Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '09

 
Kategori
Güncel
 

Kürt PKK Güneydoğu meselesi

Olaylar - sorular:

Birincisi DTP ile PKK ilişkilerine yönelik son gözaltılar.

Bu gözaltılar olmadan önce, AKP, PKK'nin bölgede DTP için tehdit ile oy topladığını ileri sürüyordu.

Bu bir suçtur, tabi doğruysa.

Yeni bir kavram öğrendik; makul şüphe. Eğer bu yönde bir makul şüphe varsa, bir soruşturmanın açılması doğal değil midir?

Ancak bu gözaltılar tepki topladı. Dendi ki, PKK'yi mi DTP haline getireceksiniz yoksa DTP'yi mi PKK haline getireceksiniz; ya da Kürt sorunu-PKK sorunu adı her neyse, bu sorunun çözümüne bir darbe yapılmaktadır.

İyi de kardeşim, bu ülkede suç işlemek özgür mü olsun?

Birileri gerçekten seçmeni tehdit ettiyse, bu amaçla ve DTP içinde yasadışı bir organizasyon yapıldı ise bu normal mi sayılsın?

Yeter ki, devlet bu işlemleri yaparken suç işlemesin ve hukuksuz davranmasın.

Böyle bir organizasyon varsa ama bu organizasyona yönelik soruşturma barışçıl bir çözümün önünde engel ise yapmamak mı gerekirdi?

İkinci olarak Ahmet Türk Mandela ile Öcalan'ı bir bakıma aynı noktada görüyor. Dünya Mandela'yı özgürlük savaşçısı olarak tanıyor. Öcalan da gerçekten böyle mi?

Türkiye'ye göre tersine terörist, Avrupa'daki çeşitli ülkelere ve ABD'ye göre de terörist.

Ama DTP'ye göre, bir halkın kurtuluş mücadelesinin lideridir.

Hangisi doğrudur?..



DTP Kürt halkının temsilcisi rolünü üstlenmiş görünüyor, kendisini bu konuma koyuyor. PKKyı bu mücadelede ordu görevini görüyor. DTP özerklik istiyor. Bu açık. Bunun barışçıl yollardan, Öcalan ve PKK muhatap alınarak yapılmasını, bu yolla silahların bırakılacağını ve kan dökülmeyeceğini söylüyor ve aslında şantajını da yapıyor.

Demokratik özerklik isterken, Türkiye'nin üniter yapısının bozulmayacağını şu anki konjonktür gereği söylüyorlar. Bu aşamada böyle bir talep önce çatıyı yapmak sonra temel atmak gibi bir şey olacağı için, zaten saçma, şu günün meselesi değil, o nedenle, bu sözler bir bakıma, karşı tarafı rahatlatma amacı taşıyor. Çünkü aslında demokratik özerklik verilse ve aradan diyelim 20 yıl geçse o yıllarda ne olacağını bugünden kimse öngöremez ve kimse kimseye teminat veremez ve buna hakkı da olamaz.

DTP böyle bir talebin siyasal temsilciliğini üstlenmişken, diğer taraftan DTP, "devletin yıllarca faşizan tarzı ile Kürt halkını ya da Kürtlük ideasını mağdur ettiği" iddiasına sahip belli kesimlerden destek görüyor.

Bu desteği verirlerken, Öcalan'ın muhatap alınmasından PKK'ye yönelik genel bir affa değin çeşitli yaklaşımları sergileyenler var. Ancak DTP’yi dışarıdan destekleyenlein büyük çoğunluğu, bunu demokratik özerklik hakkı mertebesinde yapmıyorlar.

Peki, aslında hangisini savunmak gerekir, mağdur edilmiş belli bir Kürtlük ideasının sorunlarının giderilmesi düzeyinde mi, yoksa demokratik özgürlük vererek bir halkın kurtuluşunu mu sağlamak düzeyinde mi?


Gelinen bu ‘kazanımlar’ın olduğu noktada sıklıkla dilegetirilen başka bir görüş de, PKK'nin silahlı mücadelesinin bu sonucu yarattığıdır. Bunu özellikle DTP daha kuvvetle savunuyor, sorunun devam etmemesi için de yine bir tür bu silahlı mücadelenin devam edeceği şantajında bulunuyor.

DTP dışında daha genel bir çerçevede DTP’nin siyasal oluşumunu kendi açılarından destekleyenlerin belli kesimi ise bugünkü gelinen noktada PKK'nin bu silahlı mücadelesinin önemini reddetmiyorlar ve bunun yarattığı etkiyi -durumu beğenmeseler de- tespit olarak koyuyorlar.

Oysa belki de siyasal mücadele olmadan farklı yollarla bu noktaya çok daha kolay gelinebilecekti, bu test edilmeden –test etmek bu görüşü savunmaktan ibarettir- böyle bir söylemde bulunmak angajmandır. Belki de silahlı mücadelenin demokratik özerklik imkânının önünü bile tıkadığı söylenebilir. Çünkü şiddetsiz bir gelişim olsaydı, bu konuları konuşmak çok daha anlamlı olurdu.

Bütün bunların karşısında bugünkü gelinen noktanın bir silahlı mücadelenin başarısı olmasının iddia edilemeyeceğini, çünkü böyle yapılmasının on binlerce ölümü meşrulaştıracağını savunanlar var.

Gelinen noktayı nasıl görmemiz gerekir, gerçekten silahlı mücadelenin bir başarısı mıdır bu, yoksa çok daha büyük başarıların oldukça kanlı bir fırsat maliyeti midir?

Sorun aslının ne olduğu ise epey kuşku götürür. Kürtlük sorunu mudur, PKK terörizmi sorunu mudur, Devletin belli kesimlerinin faşizan yönetim anlayışı sorunu mudur, Güneydoğunun aşiret yapısı geri bıraktırılmışlığı sorunu mudur? Kim hangi sorun temelinde konuşuyor, kim hangi sorun temelinde konuşulanı dinliyor ve cevap veriyor belli değil.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..