Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Kürt istekleri, Dersim ve CHP

Kürt istekleri, Dersim ve CHP
 

Dersim İsyanının lideri Seyit Rıza adamları ile


CHP Genel başkan Yardımcısının 13 Kasım günü demokratik açılım adı verilen Kürt açılımı görüşmelerinde meclis kürsüsünde yaptığı açıklama nedeniyle gerek siyasi rakipleri ve gerekse Kürt kalemşorlar tarafından CHP ve Onur Öymen’e yönelik salvo atışları devam ediyor.

Bakalım sonuç nereye varacak.

Konuşma ile ilişkilendirdikleri Dersim isyanı ve Şeyh Sait isyanı Cumhuriyete karşı girişilen bir kalkışmadır. Bir isyandır. Yoksa hiçbir devlet durup dururken kendi vatandaşına karşı yaptırımda bulunmaz.

Tunceli’de CHP’den bir kısım parti üyesi istifa etti.

İstifa adeta miting havasında geçti.

Habur sınırında ülkeye giren Pkk yandaşları da aynen miting havasında zılgıtlarla, halaylarla, zafer işaretleri ile karşılanmıştı.

Ne ki yurtsever, demokrat Türk halkı yapılanların ya da yapılmakta olanların farkındadır.

Ve hatta bir kısım Aleviler hariç tüm Aleviler oynanmakta olan oyunun farkındalar ve CHP’den kopmayacaklardır.

Bir takım güçler CHP’ye karşı yaptıkları güç birliği ile ötekileştirme kampanyası içindeler.

Neden?

CHP Genel Başkanı Onur Öymen’in konuşması kendilerini rencide etmiş.

İyi de Öymen söylediklerinde haksız mı? Gerçekleri dile getirmedi mi?

Ne yapsaydı? Dersim isyanında devletin yaptığı yanlış, isyan bastırılmamalı ve hatta isyancılarla masaya oturulmalıydı mı deseydi?

Katilliği mahkeme kararı ile tescillenmiş imralıdaki ile diyalog kurulup masaya oturulmalı mı deseydi?

Pkk’lı teröristlerin ellerindeki mektupta dile getirdikler “Askeri ve siyasi operasyonların durdurulması, siyasi demokratik çözümün açılması, Kürtçe eğitim, tarihi değerleri, kültürü ve coğrafyayı anadilde yaşamak, Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, çocukları Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek, anayasanın yeniden hazırlanması..vs.” isteklerini kabul mü etseydi?

Devletin üniter yapısından vaz mı geçelim deseydi?

Birilerinin amacı üzüm yemek değil bağcı dövmektir.

İstifalar zaten bekleniyordu. Kürt açılımı denen açılıma ne zaman ki CHP karşı çıktı işte o zaman ipler zaten kopmuştu.

CHP parti yönetimi pkk ve DTP’nin isteklerine sıcak bakarak kabul etmiş olsaydı hiç kuşkunuz olmasın ki bugün CHP’ye ateş püskürenler için CHP en demokratik, en iyi parti konumunda olacaktı.

Şimdi ise CHP’nin ne faşistliği kaldı, ne ırkçılığı kaldı, ne de kafatasçılığı. Ve ne de militaristliği.

Hatta Çanakkale savaşlarında emrindeki askerlere “size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum” demesi nedeni ile Atatürk’ün kafatasçı, savaş yanlısı ve militarist olduğunu bile öne sürmeye başladılar.

Bu aymazların CHP üzerinden Atatürk’e ve değerlerine (Kemalizme) saldırıları devam ediyor.

Demek ki içlerindeki acı Dersim acısı, Şeyh Sait acısı. İsyana neden müdahale ettin acısı.

Bıraksaydınız da Seyit Rıza ve arkadaşları isyanlarına alabildiğine devam etselerdi!

Bıraksaydınız da Şeyh Sait ve şürekâsı İngilizlerle işbirliği ile bu vatanı bölüp parçalama isteğini yerine getirseydi!

O zaman bugün değerlerini aşağılamaya çalıştıkları Atatürk’e bu denli saldırmaz ve hatta onu belki de severlerdi(!).

Eteklerindeki yılların birikimi kin ve hınç yüklü taşları birer birer döküyorlar. Fırlattıkları zehirli okların hedefinde ne yazık ki büyük önder Mustafa Kemal ve Kemalist öğretide nasibini alıyor. Kaynak belirtmeden akıllarına ve işlerine geldiği gibi yaptıkları açıklama ve suçlamalarla Kürt milliyetçiliğinin 21.yüzyıl versiyonunu ve anlayışını görmek şaşırtıcı olmuyor.

İşte tam da bu kafa ve anlayış 1925 Şeyh Sait ve 1938 Dersim isyanında emperyalizmin desteğinde de ortaya çıkmış, Cumhuriyetin tehlikeye girmesi olasılığını bertaraf etmek için genç Cumhuriyetimiz gereken önlemi almak durumunda kalmış sonuçta isyancıların elebaşları ve şürekâsı hak ettiklerine kavuşmuşlardı.

Kimilerinin pirim dediği isyancı elebaşlarının amaçları kursaklarında kalmış, bağırsakları düğümlenmişti.

Aleviler öteden beri CHP’yi desteklemişler, Kemalist öğretiyi kendilerine rehber edinmişlerdir. Kürtlerin sözünü ettiği gibi eğer zamanında Dersim isyanında yapılanların haksızlığı söz konusu ise neden yıllardır Alevi kesim birilerinin “katliamcı” olarak nitelendirdikleri CHP’ye oy vermiştir? Meselenin bu yüzünü kalemşorlar nedense yazılarında ve söylemlerinde pek dikkate almazlar. Çünkü gerçeğin ne olduğunu onlarda bilmektedirler.

Amaçları bu ülkeyi bölüp parçalamanın yollarını ve zeminini hazırlamaktır. Demokratik açılımda AKP’nin bir sınav verdiğini, cesur ve kararlı olmazsa “Kürtler özgürlüğe giden yolları öğrendiler” yaklaşımı ile gözdağı vermekten geri kalmamaktadırlar.

Yazılarında yaptıkları propagandalarla hedeflerini anlamak zor olmasa gerek. Bakınız bir kalemşor yazısında ne diyor. Geçmişi unutturmak ve suların altına gömmek için Munzur’un akmasını engelleyerek, önüne barajlar çekerek yüzlerce köyü dünya haritasından silmek istiyorlar. Tez elden bunun önüne geçilmeli. Kürdistan ve Anadolu’da Kürtleri, Ermenileri, Süryani ve Rumları imha ederk, kalanlardan devşirme bir Türk nüfusu yaratma çabaları son anda Kürt direnişine tosladı. Demek ki, bunların anladıkları tek dil devrimci direniştir.”

Kürt direnişi ve Özgürlüğe giden yol söylemlerinin altında yatan düşünce ise büyük olasılıkla dağdaki eşkıyalar ve bölücü teröristlerin yaptıklarıdır. Bu güruhun en büyük kalleşliği ve kan emiciliği ise kundaktaki bebeyi, dağdaki çobanı, savunmasız işinde gücündeki vatandaşı, polisi, görevi başındaki öğretmeni, birliğine giden silahsız ve savunmasız askeri kurdukları kalleşçe tuzaklarla şehit etmektir.

Gerek Şeyh Sait ve gerekse Dersim isyanlarında asıl hedeflenen yörede konuşlanmış ve yıllardır yöre halkını sömüren, maraba olmaktan çıkmalarını engelleyen, halkı ezen, töre adı verilen 21. Yüzyılın utanç uygulamasını devam ettiren toprak ağaları, şeyhler ve şıhların çıkarlarıdır. Çünkü yıllardır bölgede cirit atmaktan büyük bir zevk alan bu güruh Cumhuriyetin kurulması ile birlikte birtakım olanaklarının eskisi gibi olmayacağını anlamışlardı.

Yapacakları tek şey çıkarlarını korumak için İngiliz desteğinde isyan etmekti. Onlarda onu yaptılar ve isyan ettiler.

Mustafa Kemal ve dönemin yöneticileri isyancılarla masaya oturmadı. Vatanın birliği ve bütünlüğü için gerekeni yaptılar ve isyancı güruhu bertaraf ettiler.

İçlerinde yıllarca sinsice sakladıkları kin ve nefreti fırsat bu fırsattır düşüncesi ile Öymen’in konuşmasını çarpıtarak dışa vurmaya, zehirlerini bu bağlamda Atatürkçü, Aydınlanmacı, yurtseverlere, Yargı mensuplarına ve TSK’ne akıtmaya başladılar.

CHP’de gerçekleşen istifalarla taşlar yerine oturmaya sapla saman ayrışmaya başladı.

Eteklerde saklanan taşlar dökülmeye başladı.

Çabalar bir sonuç vermeyecektir. Türk insanı ne Atatürk’ten, ne demokratlıktan, ne insan haklarına olan bağlılığından, ne Laiklikten, ne Aydınlanma ve çağdaşlaşma isteğinden ne de Üniter devlet anlayışından vazgeçmeyecektir.

Çünkü insanımız olan bitenin farkındadır.

Son bir soru..

Kalemşorlar yazılarında neden yöre halkının sorunlarını dile getirmez, Şeyhlik, Şıhlık ve ağalık sarmalından inleyen marabaların konumunun iyileştirilmesinden bahsetmezler?

 
Toplam blog
: 40
: 792
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

1958 Gürün doğumluyum. Emekli öğretmenim. Ülkemin ve dünyanın gündemini oluşturan konularda yazılar ..