördükleri belli değil ama tüm bu süreç sonunda ve hem de PKK yönetiminde bir Kürt devletinin arazideki sınırlarının büyüyerek kabul görmeye ve gördürülmeye başladığı tüm dünyanın bildiği bir sır.

Kimse itiraf etmiyor ancak mızrak da çuvala sığmıyor.

Ortadoğu’dan haber verme bahanesiyle tüm dünya medyası her gün yüzlerce binlerce kez bölge haritasını tekrar tekrar dünya alemin gözüne sokarak kanıksatıyor, benimsetiyor.

Güney sınırlarımız boyunca uzanan bir büyük ve yeni devletimsinin vücut bulduğunu görüyoruz.

Hem de çok kısa süre içinde ve çok büyük bir coğrafya üzerinde.

Gelişmeler, Ortadoğu sorununa on yıllarca kaynaklık etmiş olan İsrail’in kuruluş hikayesine rahmet okutacak baş döndürücülükte bir seyir izliyor. Kürt egemenlik bölgesi, 70 yılda ancak 20 bin km2 yüzölçüme ulaşabilen İsrail’in 5 katı büyüklüğe ulaştı ve Rakka, Kerkük, Musul vb. kentleri de sınırlarına katma faaliyetlerinde sonuca ulaşmak üzere. Ve üstelik kuzeye ve doğuya doğru yayılma iddialarının varlığı da yine herkesin bildiği bir sır.

Tüm bu gelişmeler ABD’nin ve Rusya’nın himayesinde yaşanıyor.

Olan biten bu. Bu gerçekleri görmeden, kabullenmeden yürütülecek iç ve dış siyasetin etkili olması söz konusu değil.

Önce gerçekleri bir görelim, sonra efelik mi taslarız, ne yaparız, bakarız.

Kenan IŞIK